18 Nisan 2008 Cuma

MAKSİMUM FRENLEME

Acil durum frenlemesi maksimum frenleme yapmak demektir. Amaç en kısa sürede motosikleti durdurmuş olabilmektir. Maksimum frenleme sadece motosiklet dik durumda ise yapılır.

ACİL FRENLEME

Gazı düzgün bir şekilde kesiniz, çok ani bırakmayınız.
Ön freni düzgün şekilde sıkınız, boğarcasına sıkmayınız.


Eğer çok ani gazı keser ve ön freni ölüm sıkışı gibi kaparsanız öne o kadar ani ve çok ağırlık gider ki ön amortisörler dibe vurur. Bu lastik yol tutuşunu olumsuz etkiler ve şase kontrolü kaybolur. Arka teker yerden kesilebilir bu da denge problemini getirir. Tabi bu arada amortisörler dibe vurduğundan karşılaşılacak bir engel için ilave emiş payı kalmaz ve yol tutuşunun kaybolması olayı olabilir. Düz hatta bu durumda lastikler kaymaya başlarsa durma mesafeniz artar.

Kendinize güven ve tam kontrol için talim şarttır. Bunu yapmak içinde kendinize güvenli, trafiğe kapalı boş bir alan bulunuz.

Tavsiyeler:

Erken frenleme noktaları ile başlayın. Bu dönemeçlere hızlı yaklaşımlardaki stresi de alır.

Ön freni maksimum ama düzgün bir şekilde ardışık çoğaltma ile sıkınız. Ön tekerinizin kilitlenme noktasını hisseder duruma gelmeniz gerekir. Arka tekerinizin de yerden kesilme noktasına gelmesini hisseder duruma gelmeniz gerekir.

Frenleri dönemeçlere yatmadan evvel süspansiyonların hareket mesafelerinin %50-70 oranına gelmesini sağlayacak kadar önceden bırakmış olmanız gerekir. İlk sıkışta frenler süspansiyonları neredeyse sonuna kadar bastıracaktır.

Ön freni bırakışınız sıkışınıza göre daha yavaş olmalıdır. Bunun için talim yapınız. Bu ağırlık dağılımının ön arka üzerinde daha eşit gerçekleşmesini sağlayacaktır. Yine ön süspansiyonların şasiyi sarsacak hızda geri sekmemesini(açılmamasını) sağlayacaktır. Aynı zamanda da ön lastik yer temas alanının çok yüklenmeden dolayı dönüşe yatma ile kaymaya başlamasını önleyecektir. Ön teker bir kere yeri bırakınca maalesef genellikle sonuç çok ani bir şekilde önce omuzların yere sürtünmesi ve sonra kaksın sürtünmesi ile oluşan ölümcül vakıalardır.

İz frenlemesinde(frenlerin 2/3 oranında apekse kadar basılı tutulması) frenlerin sert kullanımı yol tutuş kaybı ve kaza demektir. Benim yaşadığım bir tecrübe ise çok ani bir şekilde savrulma ve göz kararması, dizimdeki acı ve biraz sonra çevredeki ''çok kötü düştü, ambulans çağırın, bu aletler çok tehlikeli zaten'' sesleri idi. Yani kısacası dönüşe geçerken ve dönüş boyunca ön teker yer tutuşunu kaybetmesi çok kötü sonuçlar verir. Hele dönüşe gaz kapalı ve ön frenle giriyorsanız burada ön tekerin yer tutunması çok kritik bir noktadadır. Dikkatli olunuz.

Usta bir sürücü 50 km hızda bir motoru 9 metrede durdurabilir ama bu 100km hızda 35 metreye çıkar. 200 km de 150 metreye çıkar. Yani hız artışı ile paralel bir duruş mesafesi oranı yoktur. Hız arttıkça duruş mesafesi hızın karesi ile orantılı olarak artar. Önemli olan hangi hızlarda ne mesafede durabileceğinizi biliyor olmak ve bu hızlarda frenleme talimleri ile ustalaşmış olmanızdır.

Her zaman geçerli iki kural vardır:

1. Limitlerinizi aşmayınız.
2. Eğer aşarsanız mutlaka düşersiniz.


Frenleme hataları:

Frenleme hataları genellikle lastik izlerinden kendisini belli eder. Mesela yan yoldan çıkan bir kamyonete yandan vuran bir motorcu genelde arkasında koyu bir lastik izi bırakmışsa bu frenleme hatası demektir. Burada kamyonet şoförü dikkatsizlikle suçlanacaktır ancak yerdeki bu uzun iz aslında motor sürücüsünün arka freni kilitlediğini ön freni devreye gerektiği gibi sokamadığının göstergesidir.

Kazalarda yaralananlar çoğunlukla motor sürücüleridir bu yüzden bir motor sürücüsünün bu gibi acili yet arz eden durumların üstesinden gelebilmesi için ustalaşması gereken tekniklerin başında agresif bir tarzda maksimum fren yapma tekniğinde ustalaşmış olması gerekmektedir. Bu motorun kontrolünü kaybetmeden ihtiyaç olduğunda yapılması zorunluluk olan bir frenleme şeklidir.

Fren sistemleri her geçen gün daha güvenli hale getirilmektedir ancak insan faktörü ilk önemli faktör olmağa devam edecektir. Frenleme işleme sürücünün ustalığı yanında farkındalılığının da olmasını gerektirir. Eğer tehlikenin zamanında farkına varmaz ve frenlemeye başlamazsanız en gelişmiş teknikler bile sizi kurtarmaya yetmeyecektir. Ve eğer frenleri doğru şekilde kullanamazsanız motorunuzu en kısa mesafede durduramazsınız.

