19 Temmuz 2007 Perşembe

SAĞLIK RİSKLERİ

SICAK HAVALARDAKİ RİSKLER

Isı İle İlgili Rahatsızlıkların Dereceleri:

1. Derece Erken Uyarılar: ( Derhal vücudunuzu dıştan serinletin ve bol sıvı için)

. Baş ağrısı
. Yüzde kızarma ve terleme(arkasından kül rengi solgunluk ve terleme)
. Bacak ve mide krampları
. Mide bulantısı
. Baş dönmesi ve halsizlik
. Bitkinlik
. Az miktarda koyu sarı idrar(koyuluk)


2. Derece Yaşam Tehdit Altında: (Ambulans çağırın- kalbe elektroşok gerekebilir)

. Zonklamalı baş ağrısı
. Kırmızı, pancar gibi kuru cilt(terleme artık olmuyor)
. Vücut ısısı hızla yükselir
. Zihinsel durum değişir(şaşırma, koordinasyon eksikliği, tepkilerde yavaşlama)
. Kusma
. Şiddetli kramplar
. Hızlı ve zayıf nabız atışı
. Hızlı, sığ nefes alma(nefes daralması)


Öncelikle Yapılması Gerekenler:

Kişiyi hemen gölge bir yere almak.
Soğuk su içine koymak, daldırmak. Bu imkan yoksa ıslak bezle baş, boyun ve vücuduna bilhassa eklem yerlerine soğuk kompres uygulamak. Vücudu hortumla ıslatmak.
Kişi ikinci derecede ise su içirmemek.
Tıbbi yetkililer gelmeden asla tıbbi bir madde, ilaç vermemek.
Yüzünü ve/veya bedenini alkollü maddelerle(kolonya vs) ovma kesinlikle yapmamak.

Sıcak havalarda yanlış miktarlarda ve zamanlarda su içiminin yaratacağı en büyük risk su zehirlenmesi dediğimiz olaydır.

Hyponatremia: (Su zehirlenmesi)

Sebep: Hyponatremia kandaki sodyum seviyesinin düşmesi ile oluşan bir rahatsızlıktır. Su zehirlenmesi olarak da bilinir. Vücudunuzun elektrolit seviyesiyle bağlantılı olarak çok fazla su tükettiğinizin işaretidir. Oranlar yüksek derecede bozulmuş demektir.

Üç saat boyunca yoğun bir şekilde terlediğinizde, içme suyu vücudunuzun gerekli suyu almasına yeterlidir. Günlük gıda alımlarımız bize bu durum için yeterli elektrolit rezervini sağlar.

Fakat bütün gün boyu terlemeleri, üst üste her gün uzun süreler motor kullanımları su içimlerine ilaveten elektrolit alımları gerekir. Aksi takdirde hyponatremia olma riski vardır.

Terimiz tuz içerir, biz hem su hem de tuz kaybederiz. İlk birkaç saatin sonun da, vücudumuzda mevcut elektrolit seviyesi tükenir(terlemeyle atılır). Ağır su içimiyle ise seyrelir.

Eğer bu yönde devam edersek de kandaki sodyum seviyesini iyice düşürür ve vücudun ısı regülasyon sistemini bozarız.

Belirtiler: İdrar sararması belirtidir. Vücudunuz denge sağlamak için aşırı idrar atmaya başlar. Bu aslında vücudunuzun size gerekli elektrolitler olmadan suyu kullanamayacağını söylemesidir. Bu durumda siz çok fazla idrar attığınız için durumun düzeldiğini zannedersiniz ama tam tersi olmakta, vücudunuz kurumakta ve hyponatremiaya doğru gitmektesinizdir.

Kafein ve alkolün diüretik (idrar söktürücü) etkisi vardır. Bilhassa alkol beyin hücrelerini kurutur.

Normal gıdaların, bilhassa muz elektrolit yönünden zengindir, dışında elektrolit tabletleri en uygun olan takviye şeklidir.

Hyponatremia çok tehlikeli bir durumdur. Beyinde tehlikeli şişmeleri oluşur çünkü artık hücresel su dengesini sağlayan sodyum seviyesi yetersizdir. Kesin bir tıbbi tedavisi de mevcut değildir. Ölebilirsiniz.

