Motosiklet Dönüş, Motosiklet Fren, Motosiklet Güvenli Sürüş Eğitimi, Motosiklet Sollama, Motosiklet Gaz Kontrolü, Bakışların Doğru Kullanılması, Motor Teknik, Enduro Teknikleri, Motorkros Sürüş Teknikleri, İleri Sürüş Stratejileri, Süspansiyon Ayarları, Hava Şartlarına Göre Motosiklet Sürüşü, Gece Sürüşü, Yol ve Dönemeçlerin Okunması, Motosiklet ve Sağlık, Motorsiklet, Motorcu Özellikleri, Motosiklet Sürüş Eğitimi, Motosiklet Yarış Tekniklerine Giriş
17 Kasım 2009 Salı
PERFORMANS MOTORLARDA ALT BEDENİN KULLANIMI
Performans sürüşlerde alt bedeninin kullanımı çok önemlidir. Spor motorlar esasen öne eğik pozisyonda oturuş stili ile bu durumu kaçınılmaz kılmaktadırlar. Yarış tipi böyle bir motorda öylece oturamazsınız. Alt beden devamlı sürüşün yönlendirilmesinde önemli rol oynamalıdır. Tembellik alt bedenin kullanımı çoğunlukla unuttur ama bu durum bizim birçok sürüş durumu karşısında zorlanmamız demektir. Bacakların ve karın kaslarının kullanımının birçok yolu vardır ki bu sayede sürüş daha hızlı, akıcı ve güvenli olmaktadır. Performans sürüş sizin takım çantanızdaki tüm aletlerin kullanılmasını gerektirir yani alt bedeniniz bir çok durumun anahtarıdır.
Alt bedenin en büyük ve zor görevi öncelikle üst bedenin taşınması/desteklenmesidir. Bu destekle üst beden gerekli yönlendirmeleri yapmak üzere serbest kalabilmektedir. Elcikler sadece yönlendirmek içindir. Sizi taşımak yada başka bir işlev için değillerdir. Bir darbe nasıl ki şaseyi etkilerse sizin ağılığınızı elciklere verip o şekilde bedeninizi taşımanızda şaseyi olumsuz etkiler. İdeal olan tankı bacaklarınızla tutup kendinizi desteklemenizdir. Burada karın ve sırt kaslarınız kullanılır. Bu destekleme ile kollarınız yük taşımayacak kadar serbest bir duruma ulaşmalıdır. Bu durum düzlükte olduğu kadar yatarak dönüşlerde de böyle olmalıdır. Bu konu iki kere önemlidir. Alt beden tutuşu ile üst bedenin desteklenip tutulması: Birincisi üst beden ağırlığınız yönlendirmeyi etkilemeyecektir, gidona yada kumandalara ufak ivmeler vermenizde sizi serbest halde tutacaktır. İkincisi gevşek kollar ön taraftan gelecek darbeden oluşacak bir etkiyi daha büyütme yönünde bir işlev görmeyeceklerdir. Bu darbelerden bazıları kafa salınışı(gidonun sağa sola artan hızda salınışının başlaması) denilen kaza türüne sebep olabilmektedir.
Motorunuz orta sehpada yada bir kaldıraç üzerinde iken yanınıza mutlaka bir arkadaşınızı alarak motorunuzun üzerine rahat bir sürüş pozisyonunda oturunuz. Tankı dizlerinizle tutunuz, karın kaslarınızı sıkınız ve elciklerden ellerinizi kaldırmaya çalışınız. Önce bunu yapmakta zorlanacaksınız, tankın üzerine düşme eğilimi göstereceksiniz. Bu durumda karın ve üst bacak kaslarınızı kuvvetlendirmeniz gereklidir. Mekik ve şınav çekme çalışmaları iyi gelir. Sonra bu çalışmaları ellerinizi geçekten elciklerden çekmeden kaldırmağa çalışınız, elciklerle temas kaybolmasın ancak neredeyse dokunur tarzda bir hareketle talimlerinizi düzlüklerde ve sonra dönüşlerde de yapınız.
Alt bedenin bir diğer işi de süspansiyon görevi görmesidir. Motokroslarda ayakta giden sürücüler dizlerini, izdüşümleri ayak uçlarını geçmeyecek oranda kırarlar. Bu bacakların yerden gelecek, engebelerden hasıl olacak darbeleri emmesine yardımcı olması içindir. Spor tip motorlarda çok aşırı durumlar hariç ayağa kalkma söz konusu değildir ancak burada da bir darbenin etkisi ayakla kalça arasında tutulmak suretiyle emilebilmelidir. Üst bedeninizi alt bedeninizle destekleyiniz ve böylelikle üst bedenin motorla birlikte hareket etmesini sağlayınız. Sürüşün yönüyle birlikte değil, motosikletinizle birlikte hareket. Bu durum sizin üzerinizdeki gerilimi ve süspansiyonlarınızın üzerindeki yükü azaltır.
Motosikletinizi döndürmeniz gerektiğinde alt bedeniniz yine yardımcıdır. Yana yatışta önce iç taraftaki ayağınıza ağırlık verirken dış taraftaki dizinizle de dönüş yönünde baskı uygulayabilir ve yine dış topuğunuzla motoru içe doğru çekebilirsiniz. Bu hareketler dönüşün eksenini oluştururken bedeninizin geri kalan kısımları da kontra basmak için bir dayanak oluşturur. Yarışçılara dikkat ederseniz, yarışçıların motorlarını bir yandan diğerine alırken sarkma esnasında ne kadar hassas olduklarını görürsünüz. Motor yatınca, sürücü motoruna göre(motorla birlikte) hareket ederken ve neticede ikisi birlikte hareket ederken inceliklerin çok hassas icra edilişini görebilirsiniz.
Tecrübe size uygun olanı belirleyecektir. Tüm bu konuların hep birlikte ele alınıp talim yapılmaya çalışılması sizi önce zorlayacaktır; üst bedenin yükten kurtarılması, darbelerin emilişi ve motorun döndürülmesi. Dönüşlerde sarkmak ve düzlükte tekrar toplanmak ve bu aynı zamanda zihinsel olarak birçok şeyi de düşünmeyi gerektirir. Öncelikle bacaklarınızla ve karnınızla motoru tutarak üst bedeninizi yükten arındırma çalışmaları yapınız. Burada şu ikilemi hiç unutmayalım. Performans demek rahatınızın bozulması demektir. Rahatlık istiyorsanız performansı feda edeceksiniz yada performans istiyorsanız rahatlık olmayacaktır. İkisi birden birlikte tam olmaz. Ancak biraz daha rahatlık ve biraz az performansı tercih edebilirsiniz. Kendi karışımınızı bulunuz. Çünkü birkaç dakika içinde bacak kaslarınız ağrımaya başlıyorsa o zaman sizin bu durumda ısrar etmeniz doğru değildir. Önce kaslarınızı istediğiniz kondisyona getiriniz. En önemlisi de tecrübedir. Aslında peglerden başka bastırılacak bir sürü bölüm vardır ve size nelerin yardımcı olabildiğini buldukça hayretler içinde kalacaksınız.
Talimler trafiğe kapalı alanlarda ve tam donanımlı olarak yapılırken bir kaza sırasında size müdahale edebilecek, gerekirse ambulans çağıracak bir arkadaşınızın sizinle olması şarttır.
Çeviri kaynağı: www.sportrider.com
4 Kasım 2009 Çarşamba
PERİFERİK GÖRÜŞ
Motosiklet Sürüşünde Geniş Görme Tekniği
Bakmakla görmek aynı şey değildir. Baktığını görmeyenlerde vardır. Bunun nedeni aslında gören organımızın beynimiz olmasıdır. Gözler ise sadece görüntüyü beynimizin ilgili bölümüne yansıtan merceklerdir. Ancak motosiklet sürüşünde bakmadan görmek diye bir olay vardır. Esasen tüm araç sürüşlerinde hatta basketbol yada futbol olsun tüm spor şekillerinde bu olay çok önemlidir. Sporda başarıya götüren bu teknik sürüşlerde hayat kurtarır.
Motosiklet sürerken başımızı dik tutarız ve gittiğimiz yöne doğru olabildiğince ileriye doğru bakarız. Dönüşlerde yatarken bile iki gözümüzün yatay doğrultularının ufuk hattına paralel olmaları gerekir. İleriye doğru hareket ettikçe de bakışlarımızı bir sonraki daha ileriye doğru çeviririz. Güvenlik açısından bu bizim bakışlarımızın hedefe kilitlenmesini engeller. Performans açısından ise etkin bir şekilde olayların akışını yavaşlatacak; olabildiğince ileriye doğru bakış sürücüye reaksiyon için çok daha fazla alan dolayısıyla da zaman tanıyacaktır. Burada soru şudur: Olabildiğince ileriye doğru bakarken yoldaki yakın bir referans noktasını nasıl göreceksiniz? Bunun cevabı geniş görme yeteneğinizi kullanmaktır. Periferik görüş.
Periferik görüş sizin direk bakış çizginiz içinde olmayan nesneleri ve hareketleri fark edebilme yeteneğidir. Birçok spor faaliyetinde başarı geniş görüş yeteneğimizi iyi kullanmamıza dayanır. Bir futbolcu topa bakarken aynı anda olabildiğince fazla sayıda etrafındaki diğer oyuncularıda görebilmelidir. Bir jonglör(hokkabaz) elinde çevirdiği nesnelere bakmaz, havadaki bir noktaya bakar. Burada birbiri ardından atıp tuttuğu nesnelerin zincirleme akışını bir bütün olarak geniş görüş yeteneğini kullanarak görür.
Bir şey hakkında detaylı bilgiyi ona direk bakarak elde ederiz. Nesneler direk bakış hattımızından ne kadar uzaklaşırsa bizim sezme(fark etme) alanımızdan da o kadar uzaklaşır. Otoyolda giderken yanınıza bir araba yanaştığında onun ne kadar yaklaştığını, hızını ve sürücüsünün olayın farkında olup olmadığı bilmek istersiniz. İdeal olanda bunun araca bakılmadan yapılabilmesidir. Yarış pistinde ise ön tekerinizin ideal olan hattınıza ne kadar yakın olduğunu ön tekerinize direk olarak bakmadan bilebilmenizdir.
Talimlerle geniş görüş yeteneği geliştirilebilir. Burada ilk önemli konu bilmeden görüş alanınızı sınırlıyor olmamanızdır. Mesela saçınız yada balaklavanızın kenarı görüş alanınızı kısıtlamasın. Kask alırken göz bölümünün genişliği önemlidir ki yanlara doğru ne kadar açıksa o kadar fazla geniş görüş imkanı verir. Gözlük yerine kontak lens kullanın, gözlük çerçevesi görüş alanınızı kısıtlar. Güneş gözlüğü yerine koyu kask vizörü kullanın. Astiğmatın en düşük derecesi bile işinizi zorlaştırır. Gözlükte kademeli camlar kullanılırken(sadece camın ortasından bakılırsa mesafeye göre değişen odaklanma yapan) size görüşde zorluk getirir çünkü sadece sadece camın merkezinden bakmakla net görebilirsiniz. Kontak lensler gözlerinizle beraber hareket eder. Bu sebeble de optik merkez devamlı ayarlanmaktadır. Spor faaliyetlerinde kontak lensler idealdir.
Göz doktorunuz sizin geniş görüş yeteneğinizi kontrol edebilir. Bu yeteneğinizi geliştirmeniz için size bazı çalışma teknikleri önerebilir. Burada bizim önerebileceğimiz bir çalışma; bakışlarınızı gevşemiş bir tarzda olarak önünüzdeki bir noktaya odaklayınız. Mesela duvardaki bir resime ve sonra gözlerinizi oynatmadan bu objenin hemen yanıbaşındaki bir nesneye konsantre olun. Mesela onun hemen yanındaki başka bir resime ve olabildiğince fazla detaylı fark etmeğe çalışın. Kademeli olarak daha da yanlara konsantre olarak bunlar hakkında olabildiğince detaylı bilgi toplamaya çalışın. Bu yanlara konsantre olma çalışmasını sonunda gözünüzün en dış kenarındaki nesnelere kadar yaparak kendinizi geliştirin. Bu çalışmayı odaklandığınız nesnenin sağ tarafına olduğu kadar sol tarafı içinde yaparken sonraları aşağısına ve yukarısına doğru olarak tamamlayın. Talimler ilerledikçe geniş görüşünüz gelişecek ve yanlardaki nesneleri ve hareketleri direk bakmadan detaylı olarak fark etme yeteneğiniz iyileşecektir. Bu çalışmayı daha sonra her iki tarafa aynı anda konsantre olarak ve de yanlarda nesneleri yürüyerek de fark etme şeklinde yaparsınız. Sonra bunun sürüşte talimleri yapılır ta ki bu durum sizde doğal bir alışkanlık haline gelene kadar. Direk olarak bakmadan hızla ve kolayca görebilmelisiniz.
Geniş görüşün anlamı trafikde çok daha fazla önem kazanır. Yolunuza doğru kıran bir aracı anında fark edip direk önünüzde olanla irtibatınızı kesmeden gerekli reaksiyonu verebilirsiniz. Geniş görüşünüz içinde önünüzdeki motosiklet veya arabanın hareketlerinin farkında olarak yaklaşmakta olan dönemece bakışlarınızı direk olarak odaklayabilirisiniz. Pistte de referans noktalarını olabildiğince ileri bakarken bile seçersiniz. Burada anahtar sürekli olarak bu işin talimini yaparak gözlerinizi formda tutmaktır.
Çeviri kaynağı: www.sportrider.com
Bakmakla görmek aynı şey değildir. Baktığını görmeyenlerde vardır. Bunun nedeni aslında gören organımızın beynimiz olmasıdır. Gözler ise sadece görüntüyü beynimizin ilgili bölümüne yansıtan merceklerdir. Ancak motosiklet sürüşünde bakmadan görmek diye bir olay vardır. Esasen tüm araç sürüşlerinde hatta basketbol yada futbol olsun tüm spor şekillerinde bu olay çok önemlidir. Sporda başarıya götüren bu teknik sürüşlerde hayat kurtarır.
Motosiklet sürerken başımızı dik tutarız ve gittiğimiz yöne doğru olabildiğince ileriye doğru bakarız. Dönüşlerde yatarken bile iki gözümüzün yatay doğrultularının ufuk hattına paralel olmaları gerekir. İleriye doğru hareket ettikçe de bakışlarımızı bir sonraki daha ileriye doğru çeviririz. Güvenlik açısından bu bizim bakışlarımızın hedefe kilitlenmesini engeller. Performans açısından ise etkin bir şekilde olayların akışını yavaşlatacak; olabildiğince ileriye doğru bakış sürücüye reaksiyon için çok daha fazla alan dolayısıyla da zaman tanıyacaktır. Burada soru şudur: Olabildiğince ileriye doğru bakarken yoldaki yakın bir referans noktasını nasıl göreceksiniz? Bunun cevabı geniş görme yeteneğinizi kullanmaktır. Periferik görüş.
Periferik görüş sizin direk bakış çizginiz içinde olmayan nesneleri ve hareketleri fark edebilme yeteneğidir. Birçok spor faaliyetinde başarı geniş görüş yeteneğimizi iyi kullanmamıza dayanır. Bir futbolcu topa bakarken aynı anda olabildiğince fazla sayıda etrafındaki diğer oyuncularıda görebilmelidir. Bir jonglör(hokkabaz) elinde çevirdiği nesnelere bakmaz, havadaki bir noktaya bakar. Burada birbiri ardından atıp tuttuğu nesnelerin zincirleme akışını bir bütün olarak geniş görüş yeteneğini kullanarak görür.
Bir şey hakkında detaylı bilgiyi ona direk bakarak elde ederiz. Nesneler direk bakış hattımızından ne kadar uzaklaşırsa bizim sezme(fark etme) alanımızdan da o kadar uzaklaşır. Otoyolda giderken yanınıza bir araba yanaştığında onun ne kadar yaklaştığını, hızını ve sürücüsünün olayın farkında olup olmadığı bilmek istersiniz. İdeal olanda bunun araca bakılmadan yapılabilmesidir. Yarış pistinde ise ön tekerinizin ideal olan hattınıza ne kadar yakın olduğunu ön tekerinize direk olarak bakmadan bilebilmenizdir.
Talimlerle geniş görüş yeteneği geliştirilebilir. Burada ilk önemli konu bilmeden görüş alanınızı sınırlıyor olmamanızdır. Mesela saçınız yada balaklavanızın kenarı görüş alanınızı kısıtlamasın. Kask alırken göz bölümünün genişliği önemlidir ki yanlara doğru ne kadar açıksa o kadar fazla geniş görüş imkanı verir. Gözlük yerine kontak lens kullanın, gözlük çerçevesi görüş alanınızı kısıtlar. Güneş gözlüğü yerine koyu kask vizörü kullanın. Astiğmatın en düşük derecesi bile işinizi zorlaştırır. Gözlükte kademeli camlar kullanılırken(sadece camın ortasından bakılırsa mesafeye göre değişen odaklanma yapan) size görüşde zorluk getirir çünkü sadece sadece camın merkezinden bakmakla net görebilirsiniz. Kontak lensler gözlerinizle beraber hareket eder. Bu sebeble de optik merkez devamlı ayarlanmaktadır. Spor faaliyetlerinde kontak lensler idealdir.
Göz doktorunuz sizin geniş görüş yeteneğinizi kontrol edebilir. Bu yeteneğinizi geliştirmeniz için size bazı çalışma teknikleri önerebilir. Burada bizim önerebileceğimiz bir çalışma; bakışlarınızı gevşemiş bir tarzda olarak önünüzdeki bir noktaya odaklayınız. Mesela duvardaki bir resime ve sonra gözlerinizi oynatmadan bu objenin hemen yanıbaşındaki bir nesneye konsantre olun. Mesela onun hemen yanındaki başka bir resime ve olabildiğince fazla detaylı fark etmeğe çalışın. Kademeli olarak daha da yanlara konsantre olarak bunlar hakkında olabildiğince detaylı bilgi toplamaya çalışın. Bu yanlara konsantre olma çalışmasını sonunda gözünüzün en dış kenarındaki nesnelere kadar yaparak kendinizi geliştirin. Bu çalışmayı odaklandığınız nesnenin sağ tarafına olduğu kadar sol tarafı içinde yaparken sonraları aşağısına ve yukarısına doğru olarak tamamlayın. Talimler ilerledikçe geniş görüşünüz gelişecek ve yanlardaki nesneleri ve hareketleri direk bakmadan detaylı olarak fark etme yeteneğiniz iyileşecektir. Bu çalışmayı daha sonra her iki tarafa aynı anda konsantre olarak ve de yanlarda nesneleri yürüyerek de fark etme şeklinde yaparsınız. Sonra bunun sürüşte talimleri yapılır ta ki bu durum sizde doğal bir alışkanlık haline gelene kadar. Direk olarak bakmadan hızla ve kolayca görebilmelisiniz.
Geniş görüşün anlamı trafikde çok daha fazla önem kazanır. Yolunuza doğru kıran bir aracı anında fark edip direk önünüzde olanla irtibatınızı kesmeden gerekli reaksiyonu verebilirsiniz. Geniş görüşünüz içinde önünüzdeki motosiklet veya arabanın hareketlerinin farkında olarak yaklaşmakta olan dönemece bakışlarınızı direk olarak odaklayabilirisiniz. Pistte de referans noktalarını olabildiğince ileri bakarken bile seçersiniz. Burada anahtar sürekli olarak bu işin talimini yaparak gözlerinizi formda tutmaktır.
Çeviri kaynağı: www.sportrider.com
1 Kasım 2009 Pazar
SES SEVİYELERİ
Ne seviyede ses gürültüdür?
10dB Normal nefes alıp verme sesidir.
20dB Yaprak hışırtısı, sivrisineğin vızıltı sesidir.
30dB Fısıltı sesidir.
40dB Buzdolabının çalışma sesi, buhar sesi.
50-60dB Sessiz bir büro.
50-65dB Normal konuşma sesidir.
60-65dB Kahkaha sesi.(Normal insanların ki)
70dB Saç kurutma makinesi, vakumlu elektrik süpürgesinin çalışma sesidir.
75dB Bulaşık makinesinin çalışma sesidir.
78dB Çamaşır makinesinin çalışma sesidir.
80dB Çöp öğütme makinesinin sesi, şehir trafik polisinin siren sesi.
90dB in üzerindeki ses seviyelerine uzun zaman maruz kalmak geçici sağırlık yapabilir.
84dB Dizel kamyon.
70-90dB Dinlence taşıtları.
88dB Metro, motosiklet.
100dB Tren, çöp kamyonu.
97dB Gazete baskı makineleri.
98dB Traktör.
Düzenli olarak bir dakikadan fazla aşağıdaki ses seviyelerine maruz kalmak kalıcı duyma kaybına sebep olabilir.
103dB 35 metre yükseklikte tepemizde uçan bir jet motorunun sesi.
105dB Kar arabası.
110dB Elektrikli testere, senfoni orkestrası, kaya matkabı.
120dB Diskoteklerdeki ses seviyeleri, taşınabilir kaset yada cd çalarların sesleri.
110-125dB Stereo sistemler.
110-140dB Rock konserleri.
130dB Jet uçağının kalkış sesi, av tüfeği patlamasının sesi.
10dB Normal nefes alıp verme sesidir.
20dB Yaprak hışırtısı, sivrisineğin vızıltı sesidir.
30dB Fısıltı sesidir.
40dB Buzdolabının çalışma sesi, buhar sesi.
50-60dB Sessiz bir büro.
50-65dB Normal konuşma sesidir.
60-65dB Kahkaha sesi.(Normal insanların ki)
70dB Saç kurutma makinesi, vakumlu elektrik süpürgesinin çalışma sesidir.
75dB Bulaşık makinesinin çalışma sesidir.
78dB Çamaşır makinesinin çalışma sesidir.
80dB Çöp öğütme makinesinin sesi, şehir trafik polisinin siren sesi.
90dB in üzerindeki ses seviyelerine uzun zaman maruz kalmak geçici sağırlık yapabilir.
84dB Dizel kamyon.
70-90dB Dinlence taşıtları.
88dB Metro, motosiklet.
100dB Tren, çöp kamyonu.
97dB Gazete baskı makineleri.
98dB Traktör.
Düzenli olarak bir dakikadan fazla aşağıdaki ses seviyelerine maruz kalmak kalıcı duyma kaybına sebep olabilir.
103dB 35 metre yükseklikte tepemizde uçan bir jet motorunun sesi.
105dB Kar arabası.
110dB Elektrikli testere, senfoni orkestrası, kaya matkabı.
120dB Diskoteklerdeki ses seviyeleri, taşınabilir kaset yada cd çalarların sesleri.
110-125dB Stereo sistemler.
110-140dB Rock konserleri.
130dB Jet uçağının kalkış sesi, av tüfeği patlamasının sesi.
18 Ekim 2009 Pazar
REAKSİYON, HIZ VE ALAN
Aşağıdaki fotoğrafda motosikleti görebiliyor musunuz?
Birde bu cephelerden bakınız.
Reaksiyon, hız ve alan ilişkisi
Motosiklet sürücüsü o kadar aşırı bir süratle yol alıyordu ki, reaksiyon süresi onun bu çarpışmayı önlemesine yetmedi. Frenlere dokunmaya bile vakti olmamış.
Normal reaksiyon süresi, görme, karar ve hareket ortalama 1.6 saniye alır. İsveç de olan bu kazada polis sürücünün 250 km gibi bir hızla seyrettiğini hesap etmektedir. Sürücünün hiçbir reaksiyon gösteremediği kayıtlara geçmiş durumdadır. 250km(155mil) hızda siz her saniye takribi 70 metre yol kat edersiniz, 1.6 saniyede ise 110 metre yol alınır. Kazayı önlemeye yeterli alan olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Arabada iki kişi varmış ve motosiklet sürücüsü de onların yanındaymış. Her üçü de çarpışma anında ölmüşler. Çarpışmanın şiddeti arabayı çarpışmanın olduğu noktadan 3 metre öteye savurmuş.
Bu bize şunu gösteriyor ki trafikte her ne olursa olsun duruma uygun zamanı kendimize tanımak gerekir. Buda alan ve hıza göre belirlenir. Motosiklet sürüşü eğlencelidir ve dürüst olmak gerekirse hız artıkça daha da eğlenceli olur ama şunu unutmayınız; hızınız arttıkça bunun güvenli bir şekilde olması için tüm şartların trafik, yol, aracınız ve sizin durumunuzun uygunluğu göz önüne alınmalıdır. Reaksiyon verebilmek için gereğinden de daha uzun bir süreyi kendinize tanıyınız bunun içinde hızınız artıyorsa sizinle diğer vasıtalar arasındaki mesafeyi artırınız. Önünüzdeki ve arkanızdaki vasıtalarla olan mesafeyi.