İnsan beyni acil durumlar karşısında garip davranır. Önce otomatik olarak kaçınıcı hareketi yapar sonra bu olay üzerinde düşünür. Önünüze doğru kendi soluna dönüş yapmakta olan bir taksi ile karşılaştığınızda veya bir gelişigüzel gezinen bir kamyonla yüz yüze geldiğinizde bir sonraki hareketinizin ne olacağını size alışkanlıklarınız dikte ettirecektir. Evet, siz ön freni öncelikle kullanma alışkanlığınız olan bir sürücüyseniz bu durumda önce ön freni çekip sonra düşüneceksinizdir. Yada siz sadece arka freni kullanmak gibi bir tembelliği alışkanlık haline getirenlerdenseniz, büyük ihtimalle sadece arka fren basacaksınız ve kazadan sonra olay hakkında düşünecek ve ön freni kullanmayı unuttuğunuzu hatırlayacaksınızdır.

Yani fren sistemleriniz ne kadar güvenli olursa olsun sizin bir sürücü olarak doğru fren yapma alışkanlıklarını önceden temel eğitim kurlarında edinmiş olmanız şarttır. Meşhur Hurt raporunu hazırlayanlar; sınırsız görüş olan otobanlarda dahi her zaman ön fren elciğini kavrayarak mı sürüş yapılmalıdır?, sorusuna şu cevabı vermekteler: Bu tip otobanlarda olan bir çok motosiklet kazası üzerinde yapılan çalışmalar, incelemeler kazaların yanlış giden bir şey olmadığını düşündükleri ve herhangi bir tehlike beklemedikleri, rahat hissettikleri anlarında oluştuğunu göstermektedir.

Şunu da unutmayalım ki en kısa mesafede duruşu her iki frenin birlikte tekerleri kilitleme noktasından hemen öncesine kadar olan seviyeye kadar, maksimum sıkılmasıyla sağlanır. Ve eğer ABS var ise siz bu durumda ABS nin harekete geçip devreye girmesinden hemen önceki noktaya kadar sıkılması demektir. Daha fazla sıkıp ABS sistemini devreye sokarsanız bu seferde duruş mesafeniz uzar. Evet, ABS tekerlerin kilitlenip kaymasını önlemek içindir ama devreye girmeleri aynı zamanda duruş mesafenizin de uzaması demektir. ABS sistemini devreye sokmadan daha kısa mesafede duruş yaparsınız.

İdeal olan çabuk duruş:

Şehir içi ana arterlerde sürüş yapıyorsunuz ve bir tehlike varlığının üzerinize gelmekte olduğunu gördünüz. Önce arkanızı kontrol edin, kuyruğunuza takılan(çok yakın takip de olan vasıtalar) var mı? Takibe bir vites küçülterek süratinizi 20km kadar düşürürken ön freni de hafifçe sıkınız. Bu 20km hız kesme olayı sizin çabuk duruşunuz esnasında sizin frenleme mesafenizi yarıya indirecektir.

Şehir içindeki kavşaklarda önünüze doğru kendi sollarına dönen vasıtalar karşısında sıkı frenleme çok önemlidir. Genellik sürücü sizi fark etmemiştir ve önünüze aniden kırar. Siz debriyajı çekin, gazı çevirip kapatın ve her iki frene birden basın. Burada arka frene öne kıyasla çok az oranda daha hafif olmanız tavsiye edilir. Ön freni de sıkarken sıkma basıncını kademeli olarak yükseltin. Motor öne doğru basınca arka freni biraz gevşetin ve ön frendeki sıkma kuvvetinizi artırarak kilitlemeden bir önceki sıkma noktasına ulaşın. Sola dönüş yapan vasıta şu an önünüzde olsa motorunuzu dik konumda tutun ve ileriye bakar şekilde yönlendirin. Bu arada dizleriniz tankı sıkıca tutuyor olsun ve gözleriniz çarpışmadan hemen önceki durmak istediğiniz noktaya odaklansın.

Sürüşün son yarım metresinde ilk vitese geçmiş olunuz ve arkanızdan size çarpacak bir tehlikenin olup olmadığını aynalarınızdan kontrol ediniz. Motoru duruş anına getirdiğinizde sağ ayağınız hala arka fren üzerinde olarak ve sol ayağınız yere basılı durumda olsun. Yolunuzu kesen vasıta yoldan çekilir çekilmezde debriyajı bırakıp yola devam ediniz. Trafiği bloke eder durumda ortada salakça durma alışkanlıklarınız olmasın. Büyük kaza atlattım derken arkadan alabileceğiniz beklenmedik bir darbe her şeyi boşa çıkartır.

14 Nisan 2008 Pazartesi

FRENLEME ÜZERİNE

Bir zamanlar pistlerde fırtına gibi esen yarışçılar şöyle derlerdi: Tanrıyı görene dek bekleyin ondan sonra fren yapın. Onlar o zamanlarda bilinçten çok cesarete inanan sürücülerdi.

Frenlemek, fren yapmak nedir?

Kısaca aracınızı belirli bir noktada belirli bir sürate getirmektir.

Bu kırmızı ışıkta durmak da olabilir dönemece giriş hızınızı 60 km/saat hıza düşürmekte olabilir.

Normal frenleme bazen sadece gaz kolunun kapatılması ile de yapılır. İnişlerde vites küçültülerek motor basıncından faydalanarak da yapılır.