Not.: İbuprofen (advil v.s.) ve naproxen (aleve v.s.) nin su içimi çok yüksek iken hyponatremia ya karşı vücut direncini düşürdüğüne dair deliller vardır.

Konuyu özetlersek: Bu tehlikeli durumu önlemek kolaydır. Su ile birlikte elektrolitleri de aldığınızdan emin olun. Nefesle ve terle attığınız su miktarını geri alacak kadar su için. Gereğinden fazla su içmeyin.

Not: Elektrolitler vücuttaki yaşamsal bir çok işlemin düzenlenmesinde gereklidir. Elektrolitler; sodyum, potasyum, klor, magnezyum, kalsiyum, bikarbonat, fosfat, sülfat. Önemleri:Hücrelerin düzenli çalışması için bunlar gereklidir. Bunlar kas, sinir ve beyin fonksiyonlarının su seviyelerinin düzenlenmesinde yaşamsal rol oynarlar. Kısaca suyun olması gerektiği yerde olmasını ve yapması gerektiği şeyi yapmasını sağlarlar. Bunları yönetirler. Vücudumuzun %60 ı sudur ve su sadece serinlemek için değildir. Hücresel sağlığımız için ve bedensel fonksiyonlarımızın olabilmesi için gereklidir. Yemeden birkaç hafta yaşayabiliriz ama susuz birkaç günde ölebiliriz.

Su beden fonksiyonlarının olabilmesi için gereklidir. .Elektrolitler bu kaynakla ne yapılacağını belirlerler. Örneklersek: Elektrolit seviyesi seyrelirse veya yoğunlaşırsa beynimiz çekebilir yada şişebilir bu da düşünce fonksiyonumuzu engeller. Seyreldiği zaman canımızın istediği gıdalar ihtiyacımız olanlardır. Bedenimiz bizimle konuşmaktadır. Yoğunlaştığı zaman ise idrarla atılır.

1.Terlemek bedenin soğutma sistemidir. İstenilen sonuçları elde etmesi için bedenin suya ihtiyacı vardır. Gazlı içecekler uygun olmaz.
2. Beden ısındığında kan damarları deriye daha fazla kan basmak için genişler. Fakat ter çabuk buharlaşır ve deri kurur ve deri havadaki ısıyı emmeye başlar. Artmış olan kan dolaşımı kan basıncını düşürür. Kan beyin ve kaslardan çekilip deriye yönelir. Dış ısı vücut ısısından fazla olduğu içinde serinleme olmaz deri ısıyı emer ve içe yollar.
3. Kalp atışları yükselir. Nabız %50-70 hatta daha fazla artabilir.
4. Isı krampları bacaklarınızda ve alt karın bölgenizde oluşmaya başlar. Bu vücut su ve elektrolit seviyenizin düştüğünü gösterir.

Önlemler:

. Yola çıkmadan bir saat önce yeterli miktarda su içiniz. Bunalma halinde birden aşırı su içmeye kalkışmanız, bedenin suyu kullanma kapasitesinin belirli bir oranda olması nedeniyle kanınızı sulandırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Su yada spor içecekler iyidir. Kahve, gazoz, kola gibi şekerli sıvıları tercih etmeyiniz. Her şahıs yanında en az 1 litre su taşımalıdır.

. Uzun kollu gömlek ve pantolonlar giyin. Cildiniz, başınız güneş ışınlarına direk temas etmesin. Çok sıcakta tüm bedeninizi ıslatın. Bira içmeyiniz. Bir tanesi dahi sizin görüşünüzü ve karar verme yetinizi olumsuz etkiler.

. 32C derece üzerinde her an güneş çarpması dediğimiz olaya maruz kalabileceğinizi unutmayınız. Bu yüzden bu derecelerin üzerinde güneş altında kalmaktan kaçınınız.

SOĞUK HAVALARDAKİ RİSKLER

Soğuğa Bağlı Rahatsızlıklar:

Soğuk havada olaşabilecek rahatsızlıklardan başlıcalar şunlardır:

. Hypothermia.
. Soğuk ısırması(Buz yanığı).
. Soğuktan el ve ayaklarda oluşan şişlikler ve kızarıklar.
. Batma sendromu.
. Kar körlüğü.