Güvenli sürün, sağ kalın ve sürmeğe devam edin.
Birde bu cephelerden bakınız.
Reaksiyon, hız ve alan ilişkisi
Motosiklet sürücüsü o kadar aşırı bir süratle yol alıyordu ki, reaksiyon süresi onun bu çarpışmayı önlemesine yetmedi. Frenlere dokunmaya bile vakti olmamış.
Normal reaksiyon süresi, görme, karar ve hareket ortalama 1.6 saniye alır. İsveç de olan bu kazada polis sürücünün 250 km gibi bir hızla seyrettiğini hesap etmektedir. Sürücünün hiçbir reaksiyon gösteremediği kayıtlara geçmiş durumdadır. 250km(155mil) hızda siz her saniye takribi 70 metre yol kat edersiniz, 1.6 saniyede ise 110 metre yol alınır. Kazayı önlemeye yeterli alan olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Arabada iki kişi varmış ve motosiklet sürücüsü de onların yanındaymış. Her üçü de çarpışma anında ölmüşler. Çarpışmanın şiddeti arabayı çarpışmanın olduğu noktadan 3 metre öteye savurmuş.
Bu bize şunu gösteriyor ki trafikte her ne olursa olsun duruma uygun zamanı kendimize tanımak gerekir. Buda alan ve hıza göre belirlenir. Motosiklet sürüşü eğlencelidir ve dürüst olmak gerekirse hız artıkça daha da eğlenceli olur ama şunu unutmayınız; hızınız arttıkça bunun güvenli bir şekilde olması için tüm şartların trafik, yol, aracınız ve sizin durumunuzun uygunluğu göz önüne alınmalıdır. Reaksiyon verebilmek için gereğinden de daha uzun bir süreyi kendinize tanıyınız bunun içinde hızınız artıyorsa sizinle diğer vasıtalar arasındaki mesafeyi artırınız. Önünüzdeki ve arkanızdaki vasıtalarla olan mesafeyi.
Güvenli sürün, sağ kalın ve sürmeğe devam edin.
16 Ekim 2009 Cuma
MOTORKROS YARIŞ TAVSİYELERİ(GARY SEMİCS)
Kros motor sürücülüğünde sizi daha hızlı yapacak 5 kural
Kural 1:
Sürücü elcikleri tutarken manetleri aynı anda bağımsız bir şekilde kullanabilmelidir.
Burada genellikle yapılan hata elciklerin dört parmakla tutulması ve manetler(debriyaj ve ön fren kolu) kullanılacağı zaman parmakların o anda manetleri tutması şeklindedir. Bu metot öncelikle sürücüye bir kullanma tembelliği verir ve manetler gereği kadar kullanılmaz. Ayrıca kullanıldıklarında elciklerin tutulması yeterince iyi olmaz. Burada elcikleri tutarken manetlerin aynı anda kullanılması talimleri yapılmalıdır. Yukarıdaki talim fotoğrafına bakınız. Birçok sürücü debriyaj maneti için iki parmak kullanır frende ise tek parmak. Elcikleri dört parmakla tutma alışkanlığından kurtulun ve bir yada iki parmağınızı kullanmadan elcikleri tutmaya alışın ki bunları aynı anda birbirinden bağımsız olarak kullanabilesiniz. Fotoğraftaki çalışma sizi aynı zamanda arm pump denilen kol rahatsızlığının olumsuz etkilerinden de koruyacaktır.
Kural 2:
Vites kolunu yada arka freni kullanmadığınız zamanlar ayaklarınızın ayasıyla peglere basıyor durumda olunuz. Bunları kullanacağınız zaman ayak yayını peglere basar duruma getirip kullanma süreci bitince tekrar ayak ayaları ile peglere basar duruma ayaklarınızı getirin. Ayakta yada oturarak kullanımda bu kural geçerlidir.
Talim yaparken yarış yapar gibi davranmayın. Talim yapma nedeninizi iyi belirleyin ve bunları çalışın aksi takdirde aynı hataları tekrarlar durursunuz.
Kural 3:
Engellerde ve çarpmalarda arka tekerin sert sekmesini engellemek için arka freni hafif basılı tutun.
Bir engelde arka teker çok sekerse bu genellikle sürücüyü çaresiz bırakır ama arka frenin motorunuza ve parkura uygun oranda basılı tutulması arka süspansiyonu tutarak arka tekerin çok sekmesini büyük oranda önler.
Parkurda arka freni basılı tutarak arkayı ne kadar aşağıda tutmak için ne oranlarda basmak gerektiğini tespit edin. Arka frenin belli oranda kullanımı sizin oturur durumda yada ayakta olsun beden ağırlığınızı da arkada tutacaktır.
Kural 4:
Vites küçültürken debriyajı kullanmak gerekli değildir.
Bazı tecrübesiz sürücüler dönüşlerde vites değişiminde debriyajı kullanırlar ve debriyajı tüm dönüş boyunca çekili tutarak frenle dönüşü tamamlarlar. Vites küçültmede debriyaj gerekmez ayrıca bu durum motorun karşı basınç etkisiyle de birleşerek frenlemenin düzgün icrasını olumsuz olarak etkiler.
Vites büyültürken aktarım dişlilerinde motordan gelen tork olduğu için debriyajın çekilmesi gereklidir. Halbuki vites küçültmede gaz kapatılmıştır ve dişlilerde çok az tork vardır bu sebeple debriyajı çekmeden vitesi küçültün ve dönüş için frenleme yapın.
Kural 5:
Dirseklerinizi yukarda ve açıkta tutun.
Kros da ön kolların yere paralel tutuluşu kontrol kaybı demektir. Bu durumda sürücünün üst bedeni ile motosiklet arasında doğru destekleme faktörleri oluşmaz. Elciklerin üzerinde ve sürücünün bedeninin yanlarının açığında tutulan kollar gazın tam kullanımına imkan sağlar.
3 Eylül 2009 Perşembe
MOTOSİKLET VE ZİHİN
Motosiklet Sürücülüğünde Zihnin Önemi
Motosiklet sürüşü demek sürücünün kendisinin güvenliği açısından tüm sorumluluğun üstlenilmesi demektir. Mesela diğer sürücülerin yanlış davranışlarını tahmin edebilmek, ön görmek gereklidir. Burada motosiklet sürücüsü ben haklıyım, yol benim gibi düşünceleri bırakmalı ve diğerlerinin ne yanlışlar yapabileceğini ön görüp ona göre tedbirli davranmalıdır.
Bu sebeble en önemli faktör sürüş esnasında aklınızın sürüşte olması, hayallere dalmamanız veya işde ki, evde ki herhangi bir konuyu düşünüyor olmamanız ve bakışlarınızla ileriyi ve aynalardan da arkanızı kontrol altında tutmanızdır. Her 10 saniyede bir aynalardan arkanızı kontrol edilmesi gerekir ve eğer siz bir aracın aniden yanınızdan geçmesinin ancak geçiş anında farkında olduysanız bilin ki arkanızdaki trafiği yeterince kontrol altında tutamıyorsunuz. Yine önünüzdeki bir engeli önceden göremeyip ancak yaklaştığınızda görüp sert frenleme durmunda kalıyorsanız ilerinizi de bakışlarınızla yeterince konrol altında tutamıyorsunuz demektir. Yada boş bakıyorsunuz, aklınız başka yerdedir demektir.
Evet, bakışların doğru kullanımı sürücülüğün temel ögesidir. Motosiklet sürücülüğünde kullanılan vasıtanın iki tekerlekli olması ve sizi koruyacak bir kaportası olmaması nedeniyle de bu öge diğer araç türlerini kullanmadaki sürücülükte olduğundan çok daha fazla bir öneme haizdir.
Herkesin, gözlerinde bir problem yoksa gördüğü varsayılır. Hayır, inanın bu konuda öğrenilecek çok şey vardır ilaveten gözlerin çevresini tararken, nasıl ki elimizin debriyaj kullanmaya alışması gerekir, bunu düzenli yapabilmeside bir öğrenme, alışma süresi ister. Trafikte iseniz buna birde gördüğünüzün ötesini ön görme, olabilecek riskleri tahmin etme gibi bir kabiliyetin de kazanılmasını ilave etmek gerekir. Buna tecrübe denir. Yolun okunması.
Sürücü ancak görmekle durumun değerlendirmesini yaparak bir karar verir ve beyni diğer organlarına hareket emrini yollar. Uyuyan bir beyin ise çok geç olduğunda panik içinde refleksler yapar ama genellikle çok geçtir. Burada sürücünün zeka ve bilgi seviyesi çok önemlidir. Genellikle zihinsel yoğunlaşmada eksik biri mesela bir kitabı yada bir yazıyı okurken yada birini dinlerken bile zihni dağılarak başka yerlere giden, konu üzerinde kalmakta, dikkatini oraya odaklamakta zorluk çeken eğitimsiz kişilerde malesef bu bakar körlük hali çok fazladır ve esasende yapısı itibariyle kaçınılmazdır. Ancak bu olumsuz durum belli ölçülerde sürüş yaptıkça düzelecektir ama bunun bedeli sürücü ve üçüncü şahıslar için çok ağır olabilir. Netice olarak ise motosiklet sürüşü sürücünün zihinsel yoğunlaşma yetisini zamanla geliştirir diyebiliriz. Diğer yönden de diyebiliriz ki sürücülerin eğitim seviyeleri yükseldikçe zihinsel yoğunlaşma yetileri de yükselecek ve kaza olayları nispeten azalacaktır.
Kazalar genellikle sürücülerinin dikkatlerinin dağılarak sürüş esnasında hattın muhafazasını takip etmeme, sollama da dikkat edilmesi gereken kuralları terk ve hız limitlerinin üzerinde dönemeçlere veya kavşaklara yaklaşması sonucunda oluşmaktadır. Tabi buna ilaveten alkol gibi yada ağır uyuşturucu ilaçlar gibi maddelerin etkisindeki sürücülerde görme ve gördüğünü doğru ve zamanında değerlendirerek doğru refleksi verme yetisi neredeyse sıfıra kadar düşer.
Bir diğer önemli konuda motosiklet sürücüsünün kendi güvenliği için kullandığı kask, bot, eldiven ve elbise gibi özel donanımları ihmal etmemesi ancak aşırıya giderek de hareket kabiliyetini kısıtlayıcı tarzda donanım kulanımı da yapmaması gereklidir. Burada bir denge unsuru vardır. Sürücü güvenliği için gerekli donanımları mutlaka giyecek ancak bunları seçerkende kendisine en uygun olarak ve davranış kabiliyetini kısıtlamayacak, vücuduna doğru ölçüde olanları kullanmaya özen gösterecektir. Keşke giymiş olsaydım demek yerine iyi ki giymişim demek her zaman çok daha akıllıcadır ve mutlu son demektir. Aşırı büyük yada dar donanım sürücünün rahatsız olmasını, rahat hareket edememesini ve neticede de zihninin dağılmasına neden olacaktır. Bol giyilen bir ceketin içine dolan hava sizi rahatsız edecek, yaptığı etki sizin zihninizin ister istemez oraya doğru kaymasına sebep olacaktır. Bu sebeple giyidiğiniz donanımların hareketlerinizi kısıtlıyarak ve/veya sizi rahatsız ederek dikkatinizi dağıtmayacak şekilde uygun ölçülerde seçilmiş olmaları şarttır ancak mutlaka tam donanım kullanılmalıdır.
Hastalıktan yeni iyileşip henüz ayağa kalkmış olmak, uykusuzluk, yorgunluk, açlık yada aşırı bir yemekten henüz kalkmış olunması, üşümüş olmak, stres altında yada öfkeli durumda olunması, susuzluk yine zihinsel yoğunlaşmamızı olumsuz etkileyen faktörlerdir. Bu durumlarda motosiklet sürüşünden kaçınılması gerekir.
Alpaslan Kuzucan
Motosiklet sürüşü demek sürücünün kendisinin güvenliği açısından tüm sorumluluğun üstlenilmesi demektir. Mesela diğer sürücülerin yanlış davranışlarını tahmin edebilmek, ön görmek gereklidir. Burada motosiklet sürücüsü ben haklıyım, yol benim gibi düşünceleri bırakmalı ve diğerlerinin ne yanlışlar yapabileceğini ön görüp ona göre tedbirli davranmalıdır.
Bu sebeble en önemli faktör sürüş esnasında aklınızın sürüşte olması, hayallere dalmamanız veya işde ki, evde ki herhangi bir konuyu düşünüyor olmamanız ve bakışlarınızla ileriyi ve aynalardan da arkanızı kontrol altında tutmanızdır. Her 10 saniyede bir aynalardan arkanızı kontrol edilmesi gerekir ve eğer siz bir aracın aniden yanınızdan geçmesinin ancak geçiş anında farkında olduysanız bilin ki arkanızdaki trafiği yeterince kontrol altında tutamıyorsunuz. Yine önünüzdeki bir engeli önceden göremeyip ancak yaklaştığınızda görüp sert frenleme durmunda kalıyorsanız ilerinizi de bakışlarınızla yeterince konrol altında tutamıyorsunuz demektir. Yada boş bakıyorsunuz, aklınız başka yerdedir demektir.
Evet, bakışların doğru kullanımı sürücülüğün temel ögesidir. Motosiklet sürücülüğünde kullanılan vasıtanın iki tekerlekli olması ve sizi koruyacak bir kaportası olmaması nedeniyle de bu öge diğer araç türlerini kullanmadaki sürücülükte olduğundan çok daha fazla bir öneme haizdir.
Herkesin, gözlerinde bir problem yoksa gördüğü varsayılır. Hayır, inanın bu konuda öğrenilecek çok şey vardır ilaveten gözlerin çevresini tararken, nasıl ki elimizin debriyaj kullanmaya alışması gerekir, bunu düzenli yapabilmeside bir öğrenme, alışma süresi ister. Trafikte iseniz buna birde gördüğünüzün ötesini ön görme, olabilecek riskleri tahmin etme gibi bir kabiliyetin de kazanılmasını ilave etmek gerekir. Buna tecrübe denir. Yolun okunması.
Sürücü ancak görmekle durumun değerlendirmesini yaparak bir karar verir ve beyni diğer organlarına hareket emrini yollar. Uyuyan bir beyin ise çok geç olduğunda panik içinde refleksler yapar ama genellikle çok geçtir. Burada sürücünün zeka ve bilgi seviyesi çok önemlidir. Genellikle zihinsel yoğunlaşmada eksik biri mesela bir kitabı yada bir yazıyı okurken yada birini dinlerken bile zihni dağılarak başka yerlere giden, konu üzerinde kalmakta, dikkatini oraya odaklamakta zorluk çeken eğitimsiz kişilerde malesef bu bakar körlük hali çok fazladır ve esasende yapısı itibariyle kaçınılmazdır. Ancak bu olumsuz durum belli ölçülerde sürüş yaptıkça düzelecektir ama bunun bedeli sürücü ve üçüncü şahıslar için çok ağır olabilir. Netice olarak ise motosiklet sürüşü sürücünün zihinsel yoğunlaşma yetisini zamanla geliştirir diyebiliriz. Diğer yönden de diyebiliriz ki sürücülerin eğitim seviyeleri yükseldikçe zihinsel yoğunlaşma yetileri de yükselecek ve kaza olayları nispeten azalacaktır.
Kazalar genellikle sürücülerinin dikkatlerinin dağılarak sürüş esnasında hattın muhafazasını takip etmeme, sollama da dikkat edilmesi gereken kuralları terk ve hız limitlerinin üzerinde dönemeçlere veya kavşaklara yaklaşması sonucunda oluşmaktadır. Tabi buna ilaveten alkol gibi yada ağır uyuşturucu ilaçlar gibi maddelerin etkisindeki sürücülerde görme ve gördüğünü doğru ve zamanında değerlendirerek doğru refleksi verme yetisi neredeyse sıfıra kadar düşer.
Bir diğer önemli konuda motosiklet sürücüsünün kendi güvenliği için kullandığı kask, bot, eldiven ve elbise gibi özel donanımları ihmal etmemesi ancak aşırıya giderek de hareket kabiliyetini kısıtlayıcı tarzda donanım kulanımı da yapmaması gereklidir. Burada bir denge unsuru vardır. Sürücü güvenliği için gerekli donanımları mutlaka giyecek ancak bunları seçerkende kendisine en uygun olarak ve davranış kabiliyetini kısıtlamayacak, vücuduna doğru ölçüde olanları kullanmaya özen gösterecektir. Keşke giymiş olsaydım demek yerine iyi ki giymişim demek her zaman çok daha akıllıcadır ve mutlu son demektir. Aşırı büyük yada dar donanım sürücünün rahatsız olmasını, rahat hareket edememesini ve neticede de zihninin dağılmasına neden olacaktır. Bol giyilen bir ceketin içine dolan hava sizi rahatsız edecek, yaptığı etki sizin zihninizin ister istemez oraya doğru kaymasına sebep olacaktır. Bu sebeple giyidiğiniz donanımların hareketlerinizi kısıtlıyarak ve/veya sizi rahatsız ederek dikkatinizi dağıtmayacak şekilde uygun ölçülerde seçilmiş olmaları şarttır ancak mutlaka tam donanım kullanılmalıdır.
Hastalıktan yeni iyileşip henüz ayağa kalkmış olmak, uykusuzluk, yorgunluk, açlık yada aşırı bir yemekten henüz kalkmış olunması, üşümüş olmak, stres altında yada öfkeli durumda olunması, susuzluk yine zihinsel yoğunlaşmamızı olumsuz etkileyen faktörlerdir. Bu durumlarda motosiklet sürüşünden kaçınılması gerekir.
Alpaslan Kuzucan
7 Ağustos 2009 Cuma
TEKERLEKLERİN HİZALARININ KONTROLÜ
Motosikletimizin şasesinde kaçma var mı? Ön ve arka tekerler aynı hizada mı basıyor diye merak ediyorsanız bunun cevabı motorunuzu servise götürüp son sistem lazer ölçüm cihazları ile bunu kontrol ettirmenizdir ama kendiniz yapmak istiyorsanız bunun en basit ama güvenilir bir şekli aşağıda fotoğraflarla anlatılmıştır.
Burada dikkat edilecek noktalar:
. İpi her iki taraftan arka lastiğin yanaklarına değecek şekilde düzgün bir şekilde öne doğru almak.
. Arada herhangi bir yükselti yada engele ipi değidirmeden tam düz olarak çekmek.
. Ön tekerin her iki tarafındaki mesafeyi ölçerken ipi düzgün, gergin tutup bu esnada oynatmamak.
. Ölçüm sırasında ön tekerin tam ileri bakar(arka tekerle tam aynı yöne bakar) konumda olmasını sağlamak.
Fotoğraflar: www.motorcyclistonline.com
Burada dikkat edilecek noktalar:
. İpi her iki taraftan arka lastiğin yanaklarına değecek şekilde düzgün bir şekilde öne doğru almak.
. Arada herhangi bir yükselti yada engele ipi değidirmeden tam düz olarak çekmek.
. Ön tekerin her iki tarafındaki mesafeyi ölçerken ipi düzgün, gergin tutup bu esnada oynatmamak.
. Ölçüm sırasında ön tekerin tam ileri bakar(arka tekerle tam aynı yöne bakar) konumda olmasını sağlamak.
Fotoğraflar: www.motorcyclistonline.com
5 Ağustos 2009 Çarşamba
MOTORUN NOKTA DÖNÜŞÜ
Motorun Olduğu Yerde Yan Ayak Üzerinde Döndürülmesi:
İlk olarak motorun yanında durunuz. Bacaklarınızı en azından omuz genişliğinizde açarak motor merkez hattına(aks hattına) 90 derece gibi dik bir açıyla pozisyonunuzu alınız.İkinci olarak sol elinizi sol elciğe atın, sağ eliniz içinde motorunuzun sağ tarafında tutabileceği sağlam bir yer bulun. Yolcu ayaklığının sap kısmı en çok kullanılan yerdir. Bu yoksa yolcunun sağ taraftaki tutamacı olabilir. Oda yoksa egzozların altından sağlam bir yerden tutunuz. Önemli olan tuttuğunuz yerin tutulabilir ve sağlam olmasıdır.
Sağ taraftan tutulan yerle motoru yan ayak üzerinde döndürürken kontrolün ve dengenin çoğu sağlanır. Sağlam ve tutulabilir bir yeri(sağ tarafta) kavradıktan sonra motoru kendinize doğru yan sehpanın üstüne almak üzere çekmeğe başlayınız. Bunu yaparken sol ve sağ ellerinizde ki uyguladığınız çekiş kuvveti dengelenmelidir. Başlangıçta dengelemek kolay olmayacaktır. Ön ve arka tekerler yerden darbeler alarak döneceklerdir. Her iki tekerinde yerden aynı anda kesilerek açının tam doğru olarak sağlanması birkaç saniye alacaktır. Motoru yan sehpa ucuna kaldırıp orada dengelediğinizde artık bedeninizin ve motorunuzun birlikte döndürülmesi işlemine başlayabilirisiniz. Sağa veya sola döndürme işi duruma göre sizin seçeceğiniz bir şeydir. Bu motoru döndürmek istediğiniz yön ve fiziksel çevrenin durumuyla ilgili olarak karar vermeniz gereken bir tercihtir. Dizlerinizin hafifçe kırık tutulması size denge sağlama konusunda dik durulması şekline göre hareketin başarıyla yapılması yönünde avantaj sağlayacaktır.
Dönüşü tamamladığınızda motoru tekrar yavaşça aşağıdaki fotoğraflardaki şekilde tekerleklerinin üzerine indiriniz.
Çeviri Kaynağı: www.motorcyclistonline.com
Çevirenin Notu: Yan sehpa(ayak) şaseye değilde direk olarak motorun gövdesine akuple edilmiş motorlarda bu teknik kullanılmamalıdır. Zarar verir.
İlk olarak motorun yanında durunuz. Bacaklarınızı en azından omuz genişliğinizde açarak motor merkez hattına(aks hattına) 90 derece gibi dik bir açıyla pozisyonunuzu alınız.İkinci olarak sol elinizi sol elciğe atın, sağ eliniz içinde motorunuzun sağ tarafında tutabileceği sağlam bir yer bulun. Yolcu ayaklığının sap kısmı en çok kullanılan yerdir. Bu yoksa yolcunun sağ taraftaki tutamacı olabilir. Oda yoksa egzozların altından sağlam bir yerden tutunuz. Önemli olan tuttuğunuz yerin tutulabilir ve sağlam olmasıdır.
Sağ taraftan tutulan yerle motoru yan ayak üzerinde döndürürken kontrolün ve dengenin çoğu sağlanır. Sağlam ve tutulabilir bir yeri(sağ tarafta) kavradıktan sonra motoru kendinize doğru yan sehpanın üstüne almak üzere çekmeğe başlayınız. Bunu yaparken sol ve sağ ellerinizde ki uyguladığınız çekiş kuvveti dengelenmelidir. Başlangıçta dengelemek kolay olmayacaktır. Ön ve arka tekerler yerden darbeler alarak döneceklerdir. Her iki tekerinde yerden aynı anda kesilerek açının tam doğru olarak sağlanması birkaç saniye alacaktır. Motoru yan sehpa ucuna kaldırıp orada dengelediğinizde artık bedeninizin ve motorunuzun birlikte döndürülmesi işlemine başlayabilirisiniz. Sağa veya sola döndürme işi duruma göre sizin seçeceğiniz bir şeydir. Bu motoru döndürmek istediğiniz yön ve fiziksel çevrenin durumuyla ilgili olarak karar vermeniz gereken bir tercihtir. Dizlerinizin hafifçe kırık tutulması size denge sağlama konusunda dik durulması şekline göre hareketin başarıyla yapılması yönünde avantaj sağlayacaktır.
Dönüşü tamamladığınızda motoru tekrar yavaşça aşağıdaki fotoğraflardaki şekilde tekerleklerinin üzerine indiriniz.
Çeviri Kaynağı: www.motorcyclistonline.com
Çevirenin Notu: Yan sehpa(ayak) şaseye değilde direk olarak motorun gövdesine akuple edilmiş motorlarda bu teknik kullanılmamalıdır. Zarar verir.