Acil durum frenlemesi dediğimiz aslında maksimum frenleme olan durumda ise amaç bir an evvel durmaktır. Tamamen farklı bir olaydır.

Yüksek hız sürüşlerinde kullanılan spor motorlar saatte 225 km hıza çeyrek milde ulaşırlar ve bu mesafenin yarısı mesafede de durabilirler. Frenleme ne kadar geç olursa o kadar iyidir diye bir yanılgı vardır. Geç frenlemeye başlamak her zaman size sorun getirecektir. Geç kaldığı için panikleyerek adeta frenleri boğarcasına sıkan bir sürücü dönüş noktasını geçmeden doğru vitese geçme işini de aceleyle motorunu patlatırcasına yapacaktır.

Doğru zamanlamak çok önemlidir. Sonrada eliniz piyano çalarcasına rahat ve yeterince çabuk olmalıdır. Önce ön freni yoklayınız hafifçe, ön çatal oturduktan sonra daha sert sıkınız ve bunu ayak freni ile aynı hassaslıkla takip ederek en kısa zamanda istenilen hıza düşünüz. Her iki frenin birden kullanımı en kısa mesafede duruşu sağlar bu nedenle de acil durum frenlemesi her iki frenle ve ancak motor dik konumda iken yapılabilir.

Normal frenlemede anlaşılması gereken çok önemli bir konuda beden ağırlığınızın motorunuzun üzerindeki yer değişimidir. Gaz verildiğinde ağırlığınız arka tekere yönelir, arka süspansiyonlar çöker ve bu çöküş kadar daha arkaya doğru ağırlık transferine zemin hazırlar. Fren yaptığınızda ise ağırlığınız öne doğru kayar ve sıkışan ön süspansiyonlar lastiği yola daha iyi basar ve tabi tutunma güçlenir. Halbuki gaz verildiğinde arka bastığı için arka tekerin yol tutunması güçlenmekteydi. Siz gazı kapatıp fren yaptığınızda ön fren yeri daha iyi tutacak ve arkasından hemen gelen arka frenle de motorunuzun yanallaması engellenecektir. Tabi durdurmaya da katkısı olacaktır.

Frenleme esnasında kendinize güveniniz ve bedeniniz üzerindeki kontrolünüz tam olmalıdır. Soğukkanlı olun, panik kaza demektir. Öyle kontrollü olun ki zihniniz son ana kadar kumandaları düzgün ve etkin kullansın. Özellikle acil durum frenlemesinde talimler yaparak ustalaşınız. 150 km/saat hızdan geriye bile bu frenlemenin talimi yapılmış olmalıdır. Tabi önce düşük hızlardan başlayınız.

Talimlerinizde ilerledikçe yol çizgileri üzerinde, kasisler ve kaygan zeminlerde de talimler yaparak iyice ustalaşınız. Frenlemede eliniz öyle ustalaşsın ki kaygan bir zeminde bile tekerleri kilitlemeden kullanabilecek durumda olsun.

Şayet ön freni aşırı sıkıp ön tekeri kilitlerseniz freni bırakıp hemen tekrar sıkın ama fren kolunu katletmeyin sanki bir kuşu avucunuzda tutar gibi kontrollü sıkın, kuşun kaçmasına izin vermeyecek kadar sıkı ama hayvanı ezip zarar vermeyecek kadar gevşek.

Arka frene aşırı basıp arka tekeri kilitlerseniz freni sakın hemen bırakmayın ve ters yönde kontra basarak motorun yönünü istenilen tarafa(ön tekerle arkanın aynı yöne yönlenmesi) çevirip hızınızı yürüyüş hızlarına düşürene kadar da öylece tutunuz. Aksi takdirde motor sizi bir mancınık gibi üzerinden atar ve sonra üzerinize düşer.

Chopper tipi motorlarda Photobucket arka fren önce kullanılmalıdır. Ön fren daha sonra ve daha ikincil planda olmalıdır. Bu motorlarda kafa açısı fazla olduğundan sert ön fren boyun bükme denilen gidonun kendi ekseni etrafında katlanmasına neden olabilir. Metodolojik olarak sıralarsak:
1. Gazı tam kapatıp arka frene basın
2. Motoru olabildiğince dik konuma alıp beden ve kumandalar üzerindeki uzuvlarınızın pozisyonunu duruma göre ayarlayın
3. Debriyajı ve ön freni birlikte çekin
4. Vites küçültmekle uğraşmayın bu zaman kaybı dolayısıyla da geç durma yada sürati istenilen alanda yeterince düşürememe demektir.

Son olarak lastik patlaması durumunda patlamış, inmiş lastiğin freni kullanılmaz.

13 Nisan 2008 Pazar

DAR ALAN U DÖNÜŞÜ TEKNİĞİ

DÜŞÜK HIZDA DAR ALAN U DÖNÜŞÜ

Arka fren motorun şasenini dengeleyici işlev icra eder.



Photobucket

Park yerlerinde oraya buraya çarpmamak, dar alanlarda U dönüşler yapabilmek, tanıdık veya tanımadıklarınızın önünde düşüp komik olmamanız için bu tekniği geliştirmeniz şarttır. Ayrıca sizi lüzumsuz masraftan kurtarır.