Bunların her biri sizi zayıflatarak güçten düşürebilecek rahatsızlıklardır.

Hypothermia:
Bu genellikle vücudunuzun iç ısısının çok düşmesi ile oluşan bir durumdur. Sadece soğuktan değil, fırtınalara,yağmur ve yüksek hızdaki rüzgarlara maruz kalmanız da bu duruma sebep olabilir. Genelde 37 derece olan vücut ısısı ürettiğinden çok kayba uğradığında oluşan bir durumdur.
Belirtileri: Zihinsel faaliyetleriniz zayıflar, adalelerinizde kramplar başlar, kontrol edemediğiniz titremeler olur ve enerjiniz biter.

Buz yanığı:
Canlı hücrelerinizin donması ve kristalleşmesidir. Aşırı soğuk rüzgara direk maruz kalan cilt kısmında buz yanığı yada soğuk ısırması dediğimiz durumun oluşması bir dakikada da olabilir bir anda da. Isı kaybı kan dolaşımının telafi edebileceğinden çok fazla oranda hareketsizlik ve yoğun soğuk tarafından oluşturulur. Parmaklar, kulak ve yüz ilk önce etkilenen yerlerdir.
Belirtileri: Üşümek, ağrı, yanma ve takiben hissizleşme. Deri renginde solmalar.

Kızarmalar:
Çıplak derinin uzun zaman soğuğa maruz kalmasıyla oluşur.
Belirtileri: Deri kızarması, yanma, gerilme yada kaşınma. Sonrasında açık iltihaplı ağrılı yaralar dönüşme.

Batma sendromu:
10C ile 0C derece arasındaki derecelerde rutubete maruz kalınması ile oluşan durumdur. Soğuk hava kan damarlarını büzer.
Belirtileri: Parmaklar, kulaklar ve yüz de şişmeler ve beneklenmeler. Deri mavileşir.

Kar körlüğü:
Gözlerinizi yeterince korumadığınızda kar örtüsünden yansıyan güneş ışıkları geçici ama sancılı bir rahatsızlık yaratır.
Belirtileri: Kan rahatsız olan gözleri kapatır. Gözlerinizi sanki kumla dolmuş gibi hissedersiniz.

Önlemler: Soğuk havada sürüş yaparken gerekli giysileri giymeye dikkat ediniz. Yukarıda verilen soğuğa bağlı rahatsızlık belirtilerini bilerek birbirinizi kontrol ediniz. Aşırı sert rüzgarlı soğuk havalarda motor sürüşünden kaçınınız.

DİĞER RİSKLER

Kol Kilitlenmesi(Arm Pump) Sendromu:

16 yaşından büyük her krosçunun karşılaşacağı sinsi bir rahatsızlık olan bu kol kilitlenmesi rahatsızlığına sessiz katil denmektedir. Aşırı zorlanan kollardaki adalelerin şişerek toplayıcı kan damarlarına baskı yapması ve adrenalin fazlalığı sonucu toplar damarlar kollara atardamarlar vasıtasıyla basılan kanı geri toplayamaz duruma gelmektedirler. Bu durumda kollarda meydana gelen aşırı kan toplanması sancılara ve daha ileri safhada kolların aniden felç gibi kilitlenmelerine sebep olmaktadır. Bu rahatsızlık bir kere başladıktan sonra o bölgede yer ederek devamlı nükseder. Ağrısı insanı bağırtacak boyutlarda şiddetlidir. Krosçunun fizik kondisyonunu, motorsuz ve motorla yapılan sürekli ve düzenli egzersiz ve sürüşlerle en üst seviyede tutması bu rahatsızlığın başlamasına önemli bir engeldir. Dağ bisikleti çalışmaları dünya standartlarında bir krosçunun antrenman programında yarıya yakın yer tutmaktadır. Koşu ve yüzme diğer tavsiye edilen çalışmalardır.