15 Temmuz 2009 Çarşamba
İLERİ SEVİYE GAZ KULLANIM BİLGİLERİ
Yeni başlayan birisi için gaz motosikletin hızlanmasını sağlayan mekanizmadır. Elbette bu doğrudur ama aynı zamanda motorunuzun yavaşlamasını da sağlar, dönüşlerde yönlendirme yapmanızı sağlar ve vites değişimlerde yine size yardımcı bir unsurdur. Yeni başlayanları düşmekten kurtaran da yine biraz açılan gazdır. Gazın açılması motoru kaldırır.
Gaz kolunun bir boşluğu vardır. Yani gaz kolunu çevirmeğe başladığınızda devir saatinin yükselmeye başladığı ana kadar geçen bir mesafe vardır. Bu boşluk çok olursa gaz hissi yarım yamalaktır çok az olursa da tehlikelidir.
Caddede olsun pistte olsun gaz kolu ile gelişigüzel oynanmaması gereklidir. Bu gereksiz enerji israfı olduğu kadar gaz mekanizmasının parçalarının da lüzumsuz çalışarak erken aşınmasına neden olur. Ayrıca sizin daha hızlı gitmenizi de sağlamaz. Minimum omuz hareketi ile bilekten verilen bir hareket yeterlidir. Bu şekilde vites küçültürken vereceğiniz ara gaz vermelerini de yapabilirsiniz. Vites yükseltmelerde debriyajsız değişim yapılır. Bunun için ayağınızı vites değiştirme pedalına alttan takarak yukarı yönde baskı uygulayın ve devir yeterince yükseldiğinde gazı çok az, birkaç milim kapatıp açmanız vitesin değişmesine yetecektir. Vites değişimi gerçekleşince pedalı serbest bırakın ki tekrar değişim için gerekli olan kurulum gerçekleşsin.
Vites küçültürken gazı kullanmak(ara gazı vermek) bu işlemin düzgün olmasını sağlayacaktır. Ayrıca şanzımanın ömrünü uzatacaktır. Arka tekerin kilitlenme riskini ortadan kaldıracaktır(kaydıran debriyaj sistemi varsa teker kilitlenme riski olmaz). Bunun talimlerini yaparken ön freni kullanmadığınız zamanlarda yapmanızı tavsiye ederiz. Talim şekli; gazı kapatın, debriyajı çekin ve ara gazını vitesi küçültmeden hemen önce verin, vitesi küçültün ve kademeli olarak debriyajı bırakın. Bu hareket motorun şanzımanındaki dişlilerin birbirlerine düzgün bir şekilde geçmelerini sağlayacaktır. Bu hareketi ön freni kullanırken eş zamanlı olarak yapmak daha karışıktır. Çünkü aynı sağ el freni kullanırken eş zamanlı olarak gaz kolunu çevirir. Bu yüzden yeni motorcular bu safhaya geçmeden önce ilk tekniği iyici talim ederek ustalaşmalıdırlar. Zamanla akıcılık ve yumuşaklık gelecektir.
Dönemeç girişinde ağırlığın ön tekere aktarımı ve dolayısıyla ön süspansiyonun yere daha fazla basmasının sağlanmasında ilk adım gazın kapatılmasıdır. Sonra iş denge unsuru ile ilgilidir ama bu esnada gazın tekrar açılması süspansiyonun yükünü boşaltacağı için yapılmaması gereken bir harekettir. Genellikle kaza olur.
Gazın dönüş içinde yön vermek için kullanımı nispeten daha kolay bir tekniktir. Fakat burada da her teknikte olduğu gibi işin püf noktası yumuşaklık, akıcılıktır. Örneğin bir pistte dönüşe girip apekse çok çabuk yönlendiğinizde motorun gazını açarak motor dönüş hattını açarsınız. Şayet apeksi kaçıracağınızı hissederseniz gazı kapatırsınız, bu da dönüş hattınızı daraltarak sizi gerekli hattınıza sokar. Şayet apeksi kaçırırsanız gazı tamamen kapatırsınız. Buda sizin geciktirilmiş apeks noktasını yakalamanızı sağlar. Geciktirilmiş apeks noktasını pistte yakalamakla da siz köşeli dönüş yapmış olursunuz. Köşeli dönüş yapmak ise neticede size daha hızlı bir dönemeç çıkış hızı sağlayacaktır. Köşeli dönüşte görüntü S değil fakat Z gibidir. Gazın dikkatli kullanımı dönüşlerdeki bir çok problemin tamamen üstesinden gelinmese bile düzeltilmesine yarar.
Dönemeç çıkışlarında arka tekere ve süspansiyona ağırlık transferi yine gaz vasıtasıyla sağlanır. İşlem dönüş ortasında gazın yumuşakça açılması ile başlar. Ağırlık geriye aktarıldıkça motor kalkar(yatık vaziyetten dik vaziyete doğru) ve arka lastiğin yerle temas alanı büyür. Buda sizin daha fazla gaz açmanıza olanak verir. Motorun yere temas alanı büyüdükçe yeri tutuma gücü artar ancak bunun motorun yere basma ağırlığı ile direk bağı vardır. Dik konumda geçerli olan bu durum pistlerde motosikletle yatık vaziyette her ne kadar radyal slick lastiklerle yerle temas alanları büyümüş olsa da yer çekiminin izdüşümü lastik tabanlarından yana kayar. Sürücü ile motorun birleşik ağırlık merkezi noktası ile motor lastik tabanları arasında bir açı ile yere ağırlık aktarılır. Bu açının büyüklüğü oranında lastiğin yere tutuş gücü azalır. Çünkü yere basma ağırlığı azalır. Slick lastiklerin bu özelliği(yattıkça sarkaç misali devreye giren yanak) daha çok yanal kaymayı engeller.
Dönüş ortasında yarışçıları bizden ayıran çok az özellik vardır. Yarışçılar gazı daha erken ve daha sert açarlar. Burada anahtar açma kapama işlemlerin çok akıcı bir tarzda yapılmasıdır. Bu şekilde motorun dengesi bozulmaz ve arkanın kayması olayı olmaz. En azından risk minimize edilmiş olur. Gaz verildiğinde ön hafiftir ve motor açar. Kapattığınızda yada gazı kestiğinizde ön ağırdır ve motor dönüş hattını daraltır(kapatır). Ön ağırken motorun dönmesi daha hızlı olur.
Bu prensipler pistlerde geçerli olduğu kadar yollarda da faydalıdır. Gazın bu muhteşem fonksiyonları motosiklet sürüş sanatının en üst noktalarıdır. Gaz boşluğunuz 2-3mm i geçmemelidir. Bunun altında ayarlanmış gaz kolu, gazın tam açılmasında normale göre yüksek devir demektir. Tehlikelidir. Çok fazla olması ise kontrolünüzü duyarsızlaştırır.
Debriyajsız vites değiştirmede ustalaşınız. Bunu doğru yapınız. Maksimum gazlama için yumuşak ve akıcı olmanız şarttır. Vites küçültmede ara gazını kullanmayı öğrenin. Şanzımanın yükünü azaltır ve daha iyi bir kontrol sağlarsınız. Gazı dönüş ortasında kullanın. Basitçe dönüş hattını genişletmek için gazı açın, daraltmak için gazı kesin. Maksimum yatış açılarında arka lastiği hissedin ve gazı çok düzgün ve yumuşak bir şekilde kullanınız.
Öneri: Trafiğe kapalı boş bir alanda düşük süratlerde gaz açıp kapama talimleri yapınız. Öyleki bu talimlerinizin sonunda sizin gazı açmanız veya kapamanız esnasında motosiklet süspansiyonları üzerinde hiç yaylanma olmasın.
Gaz kolunun bir boşluğu vardır. Yani gaz kolunu çevirmeğe başladığınızda devir saatinin yükselmeye başladığı ana kadar geçen bir mesafe vardır. Bu boşluk çok olursa gaz hissi yarım yamalaktır çok az olursa da tehlikelidir.
Caddede olsun pistte olsun gaz kolu ile gelişigüzel oynanmaması gereklidir. Bu gereksiz enerji israfı olduğu kadar gaz mekanizmasının parçalarının da lüzumsuz çalışarak erken aşınmasına neden olur. Ayrıca sizin daha hızlı gitmenizi de sağlamaz. Minimum omuz hareketi ile bilekten verilen bir hareket yeterlidir. Bu şekilde vites küçültürken vereceğiniz ara gaz vermelerini de yapabilirsiniz. Vites yükseltmelerde debriyajsız değişim yapılır. Bunun için ayağınızı vites değiştirme pedalına alttan takarak yukarı yönde baskı uygulayın ve devir yeterince yükseldiğinde gazı çok az, birkaç milim kapatıp açmanız vitesin değişmesine yetecektir. Vites değişimi gerçekleşince pedalı serbest bırakın ki tekrar değişim için gerekli olan kurulum gerçekleşsin.
Vites küçültürken gazı kullanmak(ara gazı vermek) bu işlemin düzgün olmasını sağlayacaktır. Ayrıca şanzımanın ömrünü uzatacaktır. Arka tekerin kilitlenme riskini ortadan kaldıracaktır(kaydıran debriyaj sistemi varsa teker kilitlenme riski olmaz). Bunun talimlerini yaparken ön freni kullanmadığınız zamanlarda yapmanızı tavsiye ederiz. Talim şekli; gazı kapatın, debriyajı çekin ve ara gazını vitesi küçültmeden hemen önce verin, vitesi küçültün ve kademeli olarak debriyajı bırakın. Bu hareket motorun şanzımanındaki dişlilerin birbirlerine düzgün bir şekilde geçmelerini sağlayacaktır. Bu hareketi ön freni kullanırken eş zamanlı olarak yapmak daha karışıktır. Çünkü aynı sağ el freni kullanırken eş zamanlı olarak gaz kolunu çevirir. Bu yüzden yeni motorcular bu safhaya geçmeden önce ilk tekniği iyici talim ederek ustalaşmalıdırlar. Zamanla akıcılık ve yumuşaklık gelecektir.
Dönemeç girişinde ağırlığın ön tekere aktarımı ve dolayısıyla ön süspansiyonun yere daha fazla basmasının sağlanmasında ilk adım gazın kapatılmasıdır. Sonra iş denge unsuru ile ilgilidir ama bu esnada gazın tekrar açılması süspansiyonun yükünü boşaltacağı için yapılmaması gereken bir harekettir. Genellikle kaza olur.
Gazın dönüş içinde yön vermek için kullanımı nispeten daha kolay bir tekniktir. Fakat burada da her teknikte olduğu gibi işin püf noktası yumuşaklık, akıcılıktır. Örneğin bir pistte dönüşe girip apekse çok çabuk yönlendiğinizde motorun gazını açarak motor dönüş hattını açarsınız. Şayet apeksi kaçıracağınızı hissederseniz gazı kapatırsınız, bu da dönüş hattınızı daraltarak sizi gerekli hattınıza sokar. Şayet apeksi kaçırırsanız gazı tamamen kapatırsınız. Buda sizin geciktirilmiş apeks noktasını yakalamanızı sağlar. Geciktirilmiş apeks noktasını pistte yakalamakla da siz köşeli dönüş yapmış olursunuz. Köşeli dönüş yapmak ise neticede size daha hızlı bir dönemeç çıkış hızı sağlayacaktır. Köşeli dönüşte görüntü S değil fakat Z gibidir. Gazın dikkatli kullanımı dönüşlerdeki bir çok problemin tamamen üstesinden gelinmese bile düzeltilmesine yarar.
Dönemeç çıkışlarında arka tekere ve süspansiyona ağırlık transferi yine gaz vasıtasıyla sağlanır. İşlem dönüş ortasında gazın yumuşakça açılması ile başlar. Ağırlık geriye aktarıldıkça motor kalkar(yatık vaziyetten dik vaziyete doğru) ve arka lastiğin yerle temas alanı büyür. Buda sizin daha fazla gaz açmanıza olanak verir. Motorun yere temas alanı büyüdükçe yeri tutuma gücü artar ancak bunun motorun yere basma ağırlığı ile direk bağı vardır. Dik konumda geçerli olan bu durum pistlerde motosikletle yatık vaziyette her ne kadar radyal slick lastiklerle yerle temas alanları büyümüş olsa da yer çekiminin izdüşümü lastik tabanlarından yana kayar. Sürücü ile motorun birleşik ağırlık merkezi noktası ile motor lastik tabanları arasında bir açı ile yere ağırlık aktarılır. Bu açının büyüklüğü oranında lastiğin yere tutuş gücü azalır. Çünkü yere basma ağırlığı azalır. Slick lastiklerin bu özelliği(yattıkça sarkaç misali devreye giren yanak) daha çok yanal kaymayı engeller.
Dönüş ortasında yarışçıları bizden ayıran çok az özellik vardır. Yarışçılar gazı daha erken ve daha sert açarlar. Burada anahtar açma kapama işlemlerin çok akıcı bir tarzda yapılmasıdır. Bu şekilde motorun dengesi bozulmaz ve arkanın kayması olayı olmaz. En azından risk minimize edilmiş olur. Gaz verildiğinde ön hafiftir ve motor açar. Kapattığınızda yada gazı kestiğinizde ön ağırdır ve motor dönüş hattını daraltır(kapatır). Ön ağırken motorun dönmesi daha hızlı olur.
Bu prensipler pistlerde geçerli olduğu kadar yollarda da faydalıdır. Gazın bu muhteşem fonksiyonları motosiklet sürüş sanatının en üst noktalarıdır. Gaz boşluğunuz 2-3mm i geçmemelidir. Bunun altında ayarlanmış gaz kolu, gazın tam açılmasında normale göre yüksek devir demektir. Tehlikelidir. Çok fazla olması ise kontrolünüzü duyarsızlaştırır.
Debriyajsız vites değiştirmede ustalaşınız. Bunu doğru yapınız. Maksimum gazlama için yumuşak ve akıcı olmanız şarttır. Vites küçültmede ara gazını kullanmayı öğrenin. Şanzımanın yükünü azaltır ve daha iyi bir kontrol sağlarsınız. Gazı dönüş ortasında kullanın. Basitçe dönüş hattını genişletmek için gazı açın, daraltmak için gazı kesin. Maksimum yatış açılarında arka lastiği hissedin ve gazı çok düzgün ve yumuşak bir şekilde kullanınız.
Öneri: Trafiğe kapalı boş bir alanda düşük süratlerde gaz açıp kapama talimleri yapınız. Öyleki bu talimlerinizin sonunda sizin gazı açmanız veya kapamanız esnasında motosiklet süspansiyonları üzerinde hiç yaylanma olmasın.
11 Temmuz 2009 Cumartesi
LASTİK YERLE TEMAS ALANI VE FRENLEME İLİŞKİSİ
Ön fren ve arka frenin kullanılma sebeplerini anlarsak hangisini nerede nasıl kullanacağımızı da anlayabiliriz.
Motosikletimiz yolu iki küçük noktada karşılar. Lastiklerin yerle temas noktalarında. Bu temas noktaları iki küçük alandır. Fakat her ikisi de önemlidir ama ön tekerin yerle temas noktasının yönlendirme fonksiyonu da vardır. Bunu hep hatırlayınız. Ön temas noktasının yeri bırakmasını istemezsiniz. Şayet düzgün ve kuru bir yolda değilseniz ön temasın kaybolması düşmeniz demektir. Yollar kuru ve düzgün şartlarda da eğer ön freni kilitleyip teması koparırsanız ön freni bırakarak teması yeniden sağlayabilirsiniz. Arka tekeri kilitlerseniz motor iyice yavaşlayana kadar bırakmayınız.
Lastiğin yerle temasını kaybetmesine neler sebep olur?
Frenleme kuvvetleri yol ile yer arasındaki statik kavrama kuvvetini aşarsa temas kopar. Kavramanın kuvveti neredeyse tamamen lastiğin üzerine basan ağılığın miktarıyla ardışıktır. Normal sürüş esnasında ağırlığın %60-70 i arka teker üzerindedir. Arka tekerin yerle temasının kopması ön tekerinki kadar tehlikeli değildir. Bu sebeple arka frene ön frene kıyasla daha fazla basabilirsiniz.
Bu durumda neden önde iki büyük disk varken arkada sadece tek ve daha küçük çaplı bir disk vardır?
Motorunuz yavaşlamağa başladığında ağırlık öne transfer olur. Bu da arka tekerin yerle temas alanını küçültür ve yeri kavramasını zayıflatır. Ön tekerin yerle temas alanı ise büyümüştür ve yeri kavrama kuvveti artmıştır. Şimdi aniden hızlı bir şekilde durmamız gerektiğini düşünelim; bu durumda arka frenden daha fazla ön freni kullanmak durumundayızdır. Motosikletle hızlı duruş kademeli bir süreçtir ta ki maksimum fren yapma seviyesine ulaşıncaya kadar. Maksimum fren noktasına ulaşıldığında siz aşağı yukarı %70 ön ve %30 arka freni kullanır durumdasınızdır. Bu orantı sizin motorunuzun tipine ve dış şartlara göre artı yada eksi yönde biraz oynayabilir.
Şartlar kötü ise daha yumuşak frenleme kademeleri gerekir ki bu da ön tekerin üzerine aktarılan ağırlıkta azalma demektir. Tabi bunun sonuncunda ön tekerin yerle temas alanı ve yere basma ağırlığı da nispeten küçük kalacaktır. Sonucunda frenlemenin son kademesinde ön fren kullanım oranı nispi olarak daha küçük olacak demektir. Halbuki iyi yol şartlarında ve spor tip motorlarda ve yolu iyi tutan hız lastikleri ile bu oran ön %99 ve arka %1 e kadar değişecektir.
Motosikletimiz yolu iki küçük noktada karşılar. Lastiklerin yerle temas noktalarında. Bu temas noktaları iki küçük alandır. Fakat her ikisi de önemlidir ama ön tekerin yerle temas noktasının yönlendirme fonksiyonu da vardır. Bunu hep hatırlayınız. Ön temas noktasının yeri bırakmasını istemezsiniz. Şayet düzgün ve kuru bir yolda değilseniz ön temasın kaybolması düşmeniz demektir. Yollar kuru ve düzgün şartlarda da eğer ön freni kilitleyip teması koparırsanız ön freni bırakarak teması yeniden sağlayabilirsiniz. Arka tekeri kilitlerseniz motor iyice yavaşlayana kadar bırakmayınız.
Lastiğin yerle temasını kaybetmesine neler sebep olur?
Frenleme kuvvetleri yol ile yer arasındaki statik kavrama kuvvetini aşarsa temas kopar. Kavramanın kuvveti neredeyse tamamen lastiğin üzerine basan ağılığın miktarıyla ardışıktır. Normal sürüş esnasında ağırlığın %60-70 i arka teker üzerindedir. Arka tekerin yerle temasının kopması ön tekerinki kadar tehlikeli değildir. Bu sebeple arka frene ön frene kıyasla daha fazla basabilirsiniz.
Bu durumda neden önde iki büyük disk varken arkada sadece tek ve daha küçük çaplı bir disk vardır?
Motorunuz yavaşlamağa başladığında ağırlık öne transfer olur. Bu da arka tekerin yerle temas alanını küçültür ve yeri kavramasını zayıflatır. Ön tekerin yerle temas alanı ise büyümüştür ve yeri kavrama kuvveti artmıştır. Şimdi aniden hızlı bir şekilde durmamız gerektiğini düşünelim; bu durumda arka frenden daha fazla ön freni kullanmak durumundayızdır. Motosikletle hızlı duruş kademeli bir süreçtir ta ki maksimum fren yapma seviyesine ulaşıncaya kadar. Maksimum fren noktasına ulaşıldığında siz aşağı yukarı %70 ön ve %30 arka freni kullanır durumdasınızdır. Bu orantı sizin motorunuzun tipine ve dış şartlara göre artı yada eksi yönde biraz oynayabilir.
Şartlar kötü ise daha yumuşak frenleme kademeleri gerekir ki bu da ön tekerin üzerine aktarılan ağırlıkta azalma demektir. Tabi bunun sonuncunda ön tekerin yerle temas alanı ve yere basma ağırlığı da nispeten küçük kalacaktır. Sonucunda frenlemenin son kademesinde ön fren kullanım oranı nispi olarak daha küçük olacak demektir. Halbuki iyi yol şartlarında ve spor tip motorlarda ve yolu iyi tutan hız lastikleri ile bu oran ön %99 ve arka %1 e kadar değişecektir.
2 Temmuz 2009 Perşembe
ALT SÜRATLERDE SÜRÜŞ
ALT SÜRATLERDE SÜRÜŞ VE YÖNLENDİRMEK
20-30km/saat gibi süratlerde sürüş yaptığımızda motosikletin tekerlerinin jiroskop gibi görev yaptığını bilmeliyiz. Bu dönen kütleler, jantlar ve lastikler, jiroskopik gücü oluşturmak için birleşirler.
Bu gücü yenip motosikletimizi döndürmek için neler yapabiliriz?
Gidonu sağa sola çevirmeğe kalkarsak ters tarafa doğru motorun yattığını göreceğiz. İşte burada kontra basmak dediğimiz teknikle tanışırız. 20 km/saat hız üzerinde dönen parçalar jiroskopi dediğimiz açısal ivmelenme olayını başlatır.
Kontra basmak; bu teknik panik halinde öğrenilecek bir teknik değildir. Normal zamanlarda talimleri yapılmalıdır. Talimler bu hareketin sizde doğal refleks haline gelmesine kadar yapılmalıdır.
Hızlı sürüş eğlencelidir. Ancak hızlanabileceğimiz yere varana kadar çoğu zaman bizler yavaş süratlerde sürüşler yapmak durumundayızdır. Trafik sıkışır, sürat tahditleri buna izin vermez vs.
Yavaş sürüş tavsiyeleri:
Motorunuzun üzerinde rahat bir şekilde oturun ve dizlerinizle tankı sıkı tutun. Çok fazla kıpırdamayın. Bu gereksiz ağırlık aktarımlarına ve yönlendirme ivmelerine sebep olur. Ayaklarınız ayaklıklarda olsun.
İleri bakın. Yavaş sürüşlerde en fazla yapılan hatalı davranış türü ileriye bakmamaktır. Bunun için kukalarla slalom talimi yaparken daima iki kuka ötesine bakmaya çalışın. Geçtiğiniz iki kuka arasına değil de bir sonraki aralığa bakmağa çalışın. 1-1.5metre ilerinize doğru. Yeterince ileriye bakıyor olmak zihnimizde bir sonraki yolu seçmemize olanak sağlayacaktır. Böylece son an düzenlemelerine mecbur kalmayacağız. İleriye bakmağa kendinizi zorlayınız.
Normal şartlarda ön fren motosikletinizi kontrol altında tutabilmeniz için değerli bir alettir. Ancak konu yavaş hızlarda seyir olunca ön fren yumuşak bir duruş için fazla güçlü olabilir. Alt süratlerde arka freni kullanın. Bu hızlarda arka frenin durdurma kapasitesi yeterlidir. Sadece arka fren üzerine ayağınızı koyarken bedeninizle sağa sola kaymalar, oynamalar yapmayınız. Esasen ayağınız alt süratlerde fren pedalının üzerinde hazır olsa daha iyi olur. Gereksiz bedensel kıpırdanmalar motorun dengesi üzerinde olumsuz etkiler yapar.
Yavaş sürüşlerde debriyaj kontrolü çok önemli bir konudur. Birçok motosiklet ıslak tip debriyaja sahiptir, balataların yağ içinde tutularak soğutulma tekniği, burada debriyajı kısa süreler kaydırmak problem olmaz. Şayet motorunuzun yavaşlaması sizin yavaşlatılmış(rölanti) süratinizin altına düşerse debriyajı kavrama noktasını da geçecek şekilde çekerek motoru boşa alın. Kavrama noktası debriyajın dişlileri yakalayarak motorun gücünü arka tekere aktarmağa başladığı noktadır. Şayet boşta gezer durumda motorda bir dengesiz gidiş hissi alırsanız, ayağınızı yere koymak ihtiyacı hissedersiniz, debriyajı biraz bırakın ve hız kazanarak dengeyi sağlayın.
20-30km/saat gibi süratlerde sürüş yaptığımızda motosikletin tekerlerinin jiroskop gibi görev yaptığını bilmeliyiz. Bu dönen kütleler, jantlar ve lastikler, jiroskopik gücü oluşturmak için birleşirler.
Bu gücü yenip motosikletimizi döndürmek için neler yapabiliriz?