Dönüşe başlamadan önce mümkün olduğunca geriye oturun, sırtınıza destek olması için dizlerinizi depoya dayayın. Bu aynı zamanda dirsek ve omuzlarınızı serbest bırakır ve ağırlık didondan alınmış olur. Didonlara ağırlığınızı vermek yavaş dönüş kontrol tekniğini bozar. Ayak ayalarınızla basılı olarak dönüş yapılmaz. Ayağınız frenin pedalının üstünde de olacak şekilde durmalıdır. Başınızı döndürebildiğiniz kadar dönüş yönüne döndürünüz (Mümkünse bir baykuşun nasıl yaptığına göz atınız). Asla aşağıya, zemine yada yolun yanlış bir yönüne bakmayınız. Baktığınız yöne gidersiniz. Gözlerinizi ufuk seviyesine paralel bir çizgide tutunuz, bu vücudunuzun viraj içine yatmasını önler.

Ayaklarınızın pedalların üstünde kalmasına konsantre olunuz. Kaldırıp yol yüzeyinde sürterseniz zeminin bozuklukları dengenizi bozabilir. Ayrıca depoya dayanmadıkları için sırtınıza destek olma işlevi bozulur ve ağırlığınız kollarınıza binmeye başlar. Tabi arka freni de kullanamazsınız!

Teknik:

Birinci vitestesiniz. Sıkı yürüyüş hızında(10km/s) dönüşe başlayınız. Daha yavaş olursa devrilirsiniz. Motor yatsın. Ön freni kullanmadığınızdan emin olun. Dönüşe 5 metre kala hızınızı ayarlamak için gerekli frenleme işini(buraya kadar iki freni de kullanın) yapıp bitirmiş olmanız gerekmektedir. Beş metre yakınlıktan itibaren ön fren bırakılmış ve arka frende(kilitlemeden ve pompalama yani sabit bir basınçta tutmama yapmadan) dönüşe başlayın. Burada gaz kolu sabit(stop etmeyecek bir seviyenin üstünde açık ama çok da bağırttırmayınız) tutulur ve debriyaj kavrama noktasında gereği kadar açıp sıkmakla gazlama işlevini yerine getirmek için kullanılır.

Dönüş esnasında süratinizi debriyaj gazlaması yerine arka frenle ayarlamak durumunda kalırsanız daha yüksek motor devrine ihtiyacınız olacaktır. Ayağınızı arka fren üzerinde sabit basınçta tutun. Basınç değişikliği olmamalıdır. Pedala uyguladığınız basınç motorun arka tekerin gevşek tutan balatalara sürterek gitmesi noktasında olsun. Bu nokta ihtiyacınız olduğunda frenlemenin başlayacağı noktadır. Eğer süratinizin fazla olduğuna karar verirseniz sakın debriyajı sıkmayın. Bu motorun aniden durmasına ve yan tarafına düşmesine sebep olur. Bunun yerine arka freni kullanın. Sürati artırmak istediğinizde de arka freni biraz bırakın.

Kontrollü bir dönüşü gerçekleştirebilmek için debriyajı devamlı kavrama noktasında kullanarak(yarım debriyaj) ta ki motor dik konuma gelinceye kadar gidin. Çıkışı görünce yani dönmek istediğiniz yönü gördüğünüzde debriyajı hemen bırakmayın. Bu gaz açtığınızda kontrolsüz bir gidişe sebep olabilir. Kontrolü kaybederseniz sakın ön frene dokunmayın. Bu tekeri alta alır, denge kaybolur ve düşersiniz.

Şayet dönüşe başlamakta sorun olursa şunu unutmayın; kontra tekniği sıkı bir yürüyüş hızında bile motoru yatırır bu durum 5mil/saat üstündeki her süratte geçerlidir.

Normal sürüşün dinamiklerinin tersine yavaş dönüşte motorun yattığı tarafa yatmak dönüş çapını genişletir. Bu yüzden dik durulur. Gözleriniz ufuk çizgisiyle paralel tutulmalıdır, bu sizin bedeninizi dönüş içine doğru yatırmanızı engeller. Kontra ağırlık denen bu usulle kumandalara da yakın olunur. Yakınlık kullanım kolaylığıdır.

Bu hareketi gidonu tam sonuna kadar çevirebilinceye kadar önce düz hatlarda daha sonra slalom şekillerde trafiğe kapalı alanlarda alıştırma yaparak geliştirmelisiniz.

Not: Motosiklet kullanımında bakışlarınızı doğru kullanmak özellikle çok önem taşıyan bir noktadır. Hem peri ferik(geniş açılı) hem de fovealı(dar açılı) bakış yeteneğinden faydalanarak önünüzü ve çevrenizi devamlı taramalısınız. Ayrıca aynalardan sık olarak arkanızı da kontrol etme alışkanlığını kazanmanız sizi en beklenmedik bir anda olmayacak kazalardan koruyacaktır. Bunun dışında iki şeye daha özellikle dikkat ediniz:

. Kollarınızı kasıyor musunuz? Cevabınız evet ise bunu yapamayın. Kollar rahat olmalıdır. Kasılı kollar dönemeç dönüş hattınızın açılması demektir.

. Nefesiniz düzenli ve derin mi? Yoksa düzensiz ve sığ mı? İkinci şık yanlıştır ve siz paniklemiş durumdasınızdır. Birinci şık geçerli olmalıdır. Nefesinizi doğru kullanınız.