Fit olmayan yani aşırı kilolu kişilerin bu rahatsızlığa yakalanma oranları daha yüksektir. Bu yüzden kol ağrılarına dikkat edilmelidir. Düzenli olarak sürüşler yapmak. Isınma hareketleri ve gerinme hareketleri yaptıktan sonra motora binmek, sürüş esnasında düzenli nefes almak, sakin kalmak(kendini sıkmamak), bol sıvı almak, kolları sıkan giysilerden kaçınmak ve normal cadde sürüşlerinde mola vermeden aşırı uzun kullanımlardan kaçınmak gereklidir. Elciklerinde kişinin vücuduna uygun ayarlanmış olması gereklidir. Gerekiyorsa elciklerin çapını küçültmek faydalı olabilir. Yukardan aşağı doğru eller omuzlardan kol ve bilek doğrultusunda devam etmeli, elciklerin yere paralel olarak ayarlaması ile kıvrılmamalıdır. Elcikler bu düşey doğrultunun devamı olarak ayarlanmalıdır. Ağrı durumunda kollara masajda faydalı olmaktadır. Kolları dinlendirmek hatta gerekiyorsa sürüşü terk etmek gerektiği belirtilmektedir.


RAKİPSİZ İYİLEŞME PROGRAMI: UYKU

Photo Sharing and Video Hosting at Photobucket

Uykunun gereksiz bir zaman kaybı olarak görülmesi kolaydır. İnsanlar önemli gördükleri işlerine daha fazla zaman harcayabilmek için uykularından vazgeçmek eğilimindedirler. Ancak uyku insan sağlığı için çok önemli bir unsurdur. Uyku sırasında insan bedeni adeta şarj olmaktadır dersek yanlış bir benzetme yapmış olmayız. Uykuda beyinlerimiz ve bedenlerimiz tamir koduna girer; hücreler daha hızlı olarak bölünür ve artık maddelerden kurtulurlar. Kaslarımız kendilerini tamir eder, bulaşıcılara karşı mücadeleler yapılır ve beyinlerimiz öğrendiğimiz bilgileri tasnif ederek dosyalar. Bilimin henüz uykunun yaraları konusunda öğrenecek çok şeyi olmasına karşın uykusuz kalmanın zararları konusunda aldığı yol daha fazladır. Sürekli uykusuz kalan insanlarda zamanla zihinsel ve fiziksel sağlık problemleri başlar.

Bir insan için yeterince uyumamış, uykusunu almamış olmak büyük sorundur. Yaratacağı bitkinlik duygusu trafik kazalarında alkolden sonra ikinci etken olarak görülmektedir. Uykunuza beslenmenize verdiğiniz önemden daha azını vermemelisinizdir. Bu pazarlık konusu dahi edilemez. Düzgün uyku uyumuyorsanız refleksleriniz zayıflar, yavaşlar, bilgiyi işleme işleminiz uzar, sağ duyunuz kaybolur ve hastalıklara daha kolay yakalanır hale gelirsiniz.

Ne kadar uyku yeterlidir?

Ortalama insanlara 8 saat uyku gereklidir. Ancak bazı insanlara 6 saat yetebildiği gibi bazılarına 10 saat uyku gerekebilir. Bunu anlamanın en iyi yolu birkaç gün yatağa erken girip uykunuzu almış, dinç bir vaziyette kendiliğinden katlığınız süreye bakmaktır. Çalar saatlere bağlı insanlarda yeterince uykunun uyunamadığı görülmüştür. Her akşam belirli saatlerde yatmakta karalı olmak ve kendinize yeterli bir uyku süresi vermek için elbette bazı aktivitelerden vazgeçmeniz gerekecektir.

Fiziksel olarak ağır çalışanlar, sporcular daha fazla uykuya gereksinim duyarlar. Yoğun kas çalışmaları kaslarımızın kendilerini toparlaması ve daha da kuvvetlenmeleri için fazla uykuya ihtiyaç duyar.

Genelde insanlara 6 saatlik bir uykuyla günlerini geçirmeye çalışmaktadırlar ancak her fert kendi süresini bularak bunu yine kendi fiziksel sağlığı için bir yaşam tarzı haline sokmalıdır. Sadece imtihana gireceğiniz günün bir evvelki gecesi yada yarışa giren bir sporcunun bir evvelki gecesi uykusunu almak için yatağa erken girmesi faydasızdır. Kendi sisteminize göre uyku düzeninizi ayarlamalı ve bunu sürekli olarak uygulamalısınız. Yatış saatinizin düzenli olması önemlidir ve saat 22.00 ile saat 03.00 arasında uykuda geçmesinin insan hücreleri için bilhassa önemli olduğu tıbbi otoritelerce belirtilmektedir. Bu size saçma gelebilir ama bir müddet sonra bedeninizin size teşekkür ettiğini göreceksiniz.