Gidonu sağa sola çevirmeğe kalkarsak ters tarafa doğru motorun yattığını göreceğiz. İşte burada kontra basmak dediğimiz teknikle tanışırız. 20 km/saat hız üzerinde dönen parçalar jiroskopi dediğimiz açısal ivmelenme olayını başlatır.
Kontra basmak; bu teknik panik halinde öğrenilecek bir teknik değildir. Normal zamanlarda talimleri yapılmalıdır. Talimler bu hareketin sizde doğal refleks haline gelmesine kadar yapılmalıdır.
Hızlı sürüş eğlencelidir. Ancak hızlanabileceğimiz yere varana kadar çoğu zaman bizler yavaş süratlerde sürüşler yapmak durumundayızdır. Trafik sıkışır, sürat tahditleri buna izin vermez vs.
Yavaş sürüş tavsiyeleri:
Motorunuzun üzerinde rahat bir şekilde oturun ve dizlerinizle tankı sıkı tutun. Çok fazla kıpırdamayın. Bu gereksiz ağırlık aktarımlarına ve yönlendirme ivmelerine sebep olur. Ayaklarınız ayaklıklarda olsun.
İleri bakın. Yavaş sürüşlerde en fazla yapılan hatalı davranış türü ileriye bakmamaktır. Bunun için kukalarla slalom talimi yaparken daima iki kuka ötesine bakmaya çalışın. Geçtiğiniz iki kuka arasına değil de bir sonraki aralığa bakmağa çalışın. 1-1.5metre ilerinize doğru. Yeterince ileriye bakıyor olmak zihnimizde bir sonraki yolu seçmemize olanak sağlayacaktır. Böylece son an düzenlemelerine mecbur kalmayacağız. İleriye bakmağa kendinizi zorlayınız.
Normal şartlarda ön fren motosikletinizi kontrol altında tutabilmeniz için değerli bir alettir. Ancak konu yavaş hızlarda seyir olunca ön fren yumuşak bir duruş için fazla güçlü olabilir. Alt süratlerde arka freni kullanın. Bu hızlarda arka frenin durdurma kapasitesi yeterlidir. Sadece arka fren üzerine ayağınızı koyarken bedeninizle sağa sola kaymalar, oynamalar yapmayınız. Esasen ayağınız alt süratlerde fren pedalının üzerinde hazır olsa daha iyi olur. Gereksiz bedensel kıpırdanmalar motorun dengesi üzerinde olumsuz etkiler yapar.
Yavaş sürüşlerde debriyaj kontrolü çok önemli bir konudur. Birçok motosiklet ıslak tip debriyaja sahiptir, balataların yağ içinde tutularak soğutulma tekniği, burada debriyajı kısa süreler kaydırmak problem olmaz. Şayet motorunuzun yavaşlaması sizin yavaşlatılmış(rölanti) süratinizin altına düşerse debriyajı kavrama noktasını da geçecek şekilde çekerek motoru boşa alın. Kavrama noktası debriyajın dişlileri yakalayarak motorun gücünü arka tekere aktarmağa başladığı noktadır. Şayet boşta gezer durumda motorda bir dengesiz gidiş hissi alırsanız, ayağınızı yere koymak ihtiyacı hissedersiniz, debriyajı biraz bırakın ve hız kazanarak dengeyi sağlayın.
28 Haziran 2009 Pazar
ALANIN HIZIN ALGILANMASINDAKİ ROLÜ
HEDEFE KİLİTLENMEK
Hızın algılanmasında bakılan alanın rolü:
Eski çağlarda, insanoğlu ilkel şartlarda sağ kalabilmek için hedefe, tehlikeye bakışlarını ve dikkatini kilitlemek zorundaydı. Bu insanın sağ kalıp, soyunu devam ettirmesi için bir zaruretti. Beyin o zamandan beri bize bu eski alışkanlığımızı yaptırarak tehlikeden gözünü ayırma emrini vermektedir. Evet, ilerinizde size yaklaşan, sizi avlamak için gelen bir vahşi hayvan varsa buna dikkatinizi odaklamak, kilitlemek yaşam şansınızı artıracaktır.
Ancak günümüzde bu durum trafikte bizim için sorunlar yaratmaktadır. Bakışlarımızı önümüze aniden fırlayan bir araca kilitlemek, bizim ondan kaçış yolunu zamanında görememek hatta hiç görememek demek olduğu birçok kaza sonucu teori olmaktan çıkmıştır. Hedefe kilitlenildiğinde görüşümüz daralır. Çevrede olup biten diğer şeylerle olan farkındalılığımız neredeyse yok olur. Aslında göz bebekleri büyümektedir.
Hedefe bakışlar kilitlendiğinde biz direk ona doğru yönleniriz. Şayet motosiklet kullanıyorsak motoru direk o hedefe yönlendiririz. Farkında olmadan. Bu duruma ‘’tünel görüşü’’ denir.
Bu genetik alışkanlığı tamamen kırmanın, ortadan kaldırmanın basit bir çaresi de yok gibi maalesef. Ancak bu konunun bilincinde olursak, olay gerçekleştiğinde şuuraltımızın ikazı ile bakışlarımızı kilitlediğimiz hedeften, tehliken alıp ondan kaçış yoluna çevirebiliriz. Bu durum her zaman her sürücü için geçerlidir. Baktığınız yöne yönlenirsiniz. Bu nedenle tehlikeye değil ondan kurtuluş yönüne bakınız.
Bakışlarımızın sürati algılamada da baktığı alanla çok büyük ilişkisi vardır. Alan küçüldükçe beynin sürati algılaması artar. Bu yüzden fren yaptığımızda önümüzdeki alanın kısalma sürati azaldığı için bir rahatlama hissederiz. Hâlbuki alan aynıdır ama bizim onu tüketme süratimiz düşmüştür ve tabi bunu böyle algılamakla da beyin bedene panik ikazı vermeyi bırakmaktadır.
İnsan beyni saatte 20 km hıza göre normal algılamak ve hareketlerini kontrol edebilmek için yaratılmıştır. Kalabalık bir caddede hızla koşan biri insanlar arasından manevralarla koşarak geçerken paniklemez ve bunu doğal olarak yapar. Motor sürüşünde de sizin düz yoldaki hızınız 150 km saat ya da 220 km saat arasında algılama açısından fazla fark etmeyecektir. Ta ki keskin bir dönemeç ya da bir tehlike karşınızda belirip fren yapmamız gerekene kadar. Uçaklar havada 900km saat hızla giderken pencereden dışarı baktığınızda siz hızı hissetmezsiniz bile, hatta duruyormuşsunuz gibidir çünkü alan çok fazladır ama uçağın önüne görünmeyen bir duvar aniden çıksa siz ne olduğunu anlayıp reaksiyon gösteremeden kaza olmuş olur.
Motosiklette de ileriye değil de hemen önünüze ya da dönüş esnasında yere bakarsanız hızı algılama duygunuz sizi panikletecektir. Çünkü alanı daraltmışsınızdır. Bu yüzden daima ileriye, olmak istediğiniz yere ve dönüşte çıkışa bakınız.
Dönüşlerde dönüşün tam ortası alanın en daraldığı noktadır. En kritik olan bu noktaya kıyasla gerek giriş gerekse çıkışlar daha rahat baş edilebilen bölgelerdir. Böylece dönemeçlerinde üç bölüme ayrıldığını söylemiş olalım. Dikkatsiz bir tarzda gelişi güzel bir zihinsel durumla ve hızla bir dönemece giren de erken dönüşe başlama yapacaktır ki bu da çıkışta onun alanını daraltacaktır. Bu durumda yine paniklemeyi tetikleyecektir.
Dönemeçlerde ideal olan hat nedir denirse, tek kelimeyle böyle bir hattın var olduğunu söylemenin saçmalık olduğunu söyleyebiliriz. Kendinizi rahat hissettiğiniz hat sizin ideal hattınızdır ve kişiden kişiye değişir. Özetle kendinizi rahat hissetmeniz demek size göre yeterli gelen bir alanı kullanıyorsunuz demektir. Size dönemeyeceğiniz, fazla hızlıymışsınız gibi görünen bir alanda ise bakışlarınızı biraz daha yukarı ve ileri kaldırın ve rahatladığınızı göreceksiniz. Farkı belirleyen kullandığınız alandır.
Hızın algılanmasında bakılan alanın rolü:
Eski çağlarda, insanoğlu ilkel şartlarda sağ kalabilmek için hedefe, tehlikeye bakışlarını ve dikkatini kilitlemek zorundaydı. Bu insanın sağ kalıp, soyunu devam ettirmesi için bir zaruretti. Beyin o zamandan beri bize bu eski alışkanlığımızı yaptırarak tehlikeden gözünü ayırma emrini vermektedir. Evet, ilerinizde size yaklaşan, sizi avlamak için gelen bir vahşi hayvan varsa buna dikkatinizi odaklamak, kilitlemek yaşam şansınızı artıracaktır.
Ancak günümüzde bu durum trafikte bizim için sorunlar yaratmaktadır. Bakışlarımızı önümüze aniden fırlayan bir araca kilitlemek, bizim ondan kaçış yolunu zamanında görememek hatta hiç görememek demek olduğu birçok kaza sonucu teori olmaktan çıkmıştır. Hedefe kilitlenildiğinde görüşümüz daralır. Çevrede olup biten diğer şeylerle olan farkındalılığımız neredeyse yok olur. Aslında göz bebekleri büyümektedir.
Hedefe bakışlar kilitlendiğinde biz direk ona doğru yönleniriz. Şayet motosiklet kullanıyorsak motoru direk o hedefe yönlendiririz. Farkında olmadan. Bu duruma ‘’tünel görüşü’’ denir.
Bu genetik alışkanlığı tamamen kırmanın, ortadan kaldırmanın basit bir çaresi de yok gibi maalesef. Ancak bu konunun bilincinde olursak, olay gerçekleştiğinde şuuraltımızın ikazı ile bakışlarımızı kilitlediğimiz hedeften, tehliken alıp ondan kaçış yoluna çevirebiliriz. Bu durum her zaman her sürücü için geçerlidir. Baktığınız yöne yönlenirsiniz. Bu nedenle tehlikeye değil ondan kurtuluş yönüne bakınız.
Bakışlarımızın sürati algılamada da baktığı alanla çok büyük ilişkisi vardır. Alan küçüldükçe beynin sürati algılaması artar. Bu yüzden fren yaptığımızda önümüzdeki alanın kısalma sürati azaldığı için bir rahatlama hissederiz. Hâlbuki alan aynıdır ama bizim onu tüketme süratimiz düşmüştür ve tabi bunu böyle algılamakla da beyin bedene panik ikazı vermeyi bırakmaktadır.
İnsan beyni saatte 20 km hıza göre normal algılamak ve hareketlerini kontrol edebilmek için yaratılmıştır. Kalabalık bir caddede hızla koşan biri insanlar arasından manevralarla koşarak geçerken paniklemez ve bunu doğal olarak yapar. Motor sürüşünde de sizin düz yoldaki hızınız 150 km saat ya da 220 km saat arasında algılama açısından fazla fark etmeyecektir. Ta ki keskin bir dönemeç ya da bir tehlike karşınızda belirip fren yapmamız gerekene kadar. Uçaklar havada 900km saat hızla giderken pencereden dışarı baktığınızda siz hızı hissetmezsiniz bile, hatta duruyormuşsunuz gibidir çünkü alan çok fazladır ama uçağın önüne görünmeyen bir duvar aniden çıksa siz ne olduğunu anlayıp reaksiyon gösteremeden kaza olmuş olur.
Motosiklette de ileriye değil de hemen önünüze ya da dönüş esnasında yere bakarsanız hızı algılama duygunuz sizi panikletecektir. Çünkü alanı daraltmışsınızdır. Bu yüzden daima ileriye, olmak istediğiniz yere ve dönüşte çıkışa bakınız.
Dönüşlerde dönüşün tam ortası alanın en daraldığı noktadır. En kritik olan bu noktaya kıyasla gerek giriş gerekse çıkışlar daha rahat baş edilebilen bölgelerdir. Böylece dönemeçlerinde üç bölüme ayrıldığını söylemiş olalım. Dikkatsiz bir tarzda gelişi güzel bir zihinsel durumla ve hızla bir dönemece giren de erken dönüşe başlama yapacaktır ki bu da çıkışta onun alanını daraltacaktır. Bu durumda yine paniklemeyi tetikleyecektir.
Dönemeçlerde ideal olan hat nedir denirse, tek kelimeyle böyle bir hattın var olduğunu söylemenin saçmalık olduğunu söyleyebiliriz. Kendinizi rahat hissettiğiniz hat sizin ideal hattınızdır ve kişiden kişiye değişir. Özetle kendinizi rahat hissetmeniz demek size göre yeterli gelen bir alanı kullanıyorsunuz demektir. Size dönemeyeceğiniz, fazla hızlıymışsınız gibi görünen bir alanda ise bakışlarınızı biraz daha yukarı ve ileri kaldırın ve rahatladığınızı göreceksiniz. Farkı belirleyen kullandığınız alandır.
DÖNÜŞLERDE AĞIRLIK VE DENGE
DÖNÜŞTE AĞIRLIK VE DENGE
Motorunuzun tipi onun nasıl dönmek isteyeceğini tayin eder. Ağırlığınızı motorunuzun üzerinde nasıl konumlandırdığınız da yatış açıklığını, yol tutuşunu ve yönlendirme geri beslemesini etkiler.
Motosikletlerin dönüş kabiliyetlerinin artırılması için mühendisler sürekli bir araştırma içindedirler. Önün geometrisi motorun düz gidiş dengesini etkiler. İyi bir lastik profili ile de desteklendiğinde düzgün bir yüzey üzerinde yatan motorun yönlendirilmesi adeta doğal(dirençsiz) bir hal alır.
Motorun yönlendirilmesi ve dengesi ön tekerin temas halkası vasıtasıyla olur. Burada ön tarafın geometrisi ve sürücünün elciklere verdiği komutlarla birlikte yönlenme ve denge sağlanır. Eğer ön teker dönüş eğrisine doğru yeterince kırılmamışsa motosiklet daha fazla yatmak isteyecektir. Eğer ön teker eğriye doğru fazla kırılmışsa motor doğrulmak isteyecektir. Ön tekerin üzerindeki direnç yönlenmeyi etkiler ve lastik temas halkasının yeri motorun yatmak isteyeceği yönü verecektir.
Ağırlık kaydırma:
Selede ağırlık kaydırmakla sürücü motorun yüzeye göre yatış açısını ayarlar. Dönüş eğiminin karşı yönüne ağırlık kaydırmaya kontra yatış denir. Bu kontra yatış düşük süratlerde yapılan U dönüşlerde kullanılır. Bu teknik motorun daha kısa bir çap içinde dönmesini sağlar çünkü motoru ne kadar fazla yatırabilirseniz dönüşün çapı da o kadar dar olur. Yine siz bedeninizi yatırmadan motoru aniden yeni bir yatış açısına doğru bastırdığınızda bu da kontra yatış demektir.
Yol yüzeyinin eğimi merkezden kaçan temas halkasına bağlı olarak yönlendirmeyi etkiler. Sele üzerinde ağırlığınızın hareketi hem dönüş açıklığı ve hem de yönlendirme geri beslemesi üzerinde büyük etki yapar.
Sarkmak:
Bedenin dönüş eğimine doğru yatırılmasına sarkma tekniği denir. Sarkmak yatış açıklığını artıran bir tekniktir. Ayrıca temas halkasını da motosikletin merkezine daha yakın tutar. Bu da yönlendirmeyi nötr bir hale getiren unsurdur.
Yatış açısı az olan motosikletlerde sarkma tekniği sizin motor parçalarını yüzeye sürtme sorununuzu iyileştirmede yardımcı olur. Yeterince yatma açınız olsa bile bu defada sarkmak motorun dönmesi için gerekli yönlendirme çabanızın hafifletilmesine olumlu katkı yapar. Sarkmada motor daha dik konumda kalacağı içinde dönüş esnasında belirecek kum döküntüsü, ıslak zemin gibi kaygan noktalardan geçerken kayma riskinizde azalacaktır ancak buna karşın yol yüzeyindeki küçük bir tümsek yada çukur düşmenize sebep olabilir. Bu tabi ne kadar sarktığınıza da bağlıdır. Trafikte aşırı derecede sarkmalar yapılmamalı daha çok sele üzerindeki ağırlık kaydırılması tercih edilmelidir.
Eğer sarkma tekniğini kullanmak istiyorsanız bunu doğru yapmasını öğreniniz.
Sarkmanın temel noktaları:
Daha iyi bir dönüş kontrolü sağlamak için tüm sarkma mesafesinin tamamını kullanmak zorunda değilsiniz, selenin bir kenarından diğer kenarına kaymanızın da bir etkisi olacaktır. Ama daha fazla bir sarkma yapmak istiyorsanız şu noktalara dikkat ediniz.
. Erken sarkınız
Motor dönüş için yatışa geçmeden evvel ağırlığınızı kaydırın. Göğsünüzün üst kısmı dönüşe başlama noktasından bir iki saniye önce motorun dönüş yönündeki merkez hattına doğru çevirin. Burada üst taraftaki elciğe siz hazır olmadan dönüş başlamasın diye biraz basınç uygulamak durumunda kalabilirsiniz. Dönüşe başlama noktasında, yönlendirme ivmelerinizi gevşetiniz bu motorun yatması için gereklidir.
. Kapanınız
Üst dizinizi tanka yapıştırıp yakıt tankının üst çıkıntısına takın ki kaymayasınız. Üst taraftaki ayağınızı pedala sarın.(Ayağınızın iç kavisli olan bükümü pedalın dip tarafına iyice dayanmış olarak ayağınızı dışbükey bir vaziyette motora bastırmak).
.Göz seviyeniz ufuk hattına paralel olsun
Bu şekilde tutulan göz seviyesi yolu daha sabit, az değişen olarak algılamanızı ve dönüş kavisini daha iyi algılayarak motorun yönlendiği tarafı anlamanızı sağlar.
. Kontra(ters taraftan) basmak(yönlendirmek)
Motor yatmış durumda iken elciklere gitmek istediğiniz yönde basınız. Sola dönüş için her iki elciği de sola basmak motorun daha da yatmasını sağlar. Yada daha çok kullanılan şekilde sağa dönmek için sağ elciği itiniz sola dönmek içinde sol elciği ileri itiniz.
Gözlerinizi kaldırınız ve ileri bakınız. Bu iş dönüşün temelidir. Gerek hızın algılanmasındaki rolü gerekse dönüş safhalarındaki referans noktalarının önceden görülüp, kaçırılmadan gereken komutların verilmesinde ki rolüyle bakışların kullanımı çok önemlidir. Eğer yeterince ileri bakarsanız yolda ki ineklere veya yol kenarındaki ağaçlara vs de çarpmazsınız.
Burnunuz baktığınız yöne dönük olsun. Suratınız tamamen dönüş yönünüze doğru dönük olsun. Ama unutmayın boynunuzu bükerek gözlerinizi ufuk çizgisine paralel tutmanız gereklidir. Yani başınız yatış açınızla bir doğrultuda değil yere dikey bırakılan bir şakulle sanki aynı doğrultuda olacak ki baş ve iki gözün arasından hayali çizilen bir çizgi ufuk çizgisine paralel durumda olsun. Dönüşte ileriye bakınız evet, sağa dönüyorsanız sola yani dönüşün ters tarafındaki dış hat çizginse(geliş hattını ayıran çizgiyi geçmemeye dikkat ederek). Sola dönüyorsanız sağa yine dönüşün ters tarafındaki, sağınızda kalan yolun dış hat çizgisine doğru bakışlarınızı ileriye doğru kaldırıp bakınız. Bu bir S dönüş ise S ortasından sonraki dönemecin dış hatlarını takip ediniz. Ancak bu bir tam sağ yada sola bakış değil ama ortanın sağı yada solu gibi anlaşılmalıdır. İç tarafa bakmak ise sizi kasacaktır. Çünkü alanı daralttığınız için hızı olduğundan daha fazla gibi algılayacak olan beynimiz panik emrini devreye sokabilir.
Şimdi gelelim yoldaki ineklere, şayet böyle bir durum varsa ye kıvıracaksınız ve etrafından geçmiş olacaksınız yada maksimum acil frenlemeyle ye duracak yada süratiniz olmaması gereken bir seviyedeyse süratinizi bile düşüremeden vuracaksınız. Görüş mesafeniz eğer yoksa yani kapalı bir viraj sonrasıysa yada herhangi bir yükselti görüşü engelliyorsa o zaman kontrol artık sizden çıkar ve şans faktörü devreye girer. Aslında hairpin yani saç tokası denen sürekli ve keskin dönemeçlerin olduğu dağ yollarında bu görüş kısıtlanması kaçınılmaz bir durumdur. Ustalığınız yüksek seviyelerde bile olsa sarp inişli bir saç tokasında dönüşün yarısını geçemeden aniden beklenmedik bir tehlike belirmesi karşısında refleksleriniz ne kadar iyi olursa olsun bir reaksiyon göstermeniz için çok fazla hızlı gidiyor olabilirsiniz. Motorun kontrolünde iyi olabilirsiniz ama daha önemli bir konu vardır oda her zaman, her durumun kontrolünü elinizde tutmaktır. İşte gerçek ustalık burada başlar. Salt hızlı olmak ustasınız demek değildir. Buna rağmen şöyle veya böyle bir gün ve bir şekilde sizin hem motora hakimiyetinizin hem de duruma hakimiyetinizin yetmeyeceği bir an ve durumun karşınıza gelmesi de şansınıza kalmıştır. Kazanın mantığı yoktur. Bu sebeple akıllı bir sürücü donanımını ihmal etmeyecektir. Hiçbir şey olmayacak gibi değil de sanki düşüp yerde sürünecekmiş gibi sürtünmeye dayanıklı, tam korumalı donanımlar giyinilmelidir her zaman.
Mesaj şudur:
Eğer dönüşünüz bir kazaya dönüşürse asfaltta yada mıcır üzerinde sürüklenmeye başladığınızda üzerinize sürüşten evvel giydiğiniz donanım yüzeyle sizin aranızdaki tek koruyucu katmandır. Bu yüzden de donanım alırken hem kalitelisini hem de üzerinize rahat olanı alınız ki her zaman giymekten sıkılmayasınız. Donanım bir külfet olarak değil ancak motosiklet sürüşünün bir vazgeçilmez maliyeti olarak düşünülmelidir. Nasıl ki motorunuza bazı koruyucu donanımlar ekliyorsunuz aynı şekilde sürücünün donanımlarını da işin bütçesine eklemeden bu işe kalkışmayınız. Bilhassa yazın sıcak günlerinde kanınız soğutma için cildinize doğu pompalanmış bir vaziyetteyken düşüp yerde sürüklenirseniz o zaman size ne olur çok iyi düşününüz. Allah korusun.
Motorunuzun tipi onun nasıl dönmek isteyeceğini tayin eder. Ağırlığınızı motorunuzun üzerinde nasıl konumlandırdığınız da yatış açıklığını, yol tutuşunu ve yönlendirme geri beslemesini etkiler.
Motosikletlerin dönüş kabiliyetlerinin artırılması için mühendisler sürekli bir araştırma içindedirler. Önün geometrisi motorun düz gidiş dengesini etkiler. İyi bir lastik profili ile de desteklendiğinde düzgün bir yüzey üzerinde yatan motorun yönlendirilmesi adeta doğal(dirençsiz) bir hal alır.
Motorun yönlendirilmesi ve dengesi ön tekerin temas halkası vasıtasıyla olur. Burada ön tarafın geometrisi ve sürücünün elciklere verdiği komutlarla birlikte yönlenme ve denge sağlanır. Eğer ön teker dönüş eğrisine doğru yeterince kırılmamışsa motosiklet daha fazla yatmak isteyecektir. Eğer ön teker eğriye doğru fazla kırılmışsa motor doğrulmak isteyecektir. Ön tekerin üzerindeki direnç yönlenmeyi etkiler ve lastik temas halkasının yeri motorun yatmak isteyeceği yönü verecektir.
Ağırlık kaydırma:
Selede ağırlık kaydırmakla sürücü motorun yüzeye göre yatış açısını ayarlar. Dönüş eğiminin karşı yönüne ağırlık kaydırmaya kontra yatış denir. Bu kontra yatış düşük süratlerde yapılan U dönüşlerde kullanılır. Bu teknik motorun daha kısa bir çap içinde dönmesini sağlar çünkü motoru ne kadar fazla yatırabilirseniz dönüşün çapı da o kadar dar olur. Yine siz bedeninizi yatırmadan motoru aniden yeni bir yatış açısına doğru bastırdığınızda bu da kontra yatış demektir.