DAĞ VE KANYON SÜRÜŞ İNCELİKLERİ

DAĞ VE KANYON DÖNEMEÇLERİ

Güçlü çapraz rüzgarlar dağ yollarında sık rastlanan bir durumdur. Açık alanlarla beraber rüzgarın kesildiği yerleri arayın. Hat değiştirmelerinizi buna göre yapın. Rüzgar dağın rüzgar üstü bölgelerinde(siz rüzgar ve dağ arasındasınız) çok sert ve rüzgar altı(dağ rüzgarla sizin aranızda) bölgelerinde hiç yok olabilir. Rüzgarın ani değişimlerine karşı alarmda olunuz.

Yüksek irtifalar motorun çekişini etkileyebilir. Mümkünse yola çıkmadan servisinizde mümkün olan gerekli ayarlamaları yaptırınız.

Kör virajları dönerken dikkat ediniz. Görünmeyen tarafta kayan taşlar yada yağmur suyu birikintileri yada güneş görmediği için henüz kurumamış çiğ yada ağır yol alan bir vasıta olabilir.

Ani hava değişimlerine karşı hazırlıklı olunuz. Yanınızda uygun giysiler taşıyınız.

Sürücü fren yaparak eğim, atıl kütle güçleri ve yer çekimini dengelemelidir.

Yokuş aşağı fren yapma: Ön fren ve motor freni kullanılır.

Atıl kütlesel güçler hız 80-100 km yi aşınca iki katına çıkar. Bu durumda durma mesafeniz bariz bir oranda artarak çok daha fazla fren gücü uygulaması gerekecektir.

İnişte ön tekere daha fazla ağırlık transfer olacak ve arka teker kilitlenmeleri daha kolay olur duruma gelecektir. Bu yüzden inişlerde ağırlıklı olarak ön fren yokuş çıkışlarda ise arka fren ağırlıklı olarak kullanılmalıdır.


Yokuş yukarı frenleme: Arka fren kullanılır.

Bilhassa sarp tırmanışlarda dikkatli olunuz. Kafa çok hafifler. Ön fren uygulaması motoru pozisyonda tutamayabilir. Bu ön kayması, kafanın açması demektir.

Arka tekerde daha fazla ağırlık olması nedeniyle yoğun arka fren ve hafifçe ön fren gereklidir.


Dikkat edilecek noktalar:

Yolun eğimi; dikey ve yatay(ters eğimler).
Yolun yüzeyi; gevşek kum, mıcır, çukurlu, kasisli.
Dönüşlerin keskinliği; yaklaşım hızınızı doğru uygulayın, hat seçin ve bu hattı tutturabilmek için hassas bir şekilde gaz veriniz. Olabildiğince ileriye bakınız. Bu muhtemel tehlikeleri önceden görebilmeniz içindir.

Yokuş yukarı dönüşler:

Mümkünse dönüşün dışına, iç hatta doğru kayın. Daha iyi bir görüş verir ve yarım saniye daha önceden muhtemel tehlikeleri fark edebilirsiniz. Buda reaksiyon için daha fazla bir zamana sahip olmak demektir. Sağa dönüşlerde karşı trafiğin orta şeritten hattınıza geçebilmeleri ihtimali durumunda dönüşünüzü daraltabilmek, dönüşün içine kaçabilmek için yavaş gidiniz.

Ön tekerde traksiyon zayıf olacağı için motoru yönlendirme ve dengeleme zorlaşacaktır. Yokuş yukarı giderken gaz verdiğinizde ön tekerin yerden kalkması düz zemindeki gidişlere oranla daha kolaydır. Şayet beklenmedik zamanlarda olursa sürücüde gerginlik yaratacağı kesindir.

Yanal güçler ve sürüş güçleri dengeli yönetilmelidir. Dönüş noktanızı apeksinizin içinden ileri bakarak hattınızın dışından başlatın. Kontraya bu noktada başlayın ve dönüş için yumuşak bir açı verecek yatış miktarı seçin. Dönüş apeksine ulaştığınızda motoru dik konuma getirmeye başlayın ve yavaşça gaz vererek viraj çıkışı gerçekleştirin. Aynı zamanda gelecek dönüş ve muhtemel tehlikeler için olabildiğince ileri bakınız.

Yokuş aşağı dönüşler:

Fren güçleri ve yanal güçler dengeli yönetilmelidir. Dönüşten evvel tüm frenlemelerinizi yapıp bitirin. Bu iniş frenlemelerinde zaruridir. Çünkü ön teker aşırı yüklüdür ve aşırı yük ön tarafın kaymasını başlatır.

Vites küçültürken dikkatli olun. Debriyajı bırakırken arkayı kaydırmamaya dikkat ediniz.

Debriyaj kolunu bırakmadan devri yükseltmek için uygun ara gazı verin. Bu uygulamayı dağlardan önce düz alanlarda yaparak ustalaşın.

Sarp inişlerde motorun kompresyon gücünü kullanın. Balatalar çok ısınırsa fren tutmaması durumu oluşabilir.

Banket durumlarına dikkat edin. Kaçış hatlarınız banket durumlarının elvermesiyle oluşabilir. Süratinizi ve pozisyonunuzu ayarlayın.

Yüklü kamyonları takip mesafeleriniz uzun olsun. Kamyonlardan bir şeyler dökülebileceği ihtimalini göz ardı etmeyin. Eğer bir kamyonu geçecekseniz yokuş yukarı sollamanın inişte sollamadan daha emniyetli olabileceğini unutmayın. Çünkü yokuş yukarı gaz kontrolü daha iyidir ve sollama tamamlanınca daha küçük bir fren gücü yavaşlamak için yeterlidir. İlaveten kamyonlar yokuş yukarı daha yavaş gidecekleri için daha kısa sürede sollamak eylemini bitirebilirsiniz. Her durumda sollama eylemi, çıkış ve tekrar kendi gidiş hattına yerleşmek 6 saniyeyi geçmemelidir.