Yatağa girsek bile uyku gelmiyorsa ne yapmalıyız?

Uyku zamanınıza en az 6 saat kala kafein almayı bırakınız. Televizyonda asabınızı bozacak haberleri yada programları seyretmeyiniz. Bilgisayar ekranına bakmayınız. Ağır yemek yemeyiniz. İçki(alkollü) almayınız. Alkol her ne kadar uykuya dalmanızı kolaylaştırsa da uykunuzun derinliğini olumsuz etkileyen bir faktördür. Bu da uzun süre uyunsa da uykundan beklenen faydanın görülmesini engeller. Şayet ertesi gün sizin için önemli bir konu varsa, sınav, müsabaka o gece düzgün uyuyamamanız genelde düzgün uyuyabiliyorsanız sizi fazla etkilemeyecektir. Ancak son gün derslerinize yada antrenmanlarınıza fazla yüklenerek gelişmelerinize kısa devre yaptırmayınız. Şayet o gün öğleden sonra aşırı uzun saatler yoğun bir çalışma temposu içine girmişseniz buda uyku düzeninizi olumsuz etkileyecektir. Genellikle sabahları, öğleden evvel çalışma temponuzu daha yoğun tutunuz.

Bir sorun üzerinde takılarak bu konuyu zihninizde sürekli kurduğunuzdan uyuyamıyorsanız bu alışkanlıktan derhal kurtulmanız gerekir. İmtihan yada yarış önceleri insanların heyecanlarını yenemeyerek yaşadıkları bu olumsuz durum aslında kişi profesyonelleştikçe kontrol altına alınmalıdır.

Bunu yapabilmek için bazı rutin davranışlar önerilebilir:

1. Akşam haberlerini izlemeyi bırakın. Yatmadan evvel televizyon izlemek uykuya dalmayı zorlaştıran bir etki olarak görülmektedir.
2. Kitap veya magazin okuyunuz.
3. İnternetten çıkınız.
4. Hesaplarınızı, ödemelerinizi, kontrol etmeyi gündüz saatlerine bırakınız.
5. Bunlarda fayda etmiyorsa sorunlarınızı bir kağıda yazın ve sonra üzerinde odaklanmadan altına bunlarla yarın sabah ilgileneceğinizi söyleyerek not koyun ve unutmaya çalışınız.
6. Bunlara rağmen uyuyamıyorsanız ve birde sabah erken saatlerde uyuyamamak gibi bir probleminiz varsa siz depresyondasınız demektir. Bir doktora başvurunuz.


UYKUSUZLUK

Yapılan resmi araştırmalara göre yollardaki ölümle sonuçlanan kazaların baş sebepleri arasında gelen uykusuz araç kullanımı alkollü kullanım sebebi ile oluşan kazalardan önde gelmektedir.

Uykusuzluk konusunda yapısal olarak monoton sürüş olarak kabul edilen otobanlarda bu kazalar çok daha fazladır. Yüksek süratte olduğu için kazalardaki ciddi yaralanmalar artmaktadır. Ağır vasıtalar sayaçlarla kontrol altına alındığı halde binek vasıtalarında böyle bir kontrol mekanizması hala düşünülmemektedir.

Problem diğer yönden kısmen de bedenlerimizin belirli zamanlarda uykuya programlanmış olmasından kaynaklanmaktadır. Gece saat 02.00 ile 06.00 ararı en tehlikeli zamanlar olmakla birlikte çok az insanın bildiği öğlen vakti 12.00 ile 16.00 arası saatlerde kritik uyku saatleridir. Eğer ileri yaşlardaysanız ve ağır bir akşam yemeği yemişseniz bu durumu daha da kötüleştirecektir. Bu yüzden vardiyalı çalışan sürücüler uyku düzenleri değişeceğinden ağır risk altına girmektedirler.