Yol yüzeyinin eğimi merkezden kaçan temas halkasına bağlı olarak yönlendirmeyi etkiler. Sele üzerinde ağırlığınızın hareketi hem dönüş açıklığı ve hem de yönlendirme geri beslemesi üzerinde büyük etki yapar.
Sarkmak:
Bedenin dönüş eğimine doğru yatırılmasına sarkma tekniği denir. Sarkmak yatış açıklığını artıran bir tekniktir. Ayrıca temas halkasını da motosikletin merkezine daha yakın tutar. Bu da yönlendirmeyi nötr bir hale getiren unsurdur.
Yatış açısı az olan motosikletlerde sarkma tekniği sizin motor parçalarını yüzeye sürtme sorununuzu iyileştirmede yardımcı olur. Yeterince yatma açınız olsa bile bu defada sarkmak motorun dönmesi için gerekli yönlendirme çabanızın hafifletilmesine olumlu katkı yapar. Sarkmada motor daha dik konumda kalacağı içinde dönüş esnasında belirecek kum döküntüsü, ıslak zemin gibi kaygan noktalardan geçerken kayma riskinizde azalacaktır ancak buna karşın yol yüzeyindeki küçük bir tümsek yada çukur düşmenize sebep olabilir. Bu tabi ne kadar sarktığınıza da bağlıdır. Trafikte aşırı derecede sarkmalar yapılmamalı daha çok sele üzerindeki ağırlık kaydırılması tercih edilmelidir.
Eğer sarkma tekniğini kullanmak istiyorsanız bunu doğru yapmasını öğreniniz.
Sarkmanın temel noktaları:
Daha iyi bir dönüş kontrolü sağlamak için tüm sarkma mesafesinin tamamını kullanmak zorunda değilsiniz, selenin bir kenarından diğer kenarına kaymanızın da bir etkisi olacaktır. Ama daha fazla bir sarkma yapmak istiyorsanız şu noktalara dikkat ediniz.
. Erken sarkınız
Motor dönüş için yatışa geçmeden evvel ağırlığınızı kaydırın. Göğsünüzün üst kısmı dönüşe başlama noktasından bir iki saniye önce motorun dönüş yönündeki merkez hattına doğru çevirin. Burada üst taraftaki elciğe siz hazır olmadan dönüş başlamasın diye biraz basınç uygulamak durumunda kalabilirsiniz. Dönüşe başlama noktasında, yönlendirme ivmelerinizi gevşetiniz bu motorun yatması için gereklidir.
. Kapanınız
Üst dizinizi tanka yapıştırıp yakıt tankının üst çıkıntısına takın ki kaymayasınız. Üst taraftaki ayağınızı pedala sarın.(Ayağınızın iç kavisli olan bükümü pedalın dip tarafına iyice dayanmış olarak ayağınızı dışbükey bir vaziyette motora bastırmak).
.Göz seviyeniz ufuk hattına paralel olsun
Bu şekilde tutulan göz seviyesi yolu daha sabit, az değişen olarak algılamanızı ve dönüş kavisini daha iyi algılayarak motorun yönlendiği tarafı anlamanızı sağlar.
. Kontra(ters taraftan) basmak(yönlendirmek)
Motor yatmış durumda iken elciklere gitmek istediğiniz yönde basınız. Sola dönüş için her iki elciği de sola basmak motorun daha da yatmasını sağlar. Yada daha çok kullanılan şekilde sağa dönmek için sağ elciği itiniz sola dönmek içinde sol elciği ileri itiniz.
Gözlerinizi kaldırınız ve ileri bakınız. Bu iş dönüşün temelidir. Gerek hızın algılanmasındaki rolü gerekse dönüş safhalarındaki referans noktalarının önceden görülüp, kaçırılmadan gereken komutların verilmesinde ki rolüyle bakışların kullanımı çok önemlidir. Eğer yeterince ileri bakarsanız yolda ki ineklere veya yol kenarındaki ağaçlara vs de çarpmazsınız.
Burnunuz baktığınız yöne dönük olsun. Suratınız tamamen dönüş yönünüze doğru dönük olsun. Ama unutmayın boynunuzu bükerek gözlerinizi ufuk çizgisine paralel tutmanız gereklidir. Yani başınız yatış açınızla bir doğrultuda değil yere dikey bırakılan bir şakulle sanki aynı doğrultuda olacak ki baş ve iki gözün arasından hayali çizilen bir çizgi ufuk çizgisine paralel durumda olsun. Dönüşte ileriye bakınız evet, sağa dönüyorsanız sola yani dönüşün ters tarafındaki dış hat çizginse(geliş hattını ayıran çizgiyi geçmemeye dikkat ederek). Sola dönüyorsanız sağa yine dönüşün ters tarafındaki, sağınızda kalan yolun dış hat çizgisine doğru bakışlarınızı ileriye doğru kaldırıp bakınız. Bu bir S dönüş ise S ortasından sonraki dönemecin dış hatlarını takip ediniz. Ancak bu bir tam sağ yada sola bakış değil ama ortanın sağı yada solu gibi anlaşılmalıdır. İç tarafa bakmak ise sizi kasacaktır. Çünkü alanı daralttığınız için hızı olduğundan daha fazla gibi algılayacak olan beynimiz panik emrini devreye sokabilir.
Şimdi gelelim yoldaki ineklere, şayet böyle bir durum varsa ye kıvıracaksınız ve etrafından geçmiş olacaksınız yada maksimum acil frenlemeyle ye duracak yada süratiniz olmaması gereken bir seviyedeyse süratinizi bile düşüremeden vuracaksınız. Görüş mesafeniz eğer yoksa yani kapalı bir viraj sonrasıysa yada herhangi bir yükselti görüşü engelliyorsa o zaman kontrol artık sizden çıkar ve şans faktörü devreye girer. Aslında hairpin yani saç tokası denen sürekli ve keskin dönemeçlerin olduğu dağ yollarında bu görüş kısıtlanması kaçınılmaz bir durumdur. Ustalığınız yüksek seviyelerde bile olsa sarp inişli bir saç tokasında dönüşün yarısını geçemeden aniden beklenmedik bir tehlike belirmesi karşısında refleksleriniz ne kadar iyi olursa olsun bir reaksiyon göstermeniz için çok fazla hızlı gidiyor olabilirsiniz. Motorun kontrolünde iyi olabilirsiniz ama daha önemli bir konu vardır oda her zaman, her durumun kontrolünü elinizde tutmaktır. İşte gerçek ustalık burada başlar. Salt hızlı olmak ustasınız demek değildir. Buna rağmen şöyle veya böyle bir gün ve bir şekilde sizin hem motora hakimiyetinizin hem de duruma hakimiyetinizin yetmeyeceği bir an ve durumun karşınıza gelmesi de şansınıza kalmıştır. Kazanın mantığı yoktur. Bu sebeple akıllı bir sürücü donanımını ihmal etmeyecektir. Hiçbir şey olmayacak gibi değil de sanki düşüp yerde sürünecekmiş gibi sürtünmeye dayanıklı, tam korumalı donanımlar giyinilmelidir her zaman.
Mesaj şudur:
Eğer dönüşünüz bir kazaya dönüşürse asfaltta yada mıcır üzerinde sürüklenmeye başladığınızda üzerinize sürüşten evvel giydiğiniz donanım yüzeyle sizin aranızdaki tek koruyucu katmandır. Bu yüzden de donanım alırken hem kalitelisini hem de üzerinize rahat olanı alınız ki her zaman giymekten sıkılmayasınız. Donanım bir külfet olarak değil ancak motosiklet sürüşünün bir vazgeçilmez maliyeti olarak düşünülmelidir. Nasıl ki motorunuza bazı koruyucu donanımlar ekliyorsunuz aynı şekilde sürücünün donanımlarını da işin bütçesine eklemeden bu işe kalkışmayınız. Bilhassa yazın sıcak günlerinde kanınız soğutma için cildinize doğu pompalanmış bir vaziyetteyken düşüp yerde sürüklenirseniz o zaman size ne olur çok iyi düşününüz. Allah korusun.
25 Haziran 2009 Perşembe
İLERİ SEVİYE FREN TEKNİĞİ
Dünyadaki en iyi pist yarışçıları saatte 300km/saat hızdan 70km/saat hıza önlerindeki firkete dönemeçten önce inerken bu yapılan aslında sadece bir avuç insanın becerebileceği bir şeydir. Bunu yapmak ne kadar yetenek ister? Bunu yapan yarışçılardaki denge yeteneğinin ne derece üstün olduğunu siz biraz sürüş tecrübesi olanlar tahayyül edebilirsiniz.
Durma teknikleri yolda, yol dışında ve pistte değişik sürüş yöntemleri ister ama iş neticede durmaktır ve her üç durumda da teknikler benzerdir.
Bir trafik ışığında duracağınız zaman temelde durma işinin prensipleri aynıdır tek fark işin hassasiyetinin ölçüsüdür. İşlem daha az bir hızda olduğundan hissetmek yeteneği şampiyonlar kadar gelişmiş olmak durumunda değildir ama prensip olarak iş aynı iştir. Burada işlem saniyeler içinde olurken bu temelde sizin düşünce işleminizin yüksek süratte sert fren yapma esnasında nasıl çalıştığına bağlıdır. İster yolda olun ister yarış pistinde temel aynıdır.
Etkin, güvenli frenleme ön tekerin ve dolayısıyla ön süspansiyonun üzerine ağırlık aktarılarak yüklenmesi ile ilgilidir. Bunun için yapılacak ilk şey gazı kapatmaktır. Gazı kapama esnasında iki parmağınız fren elciği üzerinde olsun ve ufak sıkma yoklamaları işlemini başlatsın. Ufak temaslar, balatalar disklerle buluşuncaya kadar. Takiben yumuşak baskılarla ağırlık öne aktarılmalıdır ki siz ön fren elciğini tekeri kilitlemeden sert bir şekilde sıkabileceğiniz seviyeye ulaşmış olun. Bu noktadaki tek risk, frenleme işlemini sürekli uygulamanız şartıyla, arka tekerin yerden kalkması ya da az bir oranda izden çıkmasıdır. Bu olursa ön fren üzerindeki sıkma baskınızı bu sapmalar telafi olup her şey yerine oturmasına yetecek oranda azaltınız. Bu elbette her gün yapmak zorunda kalacağınız bir şey değildir ama bunun talimlerini yaparsanız, ola ki ani ve güvenli durmanız gereken bir durum hâsıl olduğunda buna karşı hazırlıklı olursunuz.
Yarışçılar dönemeç girişleri için gerekli giriş süratlerini ayarladıktan sonra dönemece hala frenlerde olarak girerler. Bunun adı iz frenlemesidir ve yapılmasının iki sebebi vardır. Birincisi, ağırlık öne doğru bastırıldığı için ön tekerin yerle temas eden yüzeyi büyüktür. İkinci olarak, süspansiyonlar çökmüş durumda olduğu için motosiklet dönemeç içine doğru daha hızlı dönecektir. Burada dönüşün içine doğru hareket ederken frenleri bırakmanın usulü yatışınızın eşit oranı ile paralel bir tarzda frenlerin gevşetilerek serbest bırakılmasıdır. Dönüşün tam ortasında ve yatmış vaziyette ön fren uygulaması faydalıdır ama tek parmak dokunuşu ile yapılmalıdır.
Fren elciği için kaç parmak kullanılacaktır? Bu sizin frenlerinizin ne kadar iyi olduğuna bağlıdır. Modern motorlarda ki fren sistemleri iki parmağın bu iş için yeterli olduğunu göstermiştir. Ama bu kişiden kişiye de değişen bir his olduğundan siz kendinize nasıl uygun geliyorsa tercihinizi o yönde yapınız. Eğer iki parmak kullanacaksanız mutlaka elciği tutan iki parmağınızın yarattığı yükseltiye ulaşmadan fren elciğinin son sıkma derecesine ulaşmış şekilde ayarlanmış olmasına dikkat edin aksi takdirde gösterge bir sayıda kilitlenir kalır ve sizin daha fazla fren yapacak payınız kalmamıştır. Freni bırakıp dört elle tekrar sıkma yapmak ise çok geç olabilir. Mesela karbon frenler kullanıldığında dört parmak tavsiye edilir. Rossi dört parmakla sıkar buna karşın Nakano baş ve işaret parmağı daima elciğe sarılı ve diğer üç parmağı ile ön freni sıkar.
Trafikte olabildiğince yumuşak sürüşler tercih edilmelidir. Bunun için uygun durumlarda bolca motor frenini kullanmanız yerinde olur. Bilhassa ıslak zeminlerde ani kenara çekilmek istendiğinde motor freni yaşam kurtarıcı olabilir. Motor freni kullanımında, çok yüksek süratlerde gazı ani kapatmalar dışında, arka tekerin kilitlenme olasılığı zayıftır. Kilitlenme olursa da debriyajın gerektiği kadar düzgünce çekilmesi sizi hattınıza geri taşıyacaktır.
Arka fren kullanımı konusunda ise çok sert kurallar koymak mümkün değildir. Doğal olarak size nasıl uygun hissettiriyorsa öyle yapın. Bu konuda chopper tipi gezi motorları farklı bir konuma sahiptir. Pistlerde genellikle bir yarışta arka balataları bitiren yarışçılar olduğu gibi bir sezonda aynı balatayı kullanan yarışçılarda vardır. Yarışçılar arka freni dönemeç çıkışlarında tekere kalkmamak içinde kullanırlar. Yine kasisli yollardaki dönüşlerin ortasında hatta kalmak içinde kullanırlar.
Yarış pistlerinde arka freni kullanmayabilirsiniz ama trafikte bu olmaz. Frenleme işinin dengede olmasını sağlamanın ötesinde trafikteki tehlikeleri bertaraf etmede çok önemli bir elemandır. Arka fren yumuşak frenlemeyi sağlar. Çabuk olarak yavaşlamak gerektiğinde arka fren faydalıdır. Bu durumda sadece arka freni kullanabiliriz. Önünüzdeki bir araç ani hat değiştirdiğinde ya da bir yaya önünüze fırladığında arka frenle ön fren birlikte sıkılıdığında en kısa durma mesafesini/süresini verdiği gibi sadece ön freni sıkıp motorun üzerinden uçmak gibi bir riski de ortadan kaldırır.
Yola çıkmadan önce:
. Fren elciğini yapınıza uygun olarak ayarlamış olunuz. Sadece bağlantı açısını değil ama elciğin tepki verme sertlik veya yumuşaklık derecesini de ayarlamış olunuz. İki parmakla tutunuz. Bu size uymazsa size uygun gelen şekilde tutunuz.
. Sert frenleme yapmadan önce ön tekere ağırlık aktarırken bu işlemi düzenli bir şekilde orantılı kademelerle yapınız. Ani hareketlerden kaçınınız.
. İz frenlemesi için tek parmağınızı kullanınız. Dönüş içinde freni kullanırken fazla güce gerek yoktur. Hareket okşama tarzı olmalıdır.
. Islak zeminde olabildiğince fazla motor freni kullanınız. Ama ıslanan disklerin kuru kalması için gereken yoklamaları yapmayı da unutmayınız. Frenlere hafif hafif dokunarak onların ısınması ve dolayısıyla kurumasını sağlayınız. Fren balataları ısınınca en iyi verimi verir ama aşırı ısınmalarda ise tersi durum oluşur. Dağ ve yamaç inişlerinde aşırı kullanılan frenlerin diskleri aşırı ısınarak bir müddet sonra tutmamağa başlayabilirler.
. Arka fren üzerine çabuk bir dokunuş her zaman daha kolay gerçekleştirilebilir bu da sizi kasisli bir dönüşün çıkışında birçok sorundan koruyacaktır.
. Fren talimlerinizi yol dışında yapınız. Toprak lekesi asfalt izi kadar acı vermez.
Üstteki iki fotoğraf sportrider dergisinden alıntıdır.
Not: Hız arttıkça ön frene düşen yük artar. 50 km gibi hızlarda 50/50 olan ön arka fren kullanım oranı 90 km lerde 80/20 gibidir. Ciddi hızlarda ise her iki frenin birlikte kullanılması gerçek ustalık ister.
Durma teknikleri yolda, yol dışında ve pistte değişik sürüş yöntemleri ister ama iş neticede durmaktır ve her üç durumda da teknikler benzerdir.
Bir trafik ışığında duracağınız zaman temelde durma işinin prensipleri aynıdır tek fark işin hassasiyetinin ölçüsüdür. İşlem daha az bir hızda olduğundan hissetmek yeteneği şampiyonlar kadar gelişmiş olmak durumunda değildir ama prensip olarak iş aynı iştir. Burada işlem saniyeler içinde olurken bu temelde sizin düşünce işleminizin yüksek süratte sert fren yapma esnasında nasıl çalıştığına bağlıdır. İster yolda olun ister yarış pistinde temel aynıdır.
Etkin, güvenli frenleme ön tekerin ve dolayısıyla ön süspansiyonun üzerine ağırlık aktarılarak yüklenmesi ile ilgilidir. Bunun için yapılacak ilk şey gazı kapatmaktır. Gazı kapama esnasında iki parmağınız fren elciği üzerinde olsun ve ufak sıkma yoklamaları işlemini başlatsın. Ufak temaslar, balatalar disklerle buluşuncaya kadar. Takiben yumuşak baskılarla ağırlık öne aktarılmalıdır ki siz ön fren elciğini tekeri kilitlemeden sert bir şekilde sıkabileceğiniz seviyeye ulaşmış olun. Bu noktadaki tek risk, frenleme işlemini sürekli uygulamanız şartıyla, arka tekerin yerden kalkması ya da az bir oranda izden çıkmasıdır. Bu olursa ön fren üzerindeki sıkma baskınızı bu sapmalar telafi olup her şey yerine oturmasına yetecek oranda azaltınız. Bu elbette her gün yapmak zorunda kalacağınız bir şey değildir ama bunun talimlerini yaparsanız, ola ki ani ve güvenli durmanız gereken bir durum hâsıl olduğunda buna karşı hazırlıklı olursunuz.
Yarışçılar dönemeç girişleri için gerekli giriş süratlerini ayarladıktan sonra dönemece hala frenlerde olarak girerler. Bunun adı iz frenlemesidir ve yapılmasının iki sebebi vardır. Birincisi, ağırlık öne doğru bastırıldığı için ön tekerin yerle temas eden yüzeyi büyüktür. İkinci olarak, süspansiyonlar çökmüş durumda olduğu için motosiklet dönemeç içine doğru daha hızlı dönecektir. Burada dönüşün içine doğru hareket ederken frenleri bırakmanın usulü yatışınızın eşit oranı ile paralel bir tarzda frenlerin gevşetilerek serbest bırakılmasıdır. Dönüşün tam ortasında ve yatmış vaziyette ön fren uygulaması faydalıdır ama tek parmak dokunuşu ile yapılmalıdır.
Fren elciği için kaç parmak kullanılacaktır? Bu sizin frenlerinizin ne kadar iyi olduğuna bağlıdır. Modern motorlarda ki fren sistemleri iki parmağın bu iş için yeterli olduğunu göstermiştir. Ama bu kişiden kişiye de değişen bir his olduğundan siz kendinize nasıl uygun geliyorsa tercihinizi o yönde yapınız. Eğer iki parmak kullanacaksanız mutlaka elciği tutan iki parmağınızın yarattığı yükseltiye ulaşmadan fren elciğinin son sıkma derecesine ulaşmış şekilde ayarlanmış olmasına dikkat edin aksi takdirde gösterge bir sayıda kilitlenir kalır ve sizin daha fazla fren yapacak payınız kalmamıştır. Freni bırakıp dört elle tekrar sıkma yapmak ise çok geç olabilir. Mesela karbon frenler kullanıldığında dört parmak tavsiye edilir. Rossi dört parmakla sıkar buna karşın Nakano baş ve işaret parmağı daima elciğe sarılı ve diğer üç parmağı ile ön freni sıkar.
Trafikte olabildiğince yumuşak sürüşler tercih edilmelidir. Bunun için uygun durumlarda bolca motor frenini kullanmanız yerinde olur. Bilhassa ıslak zeminlerde ani kenara çekilmek istendiğinde motor freni yaşam kurtarıcı olabilir. Motor freni kullanımında, çok yüksek süratlerde gazı ani kapatmalar dışında, arka tekerin kilitlenme olasılığı zayıftır. Kilitlenme olursa da debriyajın gerektiği kadar düzgünce çekilmesi sizi hattınıza geri taşıyacaktır.
Arka fren kullanımı konusunda ise çok sert kurallar koymak mümkün değildir. Doğal olarak size nasıl uygun hissettiriyorsa öyle yapın. Bu konuda chopper tipi gezi motorları farklı bir konuma sahiptir. Pistlerde genellikle bir yarışta arka balataları bitiren yarışçılar olduğu gibi bir sezonda aynı balatayı kullanan yarışçılarda vardır. Yarışçılar arka freni dönemeç çıkışlarında tekere kalkmamak içinde kullanırlar. Yine kasisli yollardaki dönüşlerin ortasında hatta kalmak içinde kullanırlar.
Yarış pistlerinde arka freni kullanmayabilirsiniz ama trafikte bu olmaz. Frenleme işinin dengede olmasını sağlamanın ötesinde trafikteki tehlikeleri bertaraf etmede çok önemli bir elemandır. Arka fren yumuşak frenlemeyi sağlar. Çabuk olarak yavaşlamak gerektiğinde arka fren faydalıdır. Bu durumda sadece arka freni kullanabiliriz. Önünüzdeki bir araç ani hat değiştirdiğinde ya da bir yaya önünüze fırladığında arka frenle ön fren birlikte sıkılıdığında en kısa durma mesafesini/süresini verdiği gibi sadece ön freni sıkıp motorun üzerinden uçmak gibi bir riski de ortadan kaldırır.
Yola çıkmadan önce:
. Fren elciğini yapınıza uygun olarak ayarlamış olunuz. Sadece bağlantı açısını değil ama elciğin tepki verme sertlik veya yumuşaklık derecesini de ayarlamış olunuz. İki parmakla tutunuz. Bu size uymazsa size uygun gelen şekilde tutunuz.
. Sert frenleme yapmadan önce ön tekere ağırlık aktarırken bu işlemi düzenli bir şekilde orantılı kademelerle yapınız. Ani hareketlerden kaçınınız.
. İz frenlemesi için tek parmağınızı kullanınız. Dönüş içinde freni kullanırken fazla güce gerek yoktur. Hareket okşama tarzı olmalıdır.
. Islak zeminde olabildiğince fazla motor freni kullanınız. Ama ıslanan disklerin kuru kalması için gereken yoklamaları yapmayı da unutmayınız. Frenlere hafif hafif dokunarak onların ısınması ve dolayısıyla kurumasını sağlayınız. Fren balataları ısınınca en iyi verimi verir ama aşırı ısınmalarda ise tersi durum oluşur. Dağ ve yamaç inişlerinde aşırı kullanılan frenlerin diskleri aşırı ısınarak bir müddet sonra tutmamağa başlayabilirler.
. Arka fren üzerine çabuk bir dokunuş her zaman daha kolay gerçekleştirilebilir bu da sizi kasisli bir dönüşün çıkışında birçok sorundan koruyacaktır.
. Fren talimlerinizi yol dışında yapınız. Toprak lekesi asfalt izi kadar acı vermez.
Üstteki iki fotoğraf sportrider dergisinden alıntıdır.
Not: Hız arttıkça ön frene düşen yük artar. 50 km gibi hızlarda 50/50 olan ön arka fren kullanım oranı 90 km lerde 80/20 gibidir. Ciddi hızlarda ise her iki frenin birlikte kullanılması gerçek ustalık ister.
22 Haziran 2009 Pazartesi
MICIRDA SÜRÜŞ
MICIRDA SÜRÜŞ EĞİTİMİ
Her motor sürücüsü ağırlıklı olarak cadde sürüşleri yapanlar bile bir şekilde mıcırla karşılaşırlar. Bu bir yol dışı sürüş olabileceği gibi bir kamp alanı ya da yol inşaat çalışması olabilir. Tecrübeli sürücülerden yeni başlamış olanlara kadar ürkütücü bir deneyimdir.