Sarp inişlerde aynalardan arkanızdan gelen vasıtaları sürekli kontrol ediniz. Süspansiyon ayarlarınız sürüşe uygun ve yere sürtünmelere sebep olmayacak şekilde ayarlanmış olmalıdır.

Yüksek irtifaının insan bedeni üzerinde olumsuz etkileri vardır. Nefes zorluğu ve kötü hissetmeler olabilir. Kendinizi tartınız.

5 Nisan 2008 Cumartesi

KONSANTRASYON

KONSANTRASYON(ZİHİNSEL YOĞUNLAŞMAK)

Zihinsel yoğunlaşmak; motor sürücülüğünde daha doğrusu tüm sürücülükte ne demektir?

Zihinsel yoğunlaşmayı çevremizdeki olayları gözleme ve analiz etmek ve motorumuzun kat ettiği mesafe için gerekli hızdan daha hızlı olarak sentezlemek olarak tarif edebiliriz. Yani ne kadar hızlı sürüş yapabileceğimizi belirleyici faktöre konsantrasyon denir. Motorun gidiş süratinden daha hızlı olayları fark edip gerekli reaksiyonu gösterebilmek zihinsel bir yoğunlaşmaktır.

Herkes de bunu yapabilecek yetenek var mıdır?

Evet sağlıklı her insanda vardır ama hamdır yani işlenmesi, kullanılır hale getirilmesi gerekir. Eğitimle ve zamanla olur.

Bunu sürüş esnasında hiç zaaf göstermeden yapabilmek gerekli midir?

Evet sadece gerekli değil ama zaruridir. Motorunuzla hareket halindeyken bir anlık bir farkındalılık kaybı bile ölümcül kazaların baş sebebi olabilmektedir. Daima bir sonra ne geliyor ve eğer böyle yaparsa senaryolarını zihninizden sürekli geçirerek bir strateji ile sürüşe devam etmek güvenlik için şarttır.

Unutmayınız; genellikle küçümsediğiniz durumlar ve küçük bir zihinsel zaafınız büyük kazalara sebep olmaktadır. Buda biraz evvel dikkatinizi dağıtan bir hatalı davranışınız, ilandaki bir resim, kaldırımdaki dikkat dağıtıcı bir olay, önünüze kıran bir aracın sizi öfkelendirmesi, kıvırarak kurtardığınız bir durumun stresi ve zihnin bunlara anlık takılışı. Sonra aniden ve beklenmedik denen aslında göz göre göre olan kaza tipleri.

Motorunuz ileri doğru hareket ettikçe zihninizde ileriyi düşünmek zorundadır. Beynimizin genel hatası yaptığımız ama geride kalan bir hatayla, stres yükleyen bir şeye anlık da olsa takılıp çevreye kapanmasıdır. Ama sürücülük tam süreli bir işlemdir ve her hangi bir anında sürüşün gerektirdiği zihinsel yoğunlaşmayı seyreltme lüksümüz yoktur. 100 km hızla seyreden bir motor ortalama saniyede 35 metre mesafe kat eder. İki saniyelik bir zihinsel kayboluş 70 metre kontrolsüz gidiş demektir. Bu mesafede ani bir olay, engel sizin fark edip reaksiyon göstermenizle bertaraf edilemeyecek kadar beklenmedik olacak demektir. 120 km saat hızlardan sonra bu durum çok daha bariz bir hal alacaktır. Dalgın zihin, bırakın zamanında reaksiyon göstermeyi olay olduktan sonra bile ne olduğunu çoğunlukla fark etmeyecektir. Tabi yaşarsa.

Şehir içi 2-4 saniyede(30-50mt) şehir dışı ise 8-10 saniyede(90-100mt) alacağınız mesafeler daima bakışlarınızla taranmalı ve -Eğer böyle olursa, yaparsa?- senaryoları yapılmalı, önlemleri düşünülmelidir.

Yaşamımız genellikle düşünerek geçer ama bu düşünme dilimleri aylar, haftalar veya saatlerledir. Sürücülükte bu saniyelerle ve motosiklet sürücülüğünde saliselerle dilimlenir. Diğer araçların hareketliliği de göz önüne alınırsa bir saniyede altmış değil bin salise olur.

Zihinsel yoğunlaşma zihnimizin dinç ve rahat olmasına buda genel manada bedenimizin sağlıklı ve dinç olmasına bağlıdır. Motor sürerken en yorucu olay kaslarımızın gerilmesi ile oluşur. Bu gerilmelerin yarattığı yorgunluklar sinsidir ve ne zaman sizi devre dışı bırakacağını hiç bilemezsiniz. Ama bir vesileyle motorunuzu durdurup indiğinizde sırtınızın ağrısı, boyun ve omuzlarınızın tutulmuş olması sizin bu sınırı çoktan geçtiğinizi gösterir. Yani motorunuzu siz değil artık kaderiniz sürmüştür.

