VARLIK VE İNSAN

İLAHİ BİLGELİK: RUHSAL YAŞAM

Yer çekimini bilmiyorsanız yüksekten atlar, ölürsünüz. Ruhsal ve fiziksel dünyanın kanunlarını, işleyişini bilmelisiniz.

Kutsal kitaplar sadece dini olarak ele alınıp okunduğundan dini bir gelenek sembolü olmuşlardır. Tanrı hiçbir zaman kurumsal dinleri oluşturmamıştır. Yolları göstermiştir. O'na ulaşmanın bin bir yolu vardır. Dinleri insanlar şekillendirdi. Din bağnazlığı(kendi dinini tek gerçek diğerlerini bir şekilde geçersiz saymak), amacı unutup araca gömülmek yani bir şekilde kendi nefsimizi Tanrı yapmak, insanlar ve toplumlar arasındaki savaşları, nefreti büyütür. Tanrı adına savaş ise soykırımları getirir, getirmiştir de ve hala da bu aynı bağnazlık devam ediyor. Savaş-Nefret-Soykırım, bunlar Tanrının vasıfları değildir. Eğer bir din, kin ve düşmanlığın herhangi bir şeklini sergilerse dünya üstünde ‘Işık’ oluşturamaz. Çatışmalar, hoşgörüsüzlük ve karanlık ışığın olduğu yerde barınamaz.

İlahi bilgelik evrenseldir, sevgi ve barış isteklerini uyandırır. İnsanlar arasında ırk, inanç, zenginlik ayrımı yapmaz. Yer çekimi herkes içindir. İlahi bilgelik de öyle.

YARATILIŞ

Evrenin doğuşundan önceki tek gerçek Enerjidir. Işık da denilen bu enerji Tanrının alanıdır. Zevkin her şekli bu mutluluk ışığının içindedir. Tanrı bu sonsuz mutluluk ışığını bizlerle paylaşmak istedi ve seve seve bize verdi. Ama her şey önümüzde olduğu için bu çok zevkli gelmedi bize. Eğer biz yaratılış ışığını arayıp bulsaydık daha zevkli olurdu. 

Tanrıya dedik ki; “Sen ışığını sakla, biz de O’nu bulalım.” Işık saklanınca varlığın içinde küçük bir boşluk oluştu. Bu zamanın doğuşunun işaretiydi. Bu küçük boşluğu nokta olarak tanımladı. Nokta boş bir alan meydana getirerek genişledi. Adeta şişen bir balon gibi. Bu boşlukta bir enerji ışını oluştu. Bu enerjide yıldızlar, gezegenler, canlılar vs. oluşturdu.

Işığı bulmadan önce onun saklandığı yeri bulmalıyız. Işık bizim ruhumuzdur ve egoya saklanmıştır. Ego ruhumuzu, ışığımızı kararttı. Ego bizim gerçek benliğimiz değil, özümüzü saklayan perdedir. Ego düşünce ve davranışlarımızı sınırsız yönetme gücüne sahiptir. Ruhumuz ise rasyonel zihnimizden saklanmış ve baskı altındadır. Ego aktif oldukça ışık daha çok gizlenir, ego karanlığı sever ve karanlıkta büyür. Ruhu kullanarak oyunu oynarsanız egoya direnmelisiniz. Bu da perdeleri yıkar ve ışığı açığa çıkarır, yaşam aydınlanır.

En basit pro-aktif davranış, öfkelenmemek tir. Kızgınlık anında öfkelenmemek. Aktif davranıp olayın üstüne gitmemek ruhaniyeti güçlendirir diğeri ise egoyu. Talihsizliklerin üzerinize çöktüğü anda dalgalarla boğuşmaya çalışmayın, geri adım atıp sakin olun. Yani tepkisel davranışlardan kaçın. ''Sana tokat atana sen de tokat atma.''

Tepkisel davranışlar düşük bilinç seviyesidir. Dualar(Nas Suresi, Ayet-el Kür-si, İsmi Azam) ve Tanrının isimlerini söylemek proaktif davranış geliştirmeyi öğretir. Eğer güdülerinizi ego yönetirse gelişim ve dönüşümden uzaklaşırsınız. Tepkisel davranışlar egonun oyunlarıdır. Kazanma ve kaybetme ile ilgili endişeler, ego dandır.

Zihnimiz madde üzerinde ne kadar hakimiyet sağlarsa o kadar kaostan kurtulmayı beceririz. Zihin gücümüzle tüm olumsuz duygulara ve ciddi hastalıklara meydan okuyabiliriz. Yaşamımızı tehdit eden olumsuzluklardan kurtulmak “BİLİNÇ”te başlar. Sonuçta her birimizin amacı en baştaki halimize ulaşmak, erişebilmektir. “Yükselin, hepiniz yükselin. Hiç kimse arkada kalmayacak şekilde yükselin, hep beraber bir kez daha var edildiğimiz yere, Tanrımızın ışığına ulaşmak zorundayız.”

''

Kadim bilgilerden...

Hiç yorum yok:

BİNİCİLİK DENEYİMİ

Yeni, deneyimsiz bir motosiklet sürücüsü, deneyimli bir sürücünün sahip olduğu dayanıklılığa sahip olmayacaktır. Motosiklete binme konusunda...