Bu işe hazırlıklı olmak için mıcırda talimler yapmak gereklidir. Şerit halinde uzanan bir alan bulun ve orada denemeler yapınız. Mıcır yatakları değişik derinliklerdedir. Mıcırın kalibrasyonu farklı oabilir. Bir başka sürücünün sürüş yapacağı mıcırlı alan sizin için uygun olmayabilir. Tabi sizde o tipte bir alanda talimler yaparak kendinize deneyim kazandırmamışsanız. Burada önemli olan başkaları ile yarışmadan kendi sürüş eğitim ve tecrübe seviyenize bağlı kalarak tabiri caizse kendi işinize bakmaktır.
Düşünmeniz ve talimleriniz için faydalı birkaç öğüdü aşağıda veriyoruz:
. Daima mıcırlı bir alana tam kafadan(ön teker tam düz, ileri bakar konumda) yaklaşınız, dönüş esnasında 90 dereceden değil de 30-45 gibi açılardan mıcırlı alana giriş genellikle düşmenize sebep olan bir durumdur. Mıcırlı bir alandan kazasız geçebilmenin ilk şartı ona olabildiğince kafadan ve yere dik pozisyonda girmektir.
. Çekimin merkezine odaklanın ki bu kalçalarınızda ve motorunuzun merkezindedir. Çekim merkeziniz kararlı ama katı olmamalıdır. Dengede ama direngen olmamalıdır.
. Mıcıra girerken dizlerinizle tankı tutun. Ama sarkan bir sürücünün durumundaki sıkma/asılma şeklinde değil, sadece olduğunuz yerde sağlam durabilmenizi sağlayacak oranda yapılmalıdır. Bu kalçalarınızın merkezde kalmasını sağlamak için yapılan bir harekettir. Takiben bacaklarınızı gevşeterek açın ve ayaklarınızı mıcırın yüzeyini yalayarak geçecek şekilde aşağı uzatın. Bu hareket sütün kaymağını almak için yapılan hareketteki yumuşak kaydırma ile aynı oranda olmalıdır. Gerektiğinde bunu yapacak oranda olmalıdır. Bu davranış size düşme durumuna karşı en azından bir güven hissi verir. Düşerseniz hazırmışsınız gibi. Buna alternatif bir teknik ise ağırlık merkezinizi aşağı indirmektir. Bunu sağlamak için ayak pedallarına ağırlığınızı daha fazla vererek onları yere doğru bastırın.
. Elcikler üzerinde ağırlığınız olmasın. Onlara yük bindirmeyin. Hafif bir şekilde düzgün tutunuz. Bu yeterli olmazsa kollarınızı da gevşetin, esnek/gevşek olsunlar. Ön tekerin belli bir serbest hareket edebilme payının olması gerekir. Çok fazla değil ama hafif sağa sola kaçabilmelidir. Zaten izin vermeseniz de ön teker yine aldığı tepkilere göre kaçışını yapacaktır. Titreyerek yapılan bir dans şekli vardır. Hafif de yalpaları vardır. Buna şimi dansı denir. Aynen bu dans gibi ön tarafın şimi yapması doğaldır. Engellerle baş edip aşması için burada iş ön tekerin belli oranda serbest hareket edebilmesine bağlıdır.
. Mıcırda hız münazara konusudur. Bazı tecrübeli sürücüler biraz fazla sürat olmalı derler. Ama çoğumuz için fazla sürat çok yavaş olmak kadar yanlıştır. Birinci viteste bir dereceye kadar yavaş olmanın iyi olduğunu kabul edelim.
.Sert frenlemeler kazaların baş sebebidir. Ön freni kullanmayın. Esasen frenleri hiç kullanmayın tabi mecbur kalmadıkça. Debriyajı yavaşlamak için çekin ve gereklilik varsa arka frene çok hafif dokunun. Birinci viteste fren yapmadan mıcırlı bir alanı kazasız geçme şansınız en fazla durumdadır.
. Gitmek istediğiniz yöne bakın. Başınızı ve gözlerinizi daima yukarıda tutun. Aşağı bakmak sizi aşağı indirecektir. Gideceğiniz yöne değil de her tarafa bakmak ise hatadır.
Mıcır için kendinizi hazırlamak faydalıdır. Boş bir park yerinde bunun talimlerini yapınız. Yeterince talim yaparak konu ile ilgili tekniklerin zihninizde yer etmesini sağlamanızı öneririz. Hazır olmak iyidir. Sık olarak talimler yapınız.
Bu talimlerin amacı:
. Gaz ve debriyaj kolu ile ustalaşarak hızı fazla artırmadan ileri hareketi muhafaza etmek. Şu sıra ile çalışınız; önce birinci vites ve gazı yavaşça kapatınız. Takiben gazı düzgün ve yavaşça açınız. Debriyajla da çalışarak birinci söylediğimizi uyumlu şekilde yapacak karışımı bulunuz. Burada amaç, mıcırda, debriyaj gaz çalışması temel tepki olsundur.
. Ön freni kullanmayın. Arka freni okşar gibi kullanmayı talim ediniz.
. Ağırlık merkezinizin merkezine odaklanın. Nasıl bir his verdiğini algılayın. Dizlerinizi yakıt tankının etrafına sarın sonra gevşetip ayaklarınızı indiriniz. Ve ayaklarınızla mıcırın üzerinde sanki kayak yapar gibi gezinmeyi talim ediniz. Ayaklıklar üzerine daha fazla ağırlık kaydırma talimleri yapınız. Sonra sizin için hangi metodun daha iyi olduğuna karar verirsiniz. Mıcırdan gelen titreşimin kollarınıza ve kalçalarınıza verdiği hissi zihninizde resmedin.
.Mıcırda giden lastiklerin dans edercesine yere yumuşakça temas edişini hissedin. Bu yumuşaklık yönlendirme için gereken şeydir. Elciklerin üzerindeki baskıyı kollarınızı gevşeterek azaltınız.
Asfalttan mıcıra yada mıcırdan asfalta geçiş esnasında frenlere dokunulmamalıdır.
Öneri: Eğer araba izi bulursanız bunlar üzerinde talim yapınız. Mıcır daha basılmış(sıkıştırılmış) olacaktır. Dönüşleriniz olabildiğince geniş olsun. Hatta dönüşlerden olabildiğince kaçının. Bir kamp yerinin en sığ mıcırlı alanında talimlere başlayınız. Bu talim alanındaki mıcırın motorunuzu park ettiğinizde yan sehpasının batmayacağı bir basılmışlıkta olmasına dikkat ediniz. Sonunda derin mıcırlı alanlarda talimlere başlayacağınızda yanınıza mutlaka birini alınız.
16 Haziran 2009 Salı
GİDON VE BEDEN POZİSYONLARI
Gidonun elcikleri sadece yönlendirmek içindirler.
Birçoğumuz en azından üstünkörü de olsa motorumuza binip gitmeden gözle bir biniş öncesi kontrolünü yapar. Ancak çoğu sürücü beden pozisyonunun kontrolünün de aynı derece de önemli olduğunu unutur. Çift yönlü(gidiş gelişli) şehirler arası bir yolda sürüşün ilk 30 dakikası içinde oranız buranız tutulup ağrımaya başlıyorsa burada bir yanlış vardır. Bu zaman dilimi bu tip rahatsızlıkların başlaması için çok erkendir.
Ancak bu maalesef motosiklet üzerinde nasıl oturduğuna dikkat etmeyen sürücülerin çoğunun şikayetidir. Motorla bedenimizin ilişkisinin önemini çok geç olmadan anlamamız gerekir. Yoksa bu iş cerrahi müdahalelere kadar gidecek sorunlar yaratabilir. Chopper tipi gezi motorlarında sırt problemleri bu dikkatsiz yaklaşım sebebiyle çok görünür.
Parmaklar bileği etkiler, onlarda dirseği, onlarda omuzları ve böyle gider. Tıp otoriteleri bu konuda incinmeğe açık organlarımızı şu şekilde sıralamaktalar:
Bilekler: Parmaklar gidonları tutsun diye çok garip şekillerde dönmeleri gerekir. Bu da bilekteki medyan sinirler üzerinde baskı oluşturmaktadır. Karıncalanma ve bitkinliğe sebep olur.
Dirsekler: Bunlar genellikle sürücünün gövdesinden uzağa ve yukarı doğru açılır ve motordan dışa doğru döndürülür. Buda ulnar siniri üzerinde baskı oluşturur.
Omuzlar: Sürekli esner ve döndürülürler. Dirsekleri yukarıda tutmak için yapılan bu hareket dönüşü sağlayan tendonlarda şişme ve yanma gibi rahatsızlıkları azdırır. Buda ağrı ve bitkinleşmek demektir. Sürücülerin bir çoğu elcikleri tutabilmek için öne doğru uzanırlar. Bu omuzların döndürülmesi demektir ki trapezius kaslarının daha fazla esnetilmesi/bükülmesi demektir. Boyun dibimize ve kürek kemiklerimizin arasında gerginlik oluşturur.
Trapezius ve Boyun: Omuzları bükmek, esnetmek demek omurgamızın bükülme hareketlerini sağlayan bir çok kas grubunun esnetilmesi demektir. Bu kasların devamlı çalışması boyunda rahatsızlığa sebep olur ve üst omurgaların uyumlu dizilmesinde değişmeler yapar. Bu yeniden dizilme uyarlanması bel omurlarına etki edebilir ve alt sırt bölgesinde ağrılara sebep olur.
Bu semptomlardan bir veya ikisini yaşıyorsanız, ağrılar yada karıncalanmalar varsa, beden pozisyonunuz yanlıştır. Düzeltmeğe ilk önce olayı zincirleme tetikleyen noktadan başlamak gerekir.
1. Bilekler ön kollarımıza göre bükülmeden olabildiğince düz durmalıdır.
2. Dirsekler olabildiğince yere bakacak ve sarkacaktır. Onları siz eforla askıda tutmayınız.
3. Omuzlar sürüş esnasında gevşek ve düşük olacak ve askıda tutulmayacaktır.
4. Elciklere ulaşmak için fazla omuzlarımı döndürmek veya kaldırmak zorunda olmayacağım. Yeterince yakında olacak.
5. Kollarımla gidonu çevireceğim. Boynumla, omuzlarım ve sırtımla değil.
Bu sebeple gerekiyorsa, ayar yetmiyorsa gidonun size uygun olan bir türünü biraz daha fazla para vermek durumunda kalsanız da bulunuz. Bu sizi birçok sancılı fizik tedavi, cerrahi müdahale gibi sorunlardan koruyarak uzun yıllar sorunsuz, ağrısız sürüş yapabilmenizi sağlayacaktır. Uzun bir sürüşten indiğinizde, mola verdiğinizde hafif ağrıyan yerlerinizin karın ve bacak kasları olması gerekir. Motosikleti tutarken kullanılması, sıkılması gereken kaslar bunlardır. Kollar ve omuzlar bitmiş vaziyette ise esasen siz sürüş tekniği olarak henüz bu işin doğru şekline kendinizi uyarlayamamışsınız demektir.
Birçoğumuz en azından üstünkörü de olsa motorumuza binip gitmeden gözle bir biniş öncesi kontrolünü yapar. Ancak çoğu sürücü beden pozisyonunun kontrolünün de aynı derece de önemli olduğunu unutur. Çift yönlü(gidiş gelişli) şehirler arası bir yolda sürüşün ilk 30 dakikası içinde oranız buranız tutulup ağrımaya başlıyorsa burada bir yanlış vardır. Bu zaman dilimi bu tip rahatsızlıkların başlaması için çok erkendir.
Ancak bu maalesef motosiklet üzerinde nasıl oturduğuna dikkat etmeyen sürücülerin çoğunun şikayetidir. Motorla bedenimizin ilişkisinin önemini çok geç olmadan anlamamız gerekir. Yoksa bu iş cerrahi müdahalelere kadar gidecek sorunlar yaratabilir. Chopper tipi gezi motorlarında sırt problemleri bu dikkatsiz yaklaşım sebebiyle çok görünür.
Parmaklar bileği etkiler, onlarda dirseği, onlarda omuzları ve böyle gider. Tıp otoriteleri bu konuda incinmeğe açık organlarımızı şu şekilde sıralamaktalar:
Bilekler: Parmaklar gidonları tutsun diye çok garip şekillerde dönmeleri gerekir. Bu da bilekteki medyan sinirler üzerinde baskı oluşturmaktadır. Karıncalanma ve bitkinliğe sebep olur.
Dirsekler: Bunlar genellikle sürücünün gövdesinden uzağa ve yukarı doğru açılır ve motordan dışa doğru döndürülür. Buda ulnar siniri üzerinde baskı oluşturur.
Omuzlar: Sürekli esner ve döndürülürler. Dirsekleri yukarıda tutmak için yapılan bu hareket dönüşü sağlayan tendonlarda şişme ve yanma gibi rahatsızlıkları azdırır. Buda ağrı ve bitkinleşmek demektir. Sürücülerin bir çoğu elcikleri tutabilmek için öne doğru uzanırlar. Bu omuzların döndürülmesi demektir ki trapezius kaslarının daha fazla esnetilmesi/bükülmesi demektir. Boyun dibimize ve kürek kemiklerimizin arasında gerginlik oluşturur.
Trapezius ve Boyun: Omuzları bükmek, esnetmek demek omurgamızın bükülme hareketlerini sağlayan bir çok kas grubunun esnetilmesi demektir. Bu kasların devamlı çalışması boyunda rahatsızlığa sebep olur ve üst omurgaların uyumlu dizilmesinde değişmeler yapar. Bu yeniden dizilme uyarlanması bel omurlarına etki edebilir ve alt sırt bölgesinde ağrılara sebep olur.
Bu semptomlardan bir veya ikisini yaşıyorsanız, ağrılar yada karıncalanmalar varsa, beden pozisyonunuz yanlıştır. Düzeltmeğe ilk önce olayı zincirleme tetikleyen noktadan başlamak gerekir.
1. Bilekler ön kollarımıza göre bükülmeden olabildiğince düz durmalıdır.
2. Dirsekler olabildiğince yere bakacak ve sarkacaktır. Onları siz eforla askıda tutmayınız.
3. Omuzlar sürüş esnasında gevşek ve düşük olacak ve askıda tutulmayacaktır.
4. Elciklere ulaşmak için fazla omuzlarımı döndürmek veya kaldırmak zorunda olmayacağım. Yeterince yakında olacak.
5. Kollarımla gidonu çevireceğim. Boynumla, omuzlarım ve sırtımla değil.
Bu sebeple gerekiyorsa, ayar yetmiyorsa gidonun size uygun olan bir türünü biraz daha fazla para vermek durumunda kalsanız da bulunuz. Bu sizi birçok sancılı fizik tedavi, cerrahi müdahale gibi sorunlardan koruyarak uzun yıllar sorunsuz, ağrısız sürüş yapabilmenizi sağlayacaktır. Uzun bir sürüşten indiğinizde, mola verdiğinizde hafif ağrıyan yerlerinizin karın ve bacak kasları olması gerekir. Motosikleti tutarken kullanılması, sıkılması gereken kaslar bunlardır. Kollar ve omuzlar bitmiş vaziyette ise esasen siz sürüş tekniği olarak henüz bu işin doğru şekline kendinizi uyarlayamamışsınız demektir.
31 Mayıs 2009 Pazar
DÖNÜŞE DAİR KORKULAR
Motor sürücüleri bazen dikkatsiz araba sürücülerinin kurbanıdırlar ama kendimizi kandırmayalım; birçok trafik kazasını, eğer beynimizi iyi eğitirsek, frenlerimizi kullanmayı ve dönemeçleri okumayı iyi öğrenip bunları kullanmada ustalaşırsak, engelleyebiliriz.
Beynimizdeki bazı olumsuz düşüncelere dikkat edelim. Bunlar beynimizin en kötü zamanda devreye sokacağı alışkanlıklardır. Lastiklerin yere bakar durumda kalması ile göğe bakar durumda olmasını bu belirler.
Motor dönüş hattını izlemiyor.
Eğer bu duyguya kapılırsanız yani motorun sizin isteminiz dışında hattı takip etmediği duygusuna bunun sebepleri şöyle sıralanabilir:
. Farkında olmadan yavaşlamışsınızdır.
. Farkında olmadan hızlanmışsınızdır.
. Gidonu çekiyorsunuzdur.
Yavaşlamak hattı kapatır çünkü motor üzerinde işlev gören merkezkaç ve jiroskopik güçleri azaltır. Hızlanmak merkezkaç kuvvetini artırarak motoru hattı açmağa iter.
Motosikletler bir kere yattıktan sonra yönlendirilmeğe ihtiyaç göstermezler. İlk komutun doğru verilmiş olması yeterlidir. İlk komutu doğru verebilmek içinde bakışlarınızın doğru kullanılarak dönüşü okumak yani çıkışı görmek gerekmektedir. Eğer çıkışa bakmıyorsanız motosiklete gideceği yerin komutunu doğru vermeniz mümkün değildir. Düzlükte olsun dönüşlerde olsun bakışlarınızı ileriye yöneltin.
Lastikler yolu tutmayı bırakıyor.
Bu hepimizin başına gelebilir. Motor yatınca sanki yol tutuşunu kaybediyorlar gibi bir hisse kapılırız. Bu duygu kısmen motorun ağırlığının kaybolmuş gibi hissedilmesinden kaynaklanır. Motor o kadar hafif ve devrilebilecekmiş gibi bir his verir ki beynimiz motoru olduğundan daha hafifmiş gibi algılar. Sanki lastikleri yere doğru iten bir ağırlık kalmamış gibi.
Ama bu his doğru değildir. Motorunuzun ağırlığı bellidir ve siz bunu düşünün. Yani motorunuz sizin üzerinde ve siz altta yatıyor olsa ne hissederdiniz. Bayağı ağırdır. İşte bu ağırlık hareketle ortadan kalkmaz. Lastiklerinizin yola tutumunu sağlayan yer çekimidir ve bu çekim her zaman oradadır.
Kaldırıma vuracağım.
Nefes tutulur, gerilim yükselir, odaklanma daralır. Bir dönemeci alırken dönüş hattımızın açılmaya başlaması karşısında insanı hasta eden o duyguyu hepimiz biliriz. Beynimizi doğal reaksiyonu şudur: Kaçınmak istediğiniz kaldırım taşına bakışların sabitlenmesi ile başlayan acımasız süreç. Hat daha açılır, panikleme fazlalaşır, kasılıp kalınır ve dönüş hattı daha da açılır.
Beynimize daha akılcı bir süreci kullanmasını öğretmek zorundayız. Kontrolü tekrar ele aldığınızı görmek, kasılmayı azaltmak ve hattı bulmak. Kaldırımdan bakışlarınızı alıp motoru çevirmek istediğiniz yöne yöneltmek işin temelidir ve bunun için önceden çok talim yapmalısınız. Çünkü bu davranış ihtiyacınız olduğu anda öğrenilecek bir alışkanlık değildir.
Motosiklet olsun araba olsun olabildiğince ileriyi tarayın. Bakışlarınızı tam kullanın ve eğer bazı detayları yakınınıza gelmeden fark edemiyorsanız siz yeterince ileriye bakmayı bırakmışsanız yani siz sürüşten sıkılmış durumdasınız demektir. Ya da yol sıkıcı bir yoldur diyelim.
Dönüş kapanırsa öldüm.
Bir dönemecin ortasındasınız, ayaklıklar yeri kazımıyor fakat siz sanki daha fazla yönlendirme imkânınızın kalmadığına dair bir duyguya kapıldınız.
Bu hal acil durumlarda sıkça görülen bir yanılmadır. Eğer panik sürücünün bedenini sararsa kasılma olur ve mevcut durumu bertaraf edemez. Kilitlenmiş kollarıyla motoru kontrol edemez.
Kontrolü geri kazanmak için önce gevşeyin, kollarınız gevşesin. Kollarınızı kırın ve gidon üzerindeki yönlendirme gücünü kollarınız tekrar kazanacaktır. Araba sürenlerinde genellikle koltuklarını çok geriye alarak kollar düz bir şekilde omuzlardan güç alınarak yapılan sürüşleri yanlıştır. Reaksiyon süresininde gecikmeye sebep olur. Bunların koltuklarını kolları kırk vaziyette olacak şekilde öne almaları gerekmektedir. Yine otomobil sürücüsü eğer bacakları dizden yeterince kırık şekilde değil de koltuk en geride, ayaklar kontrollere adeta bacaklar düz vaziyette basıyor şekilde araç kullanırlarsa önden gelecek bir kaza darbesinde bacaklar darbeyi direk kalçaya ileteceğinden kalça kemiği kırılması ihtimali çok fazladır.
15 Mayıs 2009 Cuma
YAKLAŞIM HATLARI
Kapanan Dönemeçlere Farklı Yaklaşım Hatları
Kırmızı Hat: İçgüdüsel olarak yaklaşımda dönüşe giriş kısmını dar(kapalı) alıp apeksin hattın içinde kalacak tarzda dönüşü geniş başlatıp geniş çıkmağa çalışırız. Bu da dönüş hattını olabildiğince geniş tutar. Bu bizim kapanan dönemecin zor bölümündeyken hattın iç tarafında, yani dönüş yönünde ki yarısında kalmamıza sebep olur. Hâlbuki dönüş ortasında en açıkta(dışta) olmak iyidir. Bunu iki yolu vardır. Her ikisinde de kapanan dönemeci iki ayrı dönemeç olarak düşünelim ve aralarında bir düzlük bırakmadan birbirine bağlayalım.
Yeşil Hat: Birincisi, dönüşün kolay bölümünde olabildiğince ileriye bakarak dönemece olabildiğince açık(dıştan) olarak yaklaşalım ve odaklanma noktamızı ilk dönüş noktasından ayırıp bakışlarımızı dönemecin kapanan kısmına bizi bağlayan geniş açılı hatta çevirelim. Motoru hattın dış tarafında tutmağa çalışırken bazı sürücüler kaygılanır ve tereddütte kalarak doğal gaz beslemesini yapmazlar. Doğal gaz beslemesi demek motorunuzun boşta gider durumuna düşmeden sabit hızını muhafaza edebilmesi için gerekli oranda gaz verilmesi demektir. Bu besleme yapılmazsa motor hız kaybederek hattını kapatmağa başlar. Buradaki kapanma yatış açılarından bağımsızdır. Kendinizi istemsiz bir şekilde dönüş hattının içine doğru kaçarken bulursanız gaz beslemesine başlayınız. Hattın açılacağını göreceksiniz. Dönemecin ikinci dönüş başlama noktasına yaklaştığınızda yumuşak bir tarzda gazı biraz keserek hızınızı düşürerek kapanan keskin bölüm için dönüşe başlama hamlenizi yapınız.
Mavi Hat: İkincisi, birinci yöntemi kapanan bir dönemcin ilk bölümüne olabildiğince geniş(dışarıdan-açık) yaklaşmayı zor bulanlar için ikinci yöntem çift apeksli dönüştür. Yani ayrı iki dönemeç gibi olayı ele alırız. Her biri kendine ait geniş girişli, dar apeksli ve geniş çıkışlı olan dönemeçler. Kolay olan ilk kısmın geniş olarak alınması sizi zor olan ikinci yani kapanan bölümün dönüşe başlama noktasına hazırlar. Bu da sizin ikinci kısmı sanki aranızda uzun düzlük varmış gibi kolay almanızı sağlar.
Kırmızı Hat: İçgüdüsel olarak yaklaşımda dönüşe giriş kısmını dar(kapalı) alıp apeksin hattın içinde kalacak tarzda dönüşü geniş başlatıp geniş çıkmağa çalışırız. Bu da dönüş hattını olabildiğince geniş tutar. Bu bizim kapanan dönemecin zor bölümündeyken hattın iç tarafında, yani dönüş yönünde ki yarısında kalmamıza sebep olur. Hâlbuki dönüş ortasında en açıkta(dışta) olmak iyidir. Bunu iki yolu vardır. Her ikisinde de kapanan dönemeci iki ayrı dönemeç olarak düşünelim ve aralarında bir düzlük bırakmadan birbirine bağlayalım.