Gerilmeden, kasılmadan motor sürmek söylenmesi kadar yapılması kolay bir icraat değildir. Ama motorunuzun kumandalarını kendinize göre uygun pozisyonlarda ayarlayarak durumu bir nebze dengeleyebilirsiniz. Burada beden yapınız ve kişisel tercihler rol oynar. Genel bir yanlış-doğru yoktur. Herkes kendi en iyi ayarlarını deneyerek bulmalıdır. Burada ölçü sürüş dinamiklerini engelleyici pozisyonların seçilmemiş olmasıdır. Örneğin debriyaj ve ön fren kolunun gidon tam çevrildiğinde grenajlara dokunmaması gibi. Esas olan ise tüm kumandaların pozisyonlarının sürüş halinde, motoru kullanırken dikkatinizi dağıtacak durumda ayarlanmış olmamalıdırlar.

Alt ve üst bedenin kullanımı ile kumandaların düzgün ve yumuşak hareketlerle sevki kaslarınızın gerilme olayını engelleyici bir faktördür. Motoru kullanırken kaslarınızı germekten sizi koruyacak diğer unsur ise nefesinizidir. Öfke, kızgınlık gibi sebeplerle stres altına giren insan tam ve düzenli nefes alıp verişini bozarak kaslarının oksijen alımını engelleyecek ve onların daha çabuk yorulmasına, kasılmasına neden olacaktır. Kontrol edilmelidir. Bu da zihin kontrolü ile yapılır yani olayın farkında olup nefes alıp verişinizi düzenli hale getirmekle olur. Derin ve düzenli nefes alıp verişlere devam etmekle olur. Halbuki o sırada bilinçsiz sürücünün nefes alıp verme hareketleri genellikle düzensiz ve sığdır.

Dinç ve zinde değilseniz sürüş yapmayınız. Zihninizin daima bir göl gibi berrak olması sürüş için şarttır. Hatta bu durumu muhafaza edemediğinizi hissetmeğe başladığınız anda durun ve rahatlamaya, beden ve zihninizi gevşetip dinçleştirmeğe çalışınız. Esasen yoga, meditasyon tekniklerinin ve çekirgenin hocasının öğretileri de bundan başka bir şey değildir.

Paniklemiş, kasılmış durumda zihnini bir şekilde çevreden koparmış biri bir an tehlikeyi görünce ne yapacaktır?
Abartılı ve bilinçsiz reaksiyon verecektir. Paniklemenin şekli kişiden kişiye farklı olmakla beraber yanlış yapma olarak geneldir ve bir kere oluştu mu motorunuzun hızı yürüyüş hızlarına düşene kadar geçmez. Panikleme adeta bulaşıcı bir terör olayı gibi grup içinde oluşursa kendisine yandaşlarda bulacaktır.

Genellikle sürücü yanlış hedefe kilitlediği bakışları ve kazıkladığı frenlerle ölüme doğru dehşet içinde gitmeğe başlar. Burada hız hissi çok önemli olup sürücü her an sürüş yaptığı hızı kadrana bakmadan algılayabilmelidir. Ayrıca ileri bakış hep uygulanmalı ve bu duruma hiç girilmemelidir. Usta bir yarışçı hızındaki bir iki millik değişimin bile farkında olur.

Bakışlarını hedefe kilitleyen bir sürücüde geniş bakış bozulur çünkü sürücü dehşet içinde; vurmak üzere olduğu engele yada uçmak üzere olduğu şarampole kilitlenmiştir. Bu aynen kendisini yemek üzere olan bir yılana bakışlarıyla kilitlenerek hareketsiz donup kalan farenin durumu gibidir.

Tehlikeye kilitlenen bakışları kontrol altına almak, sürüşe devam etmeğe çalışmak, gereksiz hızdan kurtulmak ve kaçış yoluna bakmağa çalışmak gereklidir.

Sürüşte panikleme hep olacaktır. Soru şudur: Siz bu durumun büyüsünü ne kadar hızlı kıracaksınız?

Bu sizin irade ve tecrübelerinize bağlıdır ve başarılması gerekendir. Neden bazıları hiç motorcu olamayıp hayatını motor düşmanlığına adar? Acaba bir çeşit yetersizliğin yada sadece öğrenememenin yarattığı sürücülük dışı bir tür yanlış hedefe kilitlenme olayı olabilir mi?

Alpaslan Kuzucan

4 Nisan 2008 Cuma

YOL TUTUŞ LİMİTLERİNİ AŞMAK

Dönüş ve Panikleme:

Bazen dönüşe çok hızlı giriyormuşuz hissi ve sert frenleme sonra genellikle kazalar. Bazıları ölümcül olabiliyor. Bu gereksiz ve yanıltıcı korkunun üstesinden nasıl gelinir?

İleriye ve viraj çıkışına bakınız. Yere, hemen önünüze bakmak beyninizin hızı olduğundan daha fazla algılamasına sebep olur. İleri bakınız ve gözleriniz ufuk hattına paralel olsun.

İz frenlemesi yapınız. İz frenlemesi frenlemenin dönüşün içine taşınması olarak tarif edilir. Gerçekten dönüşlerdeki sahte aşırı hızlılık duygusunun sebep olduğu paniklemenin ilacıdır. Ama çok dikkatle kullanılması gereken bir ilaçtır. Başarılı olmak yada olmamak arasındaki çizgi çok incedir.

İz frenlemesinde yeni sürücüler genellikle aşırı ön frenleme yüzünden ön teker yol tutumunun kaybolmasına sebep olurlar. Yine bu grup gereksiz gaz kesmelerle dönüş ortasında gereksiz öne ağırlık aktarımı yaparlar. Her iki durumda da sonuç aynı olabilir. Gidonlardan elinize aktarılan geri besleme sessizleşir ve tutuşun tam kaybolması ile elcikler içe doğru döner ve motor iç tarafa yatar. Bu kaza anı o kadar seri ve ardışıktır ki sanki stereo müzik yayınının sesini aniden kapattığınızda oluşan anlık çevreyle irtibat kesilmesine benzer bir duygu verir.