Simülatör araştırmaları sürücünün gerçek uyuma problemi başlamadan 40 dakika önce bunu hissetmeye başlayacağını göstermiştir. Maalesef bu durumda mola verip uyumak yerine onlar bu süreci sürüşe devam ederek geçirmekle kazaya davetiye çıkarmaktadırlar. Sürücülerin çoğu uykunun üzerlerine çökmeye başladığının farkındadırlar ama fark edemedikleri şey o anlarda ne kadar kötü sürüş yaptıklarıdır. Ve bu şekilde devamda bilinçli olarak ısrar ettiklerinde sürüşlerinin sonu birkaç mil ötelerindedir. Sürücülerin uyuması neticesi olan kazlara şahit olanlar kaza olmadan önce araçların çok yanlış bir şekilde kullanılmış olduğunu çoğunlukla beyan etmişlerdir.(Aşırı hız, yanlış sollama, zig zag lar, savrulmalar vs.).

Sürücülerin çoğu yorgunluklarının üstesinden pencereyi açarak yada müzik sesini yükselterek gelmeye çalışırlar. Ancak bu şekilde yolda uykulu bir şekilde geçirilen her saniye çok uzun bir zamandır.

Uyku sersemliğine engel olmak için:

. Seyahatiniz boyunca her iki saate bir 15 dakika mola verecek şekilde yolculuk öncesi planınızı yapıp ihmal etmeden uygulayın.
. Uykunuz bastırdığında mola verip en az yarım saat uyuyun.
. Çay ve kahvenin uyarıcı etkisi geçicidir gerekiyorsa kestirme yapın.
. Eğer uyku bastırıyorsa güvenli ilk yerde durunuz. Otobanda iseniz ilk benzin servis istasyonlarına varmayı beklemeden ilk çıkıştan otobandan çıkınız.
. Hemen durma imkanınız yoksa(mesela otoban kavşaklarında iseniz) temiz hava için pencereyi açınız yada vizörünüzü gözlerinizi korumasız bırakmayacak şekilde açınız. Az da olsa yardımı olur.
. Eğer gözleriniz kapanmaya ve başınız düşecek gibi olmaya başlarsa, otobanda dahi olsanız, acil durum hattını kullanın. Çünkü buda acil bir durumdur. Polis başınıza dert olmasın diye aracınızdan inin, lastikleri tekmeler gibi yapın, elektrik kesicisini kapatıp sanki motor çalışmıyormuş gibi marşa basın veya araba ise kaputunu açın yada her neyse bir şeyler bulun ve bu şekilde geçireceğiniz birkaç dakikanın da size uykunuzun açılması yönünde bir sonraki çıkışa varana kadar faydası olacaktır.


Sonuç olarak motor üzerinde uykuya dalınır mı diye soracak olursanız kendi tecrübelerimden söyleyeyim; EVET dalınır. Sıcak bir yaz günüydü saat 15.30 ve ben sabah 09.00 dan beri motor sürüyordum. Son yol çıkışını geçtiğimde benim gideceğim yere 20 km kalmıştı. Üzerime ölüm gibi çöken uyku tam burada geldi ve sürüşümün bozulduğunu fark ettim. Hareketlerim yavaşlamıştı ve kısa gidon hareketleri gitmiş geniş ama ağır gidon hareketleri gelmişti, kamyonlara 5 metre yaklaştığımda ancak yakınlığı algılayabilmek gibi algılamamda ve hareketlerimde bozulmalar başlamıştı. Kısa bir müddet sonra orta şeridin üzerinde sağa sola sol sinyalim açık olarak gidip geldiğimi fark ettim ve hemen kenara çekip durdum. Kaskımı çıkarıp sağa sola yürümeler, zıplamalar yaptım, şarkılar söyleyip yüzümü tokatladım, yanımdaki suyla yüzümü ıslattım, derin nefesler alıp verdim ve bunlar beni gelecek çıkışa kadar sağ salim ulaştıracak dinçliği sağladı.

Hiç yorum yok:

BİNİCİLİK DENEYİMİ

Yeni, deneyimsiz bir motosiklet sürücüsü, deneyimli bir sürücünün sahip olduğu dayanıklılığa sahip olmayacaktır. Motosiklete binme konusunda...