Yeşil Hat: Birincisi, dönüşün kolay bölümünde olabildiğince ileriye bakarak dönemece olabildiğince açık(dıştan) olarak yaklaşalım ve odaklanma noktamızı ilk dönüş noktasından ayırıp bakışlarımızı dönemecin kapanan kısmına bizi bağlayan geniş açılı hatta çevirelim. Motoru hattın dış tarafında tutmağa çalışırken bazı sürücüler kaygılanır ve tereddütte kalarak doğal gaz beslemesini yapmazlar. Doğal gaz beslemesi demek motorunuzun boşta gider durumuna düşmeden sabit hızını muhafaza edebilmesi için gerekli oranda gaz verilmesi demektir. Bu besleme yapılmazsa motor hız kaybederek hattını kapatmağa başlar. Buradaki kapanma yatış açılarından bağımsızdır. Kendinizi istemsiz bir şekilde dönüş hattının içine doğru kaçarken bulursanız gaz beslemesine başlayınız. Hattın açılacağını göreceksiniz. Dönemecin ikinci dönüş başlama noktasına yaklaştığınızda yumuşak bir tarzda gazı biraz keserek hızınızı düşürerek kapanan keskin bölüm için dönüşe başlama hamlenizi yapınız.
Mavi Hat: İkincisi, birinci yöntemi kapanan bir dönemcin ilk bölümüne olabildiğince geniş(dışarıdan-açık) yaklaşmayı zor bulanlar için ikinci yöntem çift apeksli dönüştür. Yani ayrı iki dönemeç gibi olayı ele alırız. Her biri kendine ait geniş girişli, dar apeksli ve geniş çıkışlı olan dönemeçler. Kolay olan ilk kısmın geniş olarak alınması sizi zor olan ikinci yani kapanan bölümün dönüşe başlama noktasına hazırlar. Bu da sizin ikinci kısmı sanki aranızda uzun düzlük varmış gibi kolay almanızı sağlar.
TEMEL TALİM ŞEKİLLERİ
Talim 1: Normal durma talimi; 20-25 km süratle herhangi boş bir park yerinde kukalarla gösterildiği şekilde işaretleme yaparak bu çalışmayı yapınız. Ön tekeriniz ilk kukayı geçince fren yapılır, motor düz bir hatta tutulur ve ikinci kukada durmuş olmağa çalışılır.
Talim 2: Çabuk durma talimi; 20-25 km süratle herhangi boş bir park yerinde kukalarla gösterildiği şekilde işaretleme yaparak bu çalışmayı yapınız. Ön tekeriniz ilk kukayı geçince fren yapılır, motor düz bir hatta tutulur ve ikinci kukada durmuş olmağa çalışılır.
Talim 3: Yön değiştirmeler; kukalar arasında 20-25 km hızla slalom çalışmaları yapılır. Bu çalışma bize yollarda herhangi bir engel çevresinden kıvırıp geçmeyi öğretecektir.
Talim 4: Basit Dönüş; dönemeçli yollarda dönüş yapabilmeyi öğretir. Yine 20-25 km hızı geçmeden çalışmayı her iki yönde de yapınız.
Talim 5: Normal Dönüş; 20-25 km hızda 90 derece dönüşler yapmak. Her iki yönde de çalışınız.
Talim 6: Durmadan Keskin Dönüş Yapmak; 15-16 km hızda bu çalışmayı her iki yönde de yapınız.
Talim 7: Zikzak Engeller; İlk kuka gurubuna doğru 20-25 km hızla gazlayın sonra 2,5-3 metre kadar engelde açığa kıvırın ve yine hattınıza girin ve düz gidişe devam edin. Her iki yönde de çalışmanızı yapınız.
Talim 8: Durmuş Vaziyetten Kalkışı Keskin Könüşle Yapmak; bu talim size durduğunuz yerden keskin dönüşlerle kalkışlar yapmanızı öğretecektir. Bir kısım yeni sürücü bunda zorlanır. Talimi her iki yöne olacak şekilde de yapınız.
Not: İşaretler bir park yerinde otomobiller için çizilen nizami çizgilerdir.
5 Mayıs 2009 Salı
DÖNÜŞLERDE FREN TEKNİĞİ
Dönemeçlerde sert fren yapmak zorunda kalırsak nasıl yapılır?
İnsanlık hali bazen hepimiz dönüş çapını(keskinliğini) yanlış öngörmüş olabiliriz. Ya da yüzey kaygan/bozuk çıkabilir, bir engel önümüze çıkabilir. Tahmininizden daha fazla, açısı kapanan bir dönemeç olabilir. Kör dönemeç olabilir ki bu durumda dönemecin ikinci kısmını görmek mümkün değildir ve biz bu durumda dönüşe hızlı girmiş oluruz.
Bu durumda ne yapılacaktır?
Elbette uçurumdan aşağı uçmadan ya da bir engele vurmadan fren yapabilmenin de bir şekli olmalıdır.
Şayet dönemecin keskinliğini biraz yanlış hesaplamışsak veya kıvırıp geçebileceğimiz beklenmedik bir engelle karşılaşmışsak bu durumda gazı sabit tutup arka frene hafifçe dokunuruz ve dönüş çapımız daralır. Dizimizle de motoru dönüş yönüne biraz daha iteriz. Tüm ihtiyacımız olan bu kadardır.
Dönüş içinde sıkı fren yapma mecburiyeti doğarsa ne yaparız?
Bazen gerçekten dönüş içindeyken sert fren yapmak durumunda kalabiliriz. Bu durumda kullanılacak fren ön frendir. Esas olan limitlerde sürüşten kaçınarak gerektiğinde düşmeden frenleme hatta sert frenleme yapabilmek için bir marjın bırakılmış olmasıdır.
Dönüş içinde sert fren yapılma durumu varsa ön fren kullanılacaktır. Burada en önemli nokta debriyajında ön frenle birlikte eş zamanlı çekilmiş olmasıdır.
Eğer debriyajda çekilmezse ve sadece ön fren sıkılırsa motor kalkacak ve dönüş hattımız açılacak yani dönemecin dışına çıkılacaktır. Bu istenmeyen bir durumdur. Bu nedenle debriyajı da ön frenle birlikte çekeriz ve yine bu esnada dış dizimizle de aktif bir şekilde motorumuzu dönüş yönüne doğru bastırırız.
Bunun talimi de sık olarak yapılmalı ve olay vuku bulduğunda hareketler refleks haline getirilmiş olmalıdır.
Not: Dönemeç inişli çıkışlı ise durum çok daha risklidir. Yokuş inişlerde ağırlık transferi ön teker üzerine biner ve ağırlık transferi malum olduğu üzere yol tutuşu demektir. Bu sebeple arka fren iniş halindeki dönüşlerde yatırma işlevini iyi yapamayacaktır. Keza motor freni de düz alana ya da çıkışa göre etkisi zayıflamış kalacaktır çünkü motor freni dediğimiz olayda esasen arka teker üzerinde etkilidir. Yani bir nevi arka frendir. Bunların dışında arka frenle şase kontrolü yapılacaksa ön fren yoklamasından önce yapılmalıdır çünkü ağırlık bir kere ön tekere aktarıldıktan sonra arka frenin yol tutuşu çok zayıflayacaktır. Yokuş çıkışı dönüşlerinde ise risk daha az olmasına karşın emniyet marjları düz dönemeçlere göre daha fazla bırakılmalıdır. Tırmanışlardaki dönüşlerde ağırlık arka teker üzerine transfer olacağından ön tekerin yolu tutumu zayıflayacak ve ön fren fazla işlev görmeyecektir. Burada motor freni etkin ve genellikle de yeterlidir.
Her iki frenin kullanımında da tekerlekleri kilitlemeden kullanabilmek esastır.
Açıklama I: Yanlış fren basıncı nedeniyle kilitlenerek kaymağa başlayan tekerlekte kinetik kavrama vardır hâlbuki dönen tekerlekte dinamik kavrama vardır. Kinetik kavrama denge ve kararlılık açısından yöne duyarlı değildir ama dinamik kavrama yöne duyarlıdır. Kayan teker bu sebeple yön dışı yanal kaymalar yapacak hâlbuki dönen teker gidiş yönünde ki sabit kararlılığını muhafaza edecektir. Arka teker kilitlenip kaymağa başlarsa yana açılacak hatta ön tekerinizi de arkada bırakabilecektir. Tabi siz bu arada motorun üzerinde olamayacaksınız. En azından bu esnada altında da olmamağa çalışınız.
Açıklama II: Dönemeç öncesi dönüşe giriş süratinin ayarlamasını yaparken ya da acil bir durumda dönüş içinde fren yaparken, yol şartları kaygan değilse, arka frenle çok dikkatli olunmalı ve arkanın kilitlenip kaymasının doğuracağı olumsuzluklar iyi anlaşılmalıdır. Acil durumda ya da dönüşe yaklaşırken kasılıp arka frene sert basarsanız bu arka tekeri kilitleyecektir. Bu aşamada şanlıysanız arka sağa sola yalpalanıp tekrar düzelecektir ama şansız bir gününüzdeyseniz arka teker yanınıza gelecek ve bu yanlama doksan dereceyi bulursa siz kaza yapmış olacaksınız. Bilhassa acil durumlarda bunu istemeyiz. Bu sebeple zemin kaygan değilse arkayı dönemeç yaklaşımlarında olsun, acil durumlarda olsun, yeterince usta değilseniz kullanmayınız. Sadece ön freni çekerken debriyajı da birlikte çekiniz.
Motor freni bir miktar hız düşürür. Evet, bu doğrudur ama sonrasında motorun daha da yavaşlamasında adeta frene direnç gösterir. Bu sebeple dönüş içi acil durumlarda sert fren yapma mecburiyetinde kalındığında ön fren ve debriyaj birlikte kullanılacak ve bunlara ilaveten dış diz ile aktif olarak motor dönüş yönüne doğru bastırılacaktır.
Bu teknik chopper dediğimiz motorlar için geçerli değildir. Bunun sebebi bu tip motorların geometrisinden kaynaklanmaktadır. Aks aralıklarının uzun olması ve kafa açılarının büyük olması ağırlığın öne kayma oranını spor motorlara kıyasla düşürmektedir. Burada arka frenin ağırlıklı kullanım mecburiyeti vardır ve her halükarda spor motorlara göre bu tip motorların duruş kabiliyetleri ve dönüş kapasiteleri zayıftır. Ayrıca ön süspansiyon hareket mesafesi fazla olan enduro-kros tipi motorlarda ön fren sert sıkıldığında amortisör yayları dibe vurursa bu durumda ön teker çok çabuk kilitlenebilecektir.
İnsanlık hali bazen hepimiz dönüş çapını(keskinliğini) yanlış öngörmüş olabiliriz. Ya da yüzey kaygan/bozuk çıkabilir, bir engel önümüze çıkabilir. Tahmininizden daha fazla, açısı kapanan bir dönemeç olabilir. Kör dönemeç olabilir ki bu durumda dönemecin ikinci kısmını görmek mümkün değildir ve biz bu durumda dönüşe hızlı girmiş oluruz.
Bu durumda ne yapılacaktır?
Elbette uçurumdan aşağı uçmadan ya da bir engele vurmadan fren yapabilmenin de bir şekli olmalıdır.
Şayet dönemecin keskinliğini biraz yanlış hesaplamışsak veya kıvırıp geçebileceğimiz beklenmedik bir engelle karşılaşmışsak bu durumda gazı sabit tutup arka frene hafifçe dokunuruz ve dönüş çapımız daralır. Dizimizle de motoru dönüş yönüne biraz daha iteriz. Tüm ihtiyacımız olan bu kadardır.
Dönüş içinde sıkı fren yapma mecburiyeti doğarsa ne yaparız?
Bazen gerçekten dönüş içindeyken sert fren yapmak durumunda kalabiliriz. Bu durumda kullanılacak fren ön frendir. Esas olan limitlerde sürüşten kaçınarak gerektiğinde düşmeden frenleme hatta sert frenleme yapabilmek için bir marjın bırakılmış olmasıdır.
Dönüş içinde sert fren yapılma durumu varsa ön fren kullanılacaktır. Burada en önemli nokta debriyajında ön frenle birlikte eş zamanlı çekilmiş olmasıdır.
Eğer debriyajda çekilmezse ve sadece ön fren sıkılırsa motor kalkacak ve dönüş hattımız açılacak yani dönemecin dışına çıkılacaktır. Bu istenmeyen bir durumdur. Bu nedenle debriyajı da ön frenle birlikte çekeriz ve yine bu esnada dış dizimizle de aktif bir şekilde motorumuzu dönüş yönüne doğru bastırırız.
Bunun talimi de sık olarak yapılmalı ve olay vuku bulduğunda hareketler refleks haline getirilmiş olmalıdır.
Not: Dönemeç inişli çıkışlı ise durum çok daha risklidir. Yokuş inişlerde ağırlık transferi ön teker üzerine biner ve ağırlık transferi malum olduğu üzere yol tutuşu demektir. Bu sebeple arka fren iniş halindeki dönüşlerde yatırma işlevini iyi yapamayacaktır. Keza motor freni de düz alana ya da çıkışa göre etkisi zayıflamış kalacaktır çünkü motor freni dediğimiz olayda esasen arka teker üzerinde etkilidir. Yani bir nevi arka frendir. Bunların dışında arka frenle şase kontrolü yapılacaksa ön fren yoklamasından önce yapılmalıdır çünkü ağırlık bir kere ön tekere aktarıldıktan sonra arka frenin yol tutuşu çok zayıflayacaktır. Yokuş çıkışı dönüşlerinde ise risk daha az olmasına karşın emniyet marjları düz dönemeçlere göre daha fazla bırakılmalıdır. Tırmanışlardaki dönüşlerde ağırlık arka teker üzerine transfer olacağından ön tekerin yolu tutumu zayıflayacak ve ön fren fazla işlev görmeyecektir. Burada motor freni etkin ve genellikle de yeterlidir.
Her iki frenin kullanımında da tekerlekleri kilitlemeden kullanabilmek esastır.
Açıklama I: Yanlış fren basıncı nedeniyle kilitlenerek kaymağa başlayan tekerlekte kinetik kavrama vardır hâlbuki dönen tekerlekte dinamik kavrama vardır. Kinetik kavrama denge ve kararlılık açısından yöne duyarlı değildir ama dinamik kavrama yöne duyarlıdır. Kayan teker bu sebeple yön dışı yanal kaymalar yapacak hâlbuki dönen teker gidiş yönünde ki sabit kararlılığını muhafaza edecektir. Arka teker kilitlenip kaymağa başlarsa yana açılacak hatta ön tekerinizi de arkada bırakabilecektir. Tabi siz bu arada motorun üzerinde olamayacaksınız. En azından bu esnada altında da olmamağa çalışınız.
Açıklama II: Dönemeç öncesi dönüşe giriş süratinin ayarlamasını yaparken ya da acil bir durumda dönüş içinde fren yaparken, yol şartları kaygan değilse, arka frenle çok dikkatli olunmalı ve arkanın kilitlenip kaymasının doğuracağı olumsuzluklar iyi anlaşılmalıdır. Acil durumda ya da dönüşe yaklaşırken kasılıp arka frene sert basarsanız bu arka tekeri kilitleyecektir. Bu aşamada şanlıysanız arka sağa sola yalpalanıp tekrar düzelecektir ama şansız bir gününüzdeyseniz arka teker yanınıza gelecek ve bu yanlama doksan dereceyi bulursa siz kaza yapmış olacaksınız. Bilhassa acil durumlarda bunu istemeyiz. Bu sebeple zemin kaygan değilse arkayı dönemeç yaklaşımlarında olsun, acil durumlarda olsun, yeterince usta değilseniz kullanmayınız. Sadece ön freni çekerken debriyajı da birlikte çekiniz.
Motor freni bir miktar hız düşürür. Evet, bu doğrudur ama sonrasında motorun daha da yavaşlamasında adeta frene direnç gösterir. Bu sebeple dönüş içi acil durumlarda sert fren yapma mecburiyetinde kalındığında ön fren ve debriyaj birlikte kullanılacak ve bunlara ilaveten dış diz ile aktif olarak motor dönüş yönüne doğru bastırılacaktır.
Bu teknik chopper dediğimiz motorlar için geçerli değildir. Bunun sebebi bu tip motorların geometrisinden kaynaklanmaktadır. Aks aralıklarının uzun olması ve kafa açılarının büyük olması ağırlığın öne kayma oranını spor motorlara kıyasla düşürmektedir. Burada arka frenin ağırlıklı kullanım mecburiyeti vardır ve her halükarda spor motorlara göre bu tip motorların duruş kabiliyetleri ve dönüş kapasiteleri zayıftır. Ayrıca ön süspansiyon hareket mesafesi fazla olan enduro-kros tipi motorlarda ön fren sert sıkıldığında amortisör yayları dibe vurursa bu durumda ön teker çok çabuk kilitlenebilecektir.
23 Nisan 2009 Perşembe
DÖNÜŞ PROBLEMLERİ
Dönüşe fazla hızlı giriş sebepleri.:
.Bakışların doğru kullanılmaması.
.Yanlış tahmin.
.Noksanlık.
Hızlı girişte yanlış tepkiler.:
.Gazı kapatmak.
.Yatık vaziyette sert fren yapmak.
.Yolun kenarına bakmak.
Hızlı girişte doğru tepkiler(Hız biraz fazla).:
.Gazı muhafaza edin.(Süspansiyonları da bir kararda tutar.)
.Dönüşün ilerisine doğru bakınız, yönsel kontrol için.
.Elciği yatış açısını artırmak için basınız.(Kontra basmak).
.Ağırlığınızı dönüşün içine doğru(dönüş yönünde) aktarınız. Bu hareket merkezkaç kuvvetine zıt yönde etki yaparak daha fazla yerden açıklık kazanmanızı sağlar.
Hızlı girişte doğru tepkiler(Hız çok fazla).:
Uyarı: Bu hareketler uygun trafik ve yol şartları ister. Manevranın icrası için zamanlama dakik olmalıdır.
.Motosikleti çabucak doğrultunuz.
.Gidonu doğrultun/düzeltiniz.(Ön lastik tam karşıya bakacak şekilde).
.Dik konumda uygulanacak maksimum frenlemeyi yapınız.
.Frenleri bırakınız.
.Dönüşün içine bakınız.
.Yatış için hemen kontra basınız.
Not: Motorun parçalarının yere sürtünmesi yerden açıklığın azalmasına neden olur. Bu bir diğer yönden açıklığı azaltmanın da bir yoludur.
Sebepler ve Çözümler:
.Fazla sürat: Bu durumda daha fazla yatış açısı gerekir.
Çözüm: Bakışların doğru kullanımı, giriş süratinizi görüş mesafenize, yol yüzeyinin durumuna, yol eğimlerine ve sürüşü değerlendirmenize göre ayarlayınız. Yavaş girip hızlı çıkmak iyidir.
.Uygun olmayan sürüş hattı: Seçilen hat çok fazla yatış açısı gerektiriyordur.
Çözüm: Yaklaşım sırasında hattınızı planlayın, elciklere dönüş boyunca uygun basıncı uygulayınız.
.Gazı kapamak:
Çözüm: Uygun yaklaşım sürati seçiniz, gazı sürekli açık tutunuz, dönüş boyunca motoru boşta gezer duruma sokmayacak pozitif gazlamayı muhafaza ediniz. Dönüşe doğru ileriye bakınız.(Sürücüler genellikle dönüş kenarına yada yoldaki bir engele baktıklarında gazı kesme eğilimi gösterirler).
.Bozuk, ayarsız süspansiyonlar:
Çözüm: Ön kontrolleriniz ihmal etmeyin, süspansiyonlardaki yükü azaltmak için hızı azaltınız, gazı açmak süspansiyonların dengede kalması için bu durumda da gereklidir, yatış açısını azaltmak için daha tüm dönüşü kapsayacak şekilde daha büyük bir dönüş çapı seçiniz.
.Fazla yük:(Süspansiyonlar çöker).
Çözüm: Ayarsız süspansiyonlar kısmındaki önerilerin aynısını yapın.
.Ters eğim:(Taçlı yol).
Çözüm: Sola dönen yollarda ters eğim daha fazla olabilir, ileriye bakış alışkanlığınız sizi uyaracaktır. Bunu geliştiriniz. Hız ve yatış açınızı azaltınız. Ters eğimi olabildiğince dik kesiniz.
.Sürücü dışa doğru,dönüşün tersine doğru yatıyor:(Sarkmanın tersi, enduro-kros sürüşlerindeki teknik). Bu daha fazla yatış açısı gerektirir.
Çözüm: Motorla birlikte yatınız.
Uygun olmayan dönüş hattı:
Sebebleri.:
.Yetersiz ileri bakış:
Çözüm: 12 saniye ileriye bakınız. Bu şekilde dönüşü gözlemleyip yaklaşım esnasında hattınızı planlayabilirsiniz.
.Uygun olmayan sürat:(Dönüş boyunca çok fazla gaz açmak).
Çözüm: Kademeli olarak gazı açın, bileğinizi aşağıda tutun.
.Uygun olmayan yatış açısı:(Çok fazla yada çok az).
Çözüm: Gidon elcikleri üzerinde daha az yada daha fazla basınç uygulaması yapınız. Bedeninizin yatış durumunu kontrol ediniz.
DÖNÜŞ TEKNİĞİNİ GELİŞTİRMEK
Başlama noktaları, apeksler ve hatlar.
Mümkünse bu konuda eğitim veren bir kursa katılınız. Tecrübeli bir sürücünün güvenli bir mesafede arkasından da giderek, onun yaptıklarına dikkat etmek suretiyle kendinizi geliştirebilirsiniz ama bu güvenlik önlemleri alınmış bir ortamda olmalıdır. Onun izlediği hattı gözleyerek, nerede fren yapıyor nasıl gaz kesiyor vs . Yada siz önde gidersiniz ve tecrübeli sürücü yada eğitmen sizin arkanızda kalarak sizi gözler. Bu ikinci durumda gözlemenin ipuçları aşağıda verilmiştir.
.Dönemece yaklaşım ve başlama hızlarının arasındaki geçiş yumuşak olmalı.
.Fren lambası dönüş içinde yanmamalı.
.Sürücünün başı olabildiğince dönük ve gözler çıkışa odaklı olmalı.
.Sürücü motorla birlikte yatmalı.(Burada sürücünün bedeninin aynalara olan mesafesinde bir değişikli olup olmadığına bakılmalıdır. Mesafe dönüş boyunca sabit kalmalıdır.)
.Kontra basan kol kasılı olmamalı, bükük olmalıdır.
.Kalçalar pozisyon değiştirmemelidir.
.Motosiklet dönüş içinde aşağı yukarı yada yanlara doğru sallanmamalıdır.
.Motosiklet dönüş boyunca düzgün/yumuşak bir hat çizmelidir.
.Motorun gaz verme ve gaz kesme esnasındaki seslerine dikkat ediniz.
Referans noktaları kullanarak kendi başınıza talimler yapınız. Dönüş çapını kukalarla işaretleyiniz ve dönüşe başlangıç noktası ile çıkış noktasının referans noktalarını tespit ediniz. Dönüş hattına girmeden önce dönüş boyunca dönüş hattını işaretlemek için zihinsel girişler/kapılar tespit ediniz.
.Uygun başlama hızınızı yumuşak bir şekilde ayarlayınız.
.Dönüşün dış kenarına yerleşiniz.
.Giriş noktasında başınızı çeviriniz ve çıkış referans noktasına bakınız. Hiçbir zaman aşağıya doğru bakmayınız.
.İstenilen yatış açısını sağlamak için iç elciğe(manet) baskı uygulayınız.
.Yatma esnasında bedeninizin nasıl tepki verdiğine dikkat ediniz. Leanophobia(yatış korkusu) nın belirtilerinin farkında olunuz.
.Düşük süratlerle talimlere başlayınız ve kendinize dönüş teknikleri hakkında güven ve anlayış geldikçe daha üst süratlere doğru çıkınız.
Mümkünse bu konuda eğitim veren bir kursa katılınız. Tecrübeli bir sürücünün güvenli bir mesafede arkasından da giderek, onun yaptıklarına dikkat etmek suretiyle kendinizi geliştirebilirsiniz ama bu güvenlik önlemleri alınmış bir ortamda olmalıdır. Onun izlediği hattı gözleyerek, nerede fren yapıyor nasıl gaz kesiyor vs . Yada siz önde gidersiniz ve tecrübeli sürücü yada eğitmen sizin arkanızda kalarak sizi gözler. Bu ikinci durumda gözlemenin ipuçları aşağıda verilmiştir.
.Dönemece yaklaşım ve başlama hızlarının arasındaki geçiş yumuşak olmalı.
.Fren lambası dönüş içinde yanmamalı.
.Sürücünün başı olabildiğince dönük ve gözler çıkışa odaklı olmalı.
.Sürücü motorla birlikte yatmalı.(Burada sürücünün bedeninin aynalara olan mesafesinde bir değişikli olup olmadığına bakılmalıdır. Mesafe dönüş boyunca sabit kalmalıdır.)