Arka tekerin yol tutumunu kaybetmesi fazla gaz vermeyle bağlantılıdır. Yatış açısına bağlantılı olarak yol tutumunun kaybolmasına sebep olacak gaz verme miktarı fazla demektir. Bu durum yolun ve lastiğin cinsi, durumu ve hava şartları ile de bağlantılıdır. Usta sürücüler bu oranı bilirler ve bunu adeta hissederek ayarlama yaparlar ama yeniler genellikle motorun yol tutumunu kaybederek kazaya sebep olurlar. İlaveten yol tutumu kaybını takiben sürücü gazı aniden tam kapatırsa arka teker tekrar yola tutunarak alacağı ivmeyle üzerindeki sürücüyü gerilmiş bir yayın boşalması gibi üzerinden fırlatacaktır. Genellikle kemik kırılmasına sebep olan, çok ciddi hasarlar vererek ölümlere sebep olabilen bir kaza şeklidir.

Her iki durumda da çare gazın doğru kullanımıdır. Ön teker kaymasında gazın düzgün şekilde yeterince ve akıcı olarak doğru oranda uygulanması ağırlığı arkaya aktararak ön tekerin yolu tekrar tutmasını sağlar. Arka tekerin yol tutumunu kaybetmesi durumunda da gaz yine düzgün oranda kesilir ve lastiğin yola tutunmasını takiben yine düzgün oranlarda gaz verilmesi ile yolu tutarak motoru ileri doğru itmeye, fırlatma yapmadan devam eder.

Tüm bunlar adeta bire bir hissederek yapılır. İki durumda da reaksiyon çok kısa sürede ve reflekslerle olur. Bu yüzden önceden bunların talimi yapılıp bu davranışlar refleks haline getirilmelidir. Bu nasıl olacak; maksimum 125cc bir motorla yumuşak toprakta hatta çamurda. Başka yol yoktur yoksa motor ve hastane masraflarının altından kalkamazsınız.

Böyle bir durumda kaza yaparsanız ilk yapılacak şey motordan kurtulmak yönünde olmalıdır. Şayet kolunuz veya bacağınız motor altında kalıp sürüklenirseniz bu uzvunuzu kaybetme riskiniz fazladır. Sizden daha fazla kinetik enerji yüklenmiş motorunuz sizden daha fazla sürüklenecektir. Hele bir de taklalar atmaya başlarsa ve sizin bir tarafınız motora takılı kalmışsa çok ciddi yaralanmalar olabilir.

Böyle bir düşme sırasında olabildiğince serbest olun ve bedeninizi yüzeye olabildiğince düz yayarak sizinde taklalar şeklinde yuvarlanmanızı engellemeye çalışınız. Şayet taklalara başlarsanız yol yüzeyine her çarpışınız kemik kırılması, iç kanama gibi ciddi sonuçlara sebep olabilir. 40 km saat bir hızda düşüp sürüklenmede bile kol ve bacaklar sağa sola kemikleri kaslardan ayırtacak kuvvetlerde savrulabilir. İç organlarınızı yere çarpma darbelerine maruz kalıp hasar alabilirler. Bu yüzden bedeninizin yüzey üzerinde olabildiğince düz olarak ve serbest kaymasına izin veriniz. Gövdenizin daha büyük alanla yere sürtünmesi nedeniyle hızı bir an evvel kesilecek ve sizin tüm bu risklere maruz kalma sürenizi kısaltacaktır.

Yerde kaymaya başladığınızda doğal olarak sürüklenmeniz, kaymanız sona erene kadar ayağa kalkmaya çalışmamalısınız. Böyle bir durumda insan beyni sanki yürüyüş hızında kayıyormuş gibi algılama yapabilir ve bu genellikle olan bir yanılsamadır. Fakat siz çok daha yüksek hızlarda kayıyor, yerde sürükleniyor olabilirsiniz. Eğer ayaklarınızla frenleme yapıp kalkmaya kalkarsanız çoğunlukla ayaklarınız hızın etkisiyle altınızda toplanıp sizin havaya fırlamanıza sebep olur. Her takla yada fırlama inişte, yere çarpmada beraberinde kemiklerin kırılması, iç kanama ve hatta boyun kırılmaları ve ölüm getirme riski taşır.

Sürüklenmeniz bitene kadar tavsiye edilen beden şeklinizi muhafaza ederek kaymanınızın bitmesini bekleyiniz.

Bu bekleme esnasında başınızı koruyunuz, kasılmayınız ve eklem yerlerinizin dönmesine izin vermeyecek şekilde bedeninizi düz tutarken Tanrıya sığınınız.

Son olarak bu gibi durumlarda suçu sadece kendinizde arayınız. Başkalarında suç aramak bu kazaları tekrarlayacaksınız manasına gelir. Sadece kendi kazalarınızdan değil başkalarının kazalarından da kendinize dersler çıkarmayı biliniz. Hele işin içinde yaralanma varsa öncelikle başkalarının kaza ve hatalarından öğrenmeniz daha akıllıcadır.

BİNİCİLİK DENEYİMİ

Yeni, deneyimsiz bir motosiklet sürücüsü, deneyimli bir sürücünün sahip olduğu dayanıklılığa sahip olmayacaktır. Motosiklete binme konusunda...