.Kontra basan kol kasılı olmamalı, bükük olmalıdır.
.Kalçalar pozisyon değiştirmemelidir.
.Motosiklet dönüş içinde aşağı yukarı yada yanlara doğru sallanmamalıdır.
.Motosiklet dönüş boyunca düzgün/yumuşak bir hat çizmelidir.
.Motorun gaz verme ve gaz kesme esnasındaki seslerine dikkat ediniz.
Referans noktaları kullanarak kendi başınıza talimler yapınız. Dönüş çapını kukalarla işaretleyiniz ve dönüşe başlangıç noktası ile çıkış noktasının referans noktalarını tespit ediniz. Dönüş hattına girmeden önce dönüş boyunca dönüş hattını işaretlemek için zihinsel girişler/kapılar tespit ediniz.
.Uygun başlama hızınızı yumuşak bir şekilde ayarlayınız.
.Dönüşün dış kenarına yerleşiniz.
.Giriş noktasında başınızı çeviriniz ve çıkış referans noktasına bakınız. Hiçbir zaman aşağıya doğru bakmayınız.
.İstenilen yatış açısını sağlamak için iç elciğe(manet) baskı uygulayınız.
.Yatma esnasında bedeninizin nasıl tepki verdiğine dikkat ediniz. Leanophobia(yatış korkusu) nın belirtilerinin farkında olunuz.
.Düşük süratlerle talimlere başlayınız ve kendinize dönüş teknikleri hakkında güven ve anlayış geldikçe daha üst süratlere doğru çıkınız.
22 Mart 2009 Pazar
DAĞ DÖNEMEÇLERİ(HAİRPİNS)
Dağ Dönemeçleri…
Dağlardaki saç tokası misali kıvrılarak giden dönüşlerle başa çıkmak kendine has tekniklerle sorun olmaktan çıkabilir. Genelde çok keskin adeta 180 dereceye ulaşan bu tür dönemeçler hakkında doğruların yanında yanlışların da bilinmesinde fayda vardır.
Yavaş giriniz. Bu her dönüş için geçerlidir ve dağ dönemeçlerinde bir dönemece girmeden evvel süratinizi uygun seviyeye düşürmüş olmak ilk harekettir. Bu sürat ayarlaması işi motorunuz dik konumda iken yapılıp bitirilmiş olmalıdır. Bir kere dönüşe yattınız mı artık bunun için geç kalınmış demektir. Bunun nedeni dik konumdayken hala sert frenleme imkanınız varken yatışa geçince bu imkanınız kalmaz. Bu sürat ayarlamasının zamanında yapılmış olması sizin karşı hatta geçmenizi yada kayalara çakılmanızı önleyecek harekettir. Yeterli sürat ayarlamanızı yapamamışsanız kayalara çakılmaktan kurtuluş olmaz ve karşı hatta savrulmada ise belki paraşüt sizi kurtarabilir.
Frenlerden emin olmalısınız. Yani bunlar size bastığınız anda tepki verecek sağlamlıkta ve işlevde olmalıdırlar. Yokuş aşağı bir sert dönemeç olsun yokuş yukarı olsun bir saç tokası dönüşe fazla hızlı girmeniz mümkündür. Bilhassa yolculu iseniz bu fren kontrolleri daha da önem kazanır.
Dağlarda iki dönemeç arasında alabileceğiniz en iyi görüntüyü almağa bakınız(manzara seyretmekten bahsetmiyoruz). Yukarı ve aşağı bakınız, yolun nereye gittiğine bakınız, dönemeç keskinliklerini öngörmeğe çalışınız. Aynı zamanda da bir motordan çok daha fazla dağ dönüşlerinde alana ihtiyaç duyan kamyon yada otobüslere dikkat ediniz ve en iyisi onlardan uzak durunuz.
Bilhassa yokuş aşağı giderken hat seçmek ve motoru dik konuma yerleştirip kapalı dönebilmek için kendinize yeterince zaman tanımanız önemlidir. Bu yüzden frenlemeye erken başlayınız. Vites seçiminizi önceden yapınız. Yokuş yukarı giderken dönüşü tamamlayabilmek için motor hala dik konumdayken gaz beslemesine geçmiş olmanız gereklidir. Şayet tırmanışta dönüş ortasında motor bayılır gibi olursa vites değiştirmektense debriyajı kaydırmak tercih edilmelidir. Çünkü vites değiştirme işlemi ile motoru stop ettirebilirsiniz. Dönüşün en keskin yeri genellikle yarı yolda ve dönüşün iç tarafındadır.
En geniş girişi yapmağa çalışınız. Tabi güvenli olan en geniş giriş. Çok erken dönüşe geçmeyiniz. Her dönüşte olduğu gibi erken dönüşe başlamak sizi çıkışta açığa(hattı açmağa zorlar) doğru iter. Dönemecin dışını takip ediniz ve sadece bir saç tokası dönemeçte bir sonraki düzlüğe(yokuş aşağı yada yukarı) çıkış noktasını görünce dönüşe geçiniz. Şayet bir saç tokası dönüşte siz dönüşün tam ortasında apeksleme yapıyorsanız(motoru bir taraftan diğer tarafa doğru kaldırıp yönlendirmek) dönemeci haddinden fazla erken kesiyorsunuz demektir. Bu hata bir yanlış öngörüdür çok açık gidersiniz ki en ufak bir hataya da, beklenmedik bir durumda da kurtarmaya marj kalmaz.
Çok erken ve sert güç yüklemesi yapmayınız. Yokuş yukarı keskin bir dönemeci almak için sürekli gaz beslemesi gerekir ama bu çok erken ve çok fazla olursa sizin dönüş hattınızı açacaktır. Motoru dik konuma getiriniz, gitmek istediğiniz noktaya yönlendiriniz ancak bundan sonra gazı açınız. Yokuş aşağı giderken gazı açmadan önce hattı çıkışta açmamak için yavaşlatıcı güç olarak arka frenin devamlı devrede tutuluyor olması ihtiyacını duyabilirsiniz. Vites değiştirme işlemlerini azaltmağa bakınız(gereksiz vites yükseltmeyiniz). Bir alt viteste kalınız. Devir yükselir ve yokuş yukarı doğru size iyi itiş yokuş aşağıya doğru ise motor freni sağlar.
Saç tokası gibi dönemeçli dağ dönüşlerinde eğer heyecanlanıyorsanız şu birkaç şeye dikkat ediniz.
. Önünüzdeki sürücüyü takip etmeyiniz. Kendi sürüşünüzü yapınız. Eğer öndekini takip ederseniz bu sizin görüşünüzü kısıtlayacağı gibi onun yapacağı bir hatayı sizinde yapmanıza sebep olur.
. Bölgenin yerli sürücülerinden daha iyi sürmeğe(onları mecbur kalmadıkça geçmeğe) kalkışmayınız. Onlar dönemeçleri iyi bilirler.
. Kamyon ve otobüslere dikkat ediniz. Onlar dönüş için çok fazla alana ihtiyaç duyarlar ve uzunlukları itibariye burun açarak dönerken çıkışta arkalarını tüm hattı kapatacak şekilde tutarlar. Yani S yerine Z çizerler.(Ağır vasıta sürüş dinamikleri gereği.)
. Dönemeçlerle uğraştığınızı hiçbir zaman unutmayınız. Her an yaprak yada kum döküntülü bir yüzey, siyah buz, mazot yada yağ döküntüsü ile karşılaşabilirsiniz.
Dağlardaki saç tokası misali kıvrılarak giden dönüşlerle başa çıkmak kendine has tekniklerle sorun olmaktan çıkabilir. Genelde çok keskin adeta 180 dereceye ulaşan bu tür dönemeçler hakkında doğruların yanında yanlışların da bilinmesinde fayda vardır.
Yavaş giriniz. Bu her dönüş için geçerlidir ve dağ dönemeçlerinde bir dönemece girmeden evvel süratinizi uygun seviyeye düşürmüş olmak ilk harekettir. Bu sürat ayarlaması işi motorunuz dik konumda iken yapılıp bitirilmiş olmalıdır. Bir kere dönüşe yattınız mı artık bunun için geç kalınmış demektir. Bunun nedeni dik konumdayken hala sert frenleme imkanınız varken yatışa geçince bu imkanınız kalmaz. Bu sürat ayarlamasının zamanında yapılmış olması sizin karşı hatta geçmenizi yada kayalara çakılmanızı önleyecek harekettir. Yeterli sürat ayarlamanızı yapamamışsanız kayalara çakılmaktan kurtuluş olmaz ve karşı hatta savrulmada ise belki paraşüt sizi kurtarabilir.
Frenlerden emin olmalısınız. Yani bunlar size bastığınız anda tepki verecek sağlamlıkta ve işlevde olmalıdırlar. Yokuş aşağı bir sert dönemeç olsun yokuş yukarı olsun bir saç tokası dönüşe fazla hızlı girmeniz mümkündür. Bilhassa yolculu iseniz bu fren kontrolleri daha da önem kazanır.
Dağlarda iki dönemeç arasında alabileceğiniz en iyi görüntüyü almağa bakınız(manzara seyretmekten bahsetmiyoruz). Yukarı ve aşağı bakınız, yolun nereye gittiğine bakınız, dönemeç keskinliklerini öngörmeğe çalışınız. Aynı zamanda da bir motordan çok daha fazla dağ dönüşlerinde alana ihtiyaç duyan kamyon yada otobüslere dikkat ediniz ve en iyisi onlardan uzak durunuz.
Bilhassa yokuş aşağı giderken hat seçmek ve motoru dik konuma yerleştirip kapalı dönebilmek için kendinize yeterince zaman tanımanız önemlidir. Bu yüzden frenlemeye erken başlayınız. Vites seçiminizi önceden yapınız. Yokuş yukarı giderken dönüşü tamamlayabilmek için motor hala dik konumdayken gaz beslemesine geçmiş olmanız gereklidir. Şayet tırmanışta dönüş ortasında motor bayılır gibi olursa vites değiştirmektense debriyajı kaydırmak tercih edilmelidir. Çünkü vites değiştirme işlemi ile motoru stop ettirebilirsiniz. Dönüşün en keskin yeri genellikle yarı yolda ve dönüşün iç tarafındadır.
En geniş girişi yapmağa çalışınız. Tabi güvenli olan en geniş giriş. Çok erken dönüşe geçmeyiniz. Her dönüşte olduğu gibi erken dönüşe başlamak sizi çıkışta açığa(hattı açmağa zorlar) doğru iter. Dönemecin dışını takip ediniz ve sadece bir saç tokası dönemeçte bir sonraki düzlüğe(yokuş aşağı yada yukarı) çıkış noktasını görünce dönüşe geçiniz. Şayet bir saç tokası dönüşte siz dönüşün tam ortasında apeksleme yapıyorsanız(motoru bir taraftan diğer tarafa doğru kaldırıp yönlendirmek) dönemeci haddinden fazla erken kesiyorsunuz demektir. Bu hata bir yanlış öngörüdür çok açık gidersiniz ki en ufak bir hataya da, beklenmedik bir durumda da kurtarmaya marj kalmaz.
Çok erken ve sert güç yüklemesi yapmayınız. Yokuş yukarı keskin bir dönemeci almak için sürekli gaz beslemesi gerekir ama bu çok erken ve çok fazla olursa sizin dönüş hattınızı açacaktır. Motoru dik konuma getiriniz, gitmek istediğiniz noktaya yönlendiriniz ancak bundan sonra gazı açınız. Yokuş aşağı giderken gazı açmadan önce hattı çıkışta açmamak için yavaşlatıcı güç olarak arka frenin devamlı devrede tutuluyor olması ihtiyacını duyabilirsiniz. Vites değiştirme işlemlerini azaltmağa bakınız(gereksiz vites yükseltmeyiniz). Bir alt viteste kalınız. Devir yükselir ve yokuş yukarı doğru size iyi itiş yokuş aşağıya doğru ise motor freni sağlar.
Saç tokası gibi dönemeçli dağ dönüşlerinde eğer heyecanlanıyorsanız şu birkaç şeye dikkat ediniz.
. Önünüzdeki sürücüyü takip etmeyiniz. Kendi sürüşünüzü yapınız. Eğer öndekini takip ederseniz bu sizin görüşünüzü kısıtlayacağı gibi onun yapacağı bir hatayı sizinde yapmanıza sebep olur.
. Bölgenin yerli sürücülerinden daha iyi sürmeğe(onları mecbur kalmadıkça geçmeğe) kalkışmayınız. Onlar dönemeçleri iyi bilirler.
. Kamyon ve otobüslere dikkat ediniz. Onlar dönüş için çok fazla alana ihtiyaç duyarlar ve uzunlukları itibariye burun açarak dönerken çıkışta arkalarını tüm hattı kapatacak şekilde tutarlar. Yani S yerine Z çizerler.(Ağır vasıta sürüş dinamikleri gereği.)
. Dönemeçlerle uğraştığınızı hiçbir zaman unutmayınız. Her an yaprak yada kum döküntülü bir yüzey, siyah buz, mazot yada yağ döküntüsü ile karşılaşabilirsiniz.
18 Mart 2009 Çarşamba
MOTOSİKLET AMA NEREYE KADAR!!!
Nereye Kadar?
Motosikleti yıllardır kullanırım ama arabamda yedekte ulaşımın bir alternatif şekli olarak hep olmuştur.
. Donanım!
Güvenlik ve sağlık açısından bir hayli yol almış olunsa da motosiklet giyim kuşam olarak daha fazla geliştirme ve buluş çabalarına gereksinim içindedir. Tamamen sizi koruduğuna inandığınız bir donanımız dahi olsa yine bir daha düşünün. Ellerinizi her şartta yeterince sıcak tutacak eldivenler var mı? Hayır yok. Yada yaz sıcağında sizi güvenlikten ödün vermeden terlemenizi engelleyecek bir ceket var mı? Yok. Yada şık bir restoranın tabanını yan sürtmeden dolayı zedelemeyecek ama tam korumalı botlar var mı? Yok. Bu örnekler çoğaltılabilir.
. İleriye Dönük Düşünün.
Arabanız olmadan siz trafik gibi hava şartları gibi dış etkenlere daha fazla açık ve savunmasızsınızdır. Bu nedenle motorla yapılacak seyahatlerin ileriye dönük iyi düşünülüp planlanması şarttır. Arabada bu kadar dikkatli olmanız gerekmez. Gece şartları, soğuk yada sıcak hava şartları, yağmur ve bölgesel ısı farklarına göre her şeyiniz motosiklet seyahatlerinden önce ileriye dönük olarak tam düşünülmeli ve hazırlanılmalıdır. Mesele seyahatinizin bir bölümü karanlıkta, gece şartlarında geçecekse vizörünüz kesinlikle renksiz olmalıdır. Yolda alışveriş ve ikmal için çantalarınız yeterli olmalıdır ki bir çok rahatsızlık engellenmiş olsun.
.Motosiklet ve Donanım Bakımları.
Arabaya göre daha fazla kontrol edilmesi şart olan bir konudur. Yağ kontrolü, lastiklerin kontrolü, zincirin bakımı, yağlanmış olması ve en az bunlar kadar önemli bir şey olan motor temizliği. Motosikletle yol alırken oluşacak bir arıza sizin için çok daha fazla sıkıntı kaynağı demektir. Öyleyse motosiklet bakımlarınızı ve temizliğini hiç ihmal etmeyiniz. Yine dikkat edilmesi gerekli olan bir diğer husus ise donanımlarınızın bakımıdır. Çizmelerinizi sık temizleyip boyar mısınız? Kaksınızı iç dış temizlik açısından ne seviyede tutuyorsunuz? Ceketinizi astığınız yerden bir daha ki sefere kadar hiç çıkarıp bakıyor musunuz? İnanın bu bakımların size kaybettireceği zaman aslında sürüşte kazandıracağı zamandan çok azdır.
. Nerede, Ne zaman Sınır Koyacağınızı Biliyor musunuz?
Bu sınırları çekebilmek, doğru olanı doğru zamanda yapabilmek sizin daha uzun süreler sürüş yapmanızı sağlayacaktır. Kendi kurallarınızı koyun ve onlara uyun. Bu duruma endişe edilmeyecek kadar seyrek olarak alkol almayla sürüş dürtünüz olsa da yada tam donanımlı kullanımı yada görünür olmayı ilgilendiren bir durum olsa da sıfır tolerans gösterin ve sınırlarınıza itaat edin.Göreceksiniz ki sınırlarınızı belirlemek sizin korunmanız açısından büyük uzun yollar almak demektir.
.Motor ve Kanser!
Motosiklet selesinden gelen düşük titreşimin(ELF) ve elektromanyetik alanın(EMF)insanda uzun vadede siyah lekeler denen kansorejen oluşumlara yol açtığı gayri resmi ağızlarca konuşulmağa başlanmıştır. Yine bu etkilerin 3-4 saat gibi kesintisiz sürüşler yapan insanlarda ereksiyonel fonksiyon bozukluklarının da kaynağı olduğu belirtilmektedir. Bilhassa bu ikinci hastalık belirtisi sert seleli motorları kullanan sürücülerde daha yoğun görüldüğü belirtilmektedir. Bu bilgileri destekleyen resmi bilimsel araştırmalar(açıklanmış)yoktur.
. Motor ve Astım.
Yoğun trafiklerde dur kalk şeklindeki beklemeli sürüşler uzadıkça motosiklet sürücüsü o pis ortamdaki tüm karbonmonoksite ve havadaki mikrobik ortama maruz kalmaktadır. Süratle bu hava içerisindeki tüm mikropları içine çekmektedir. Bu durumda ya sürüşten vaz geçmek yada mümkünse yaş bir bezle ağız ve burnunuzu sarmanız tavsiye edilir. Bu kirli havayı direk solumak bronşit gibi, nefes darlığı gibi hastalıklara zemin hazırlamaktadır.
.Motor Kullanımı ve Zihin.
Sürekli motor kullanan sürücülerin beyinlerinin hafıza, bilgi işlem ve zihinsel yoğunlaşma bölümlerinin aktifleştiği görülmüştür. Bu tip kişilerde yapılan algılama, idrak testlerinde kişilerin hata oranının daha düşük çıktığı ve kişilerin çalışırken de zorlanmadıkları, keyif aldıkları tespit edilmiştir.
.Motor Sürücüsü ve Küresel Isınma.
Ozon tabakasında ki açılmanın gittikçe büyüdüğü günümüzde zararlı ışınların olumsuz etkilerine maruz kalma açısından motosiklet sürücüleri en riskli sınıftır.
Motosikleti yıllardır kullanırım ama arabamda yedekte ulaşımın bir alternatif şekli olarak hep olmuştur.
. Donanım!
Güvenlik ve sağlık açısından bir hayli yol almış olunsa da motosiklet giyim kuşam olarak daha fazla geliştirme ve buluş çabalarına gereksinim içindedir. Tamamen sizi koruduğuna inandığınız bir donanımız dahi olsa yine bir daha düşünün. Ellerinizi her şartta yeterince sıcak tutacak eldivenler var mı? Hayır yok. Yada yaz sıcağında sizi güvenlikten ödün vermeden terlemenizi engelleyecek bir ceket var mı? Yok. Yada şık bir restoranın tabanını yan sürtmeden dolayı zedelemeyecek ama tam korumalı botlar var mı? Yok. Bu örnekler çoğaltılabilir.
. İleriye Dönük Düşünün.
Arabanız olmadan siz trafik gibi hava şartları gibi dış etkenlere daha fazla açık ve savunmasızsınızdır. Bu nedenle motorla yapılacak seyahatlerin ileriye dönük iyi düşünülüp planlanması şarttır. Arabada bu kadar dikkatli olmanız gerekmez. Gece şartları, soğuk yada sıcak hava şartları, yağmur ve bölgesel ısı farklarına göre her şeyiniz motosiklet seyahatlerinden önce ileriye dönük olarak tam düşünülmeli ve hazırlanılmalıdır. Mesele seyahatinizin bir bölümü karanlıkta, gece şartlarında geçecekse vizörünüz kesinlikle renksiz olmalıdır. Yolda alışveriş ve ikmal için çantalarınız yeterli olmalıdır ki bir çok rahatsızlık engellenmiş olsun.
.Motosiklet ve Donanım Bakımları.
Arabaya göre daha fazla kontrol edilmesi şart olan bir konudur. Yağ kontrolü, lastiklerin kontrolü, zincirin bakımı, yağlanmış olması ve en az bunlar kadar önemli bir şey olan motor temizliği. Motosikletle yol alırken oluşacak bir arıza sizin için çok daha fazla sıkıntı kaynağı demektir. Öyleyse motosiklet bakımlarınızı ve temizliğini hiç ihmal etmeyiniz. Yine dikkat edilmesi gerekli olan bir diğer husus ise donanımlarınızın bakımıdır. Çizmelerinizi sık temizleyip boyar mısınız? Kaksınızı iç dış temizlik açısından ne seviyede tutuyorsunuz? Ceketinizi astığınız yerden bir daha ki sefere kadar hiç çıkarıp bakıyor musunuz? İnanın bu bakımların size kaybettireceği zaman aslında sürüşte kazandıracağı zamandan çok azdır.
. Nerede, Ne zaman Sınır Koyacağınızı Biliyor musunuz?
Bu sınırları çekebilmek, doğru olanı doğru zamanda yapabilmek sizin daha uzun süreler sürüş yapmanızı sağlayacaktır. Kendi kurallarınızı koyun ve onlara uyun. Bu duruma endişe edilmeyecek kadar seyrek olarak alkol almayla sürüş dürtünüz olsa da yada tam donanımlı kullanımı yada görünür olmayı ilgilendiren bir durum olsa da sıfır tolerans gösterin ve sınırlarınıza itaat edin.Göreceksiniz ki sınırlarınızı belirlemek sizin korunmanız açısından büyük uzun yollar almak demektir.
.Motor ve Kanser!
Motosiklet selesinden gelen düşük titreşimin(ELF) ve elektromanyetik alanın(EMF)insanda uzun vadede siyah lekeler denen kansorejen oluşumlara yol açtığı gayri resmi ağızlarca konuşulmağa başlanmıştır. Yine bu etkilerin 3-4 saat gibi kesintisiz sürüşler yapan insanlarda ereksiyonel fonksiyon bozukluklarının da kaynağı olduğu belirtilmektedir. Bilhassa bu ikinci hastalık belirtisi sert seleli motorları kullanan sürücülerde daha yoğun görüldüğü belirtilmektedir. Bu bilgileri destekleyen resmi bilimsel araştırmalar(açıklanmış)yoktur.
. Motor ve Astım.
Yoğun trafiklerde dur kalk şeklindeki beklemeli sürüşler uzadıkça motosiklet sürücüsü o pis ortamdaki tüm karbonmonoksite ve havadaki mikrobik ortama maruz kalmaktadır. Süratle bu hava içerisindeki tüm mikropları içine çekmektedir. Bu durumda ya sürüşten vaz geçmek yada mümkünse yaş bir bezle ağız ve burnunuzu sarmanız tavsiye edilir. Bu kirli havayı direk solumak bronşit gibi, nefes darlığı gibi hastalıklara zemin hazırlamaktadır.
.Motor Kullanımı ve Zihin.
Sürekli motor kullanan sürücülerin beyinlerinin hafıza, bilgi işlem ve zihinsel yoğunlaşma bölümlerinin aktifleştiği görülmüştür. Bu tip kişilerde yapılan algılama, idrak testlerinde kişilerin hata oranının daha düşük çıktığı ve kişilerin çalışırken de zorlanmadıkları, keyif aldıkları tespit edilmiştir.
.Motor Sürücüsü ve Küresel Isınma.
Ozon tabakasında ki açılmanın gittikçe büyüdüğü günümüzde zararlı ışınların olumsuz etkilerine maruz kalma açısından motosiklet sürücüleri en riskli sınıftır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
BİNİCİLİK DENEYİMİ
Yeni, deneyimsiz bir motosiklet sürücüsü, deneyimli bir sürücünün sahip olduğu dayanıklılığa sahip olmayacaktır. Motosiklete binme konusunda...
-
Videoda görüldüğü üzere vites küçültmelerde debriyaj kolu kullanılıyor ayrıca bir kerede 2 den fazla vites düşürülmüyor. Bir müddet bekl...
-
Denge Problemi... Sık olarak yavaş süratlerde, yürüyüş hızlarında, ayaklarını yere sürten motosiklet sürücülerini görürüz. Ayaklar hız kesti...