11 Haziran 2010 Cuma

SİSTEM Mİ? SAĞDUYU MU?

ÖZ ELEŞTİRİ

Sürücü kurslarına katılıp motosiklet sürüş ehliyetini almağa hak kazanan bir genç ne kadar yeterlidir? Onların İstanbul, Ankara ya da diğer büyük şehirlerimizde trafiğe çıkmaları güvenli midir? Ya da büyük motor kapasiteli motosikletlerı kullanmağa kalkmaları ne kadar yanlıştır?

Bana sorarlar:

. Abi 50 km ile giderken ön fren mi kullanılır yoksa arka fren mi?
. Önü kilitlersem ne olur?
. Bu korkuyu nasıl yenerim?
. Dönüşlerde gazı yumuşak kullanamadığımdan 1. vitese alamıyorum çünkü 1. vitesde motoru sıçratıyorum. 2. viteste ise doğru devir hangisidir, bazen motor stop ediyor ya da çekmiyor ve garip sesler geliyor…


Tek ölçü, tek kalıp diye yeterli bir eğitim modeli olamaz. Tek beden bir elbisenin nasıl ki herkese uyması beklenemezse motosiklet sürüşünde de tek bir kullanım tarzının, sistemin, ekolün ya da tercihin tüm topluluk mensuplarına uyması beklenmemelidir. Mükemmel sürüş diye bir şey söz konusu değildir. Mükemmel sürüş demek hiç hatasız sürüş demektir ki insan faktörünün olduğu yerde bu nasıl mümkün olacaktır? Olamaz. Ayrıca siz sadece kendinizin sürüşüne değil diğerlerine de dikkat etmek zorundayken. Bu açığı kapatmak için oluşan özel eğitim müesseleri de muhtemelen ticari gayelerle bazı yanlış telkinlerde bulunmaktadır. Dünyada DSA, IAM, RoSPA vs gibi testler çok eleştirilmektedir. İleri sürüş tekniği adı altından yapılan bu testlerde belli kalıplar benimsenmiş ve herkese bunlar giydirilmeğe çalışılmaktadır. Ayrıca Alman ekolü, Japon ekolü vs gibi ayırımlarda mevcuttur ki burada da aynı hata yapılmaktadır.

Bir kere çok ciddi olarak ortaya konan bir yanlış vardır ki esasen bu testlere en ciddi eleştiriler de bu yönden gelmektedir. Mükemmel sürücü yetiştirmek iddiası; eğer siz bu kurslarda çok iyi olduğunuza inandırılmışsanız asla çok iyi olamazsınız. Çünkü öğrenimin ve gelişimin sonu yoktur ve siz kendinizi bu şekilde yeniliğe kapatırsanız o noktadan ileri gelişemezsiniz. Ayrıca bu kanıda olmak tehlikelidir. Bunun yerine bir insan olduğunuzu, hata yapabileceğinizi fakat bu hatayı düzeltebilecek akıl ve yeteneğiniz olduğuna inanmanınız çok daha sağduyulu bir davranış olacaktır. Hiçbir sistem irdeleyen aklın yerini alamaz. Sebep ve sonuç…

Bu testlerin ikinci eleştiri aldığı nokta; yapılan testlerde istenilen beceri ve bilginin sürücünün sahip olmak istedikleriyle yeterince örtüşmemesidir. İstanbul trafiğinde ya da Londra da bütün gün sürüş yapan birisiyseniz örneğin IAM takip testleri ne işinize yarayacaktır? Siz polis değilsiniz ki?

Sürücünün istekleri ve ileri sürüş kurallarının belli bir esneklik içinde tam bağdaşması istenemez ama bu tip ileri sürüş tekniği adı altında sunulan muhteviyatın, temel sürüş kuralları konumuz dışıdır, belli bir esneklikle kişilere sunulması ve beklentilerin olabildiğince karşılanması şarttır. Çünkü ileri sürüş denen kavram aslında sürücülüğün geliştirilmesinden başka bir şey değildir. Kısaca ustalık dediğimiz şeydir. Evet, burada ki sistemlerde tecrübelerden süzülmüş edinimler vardır ve faydalıdır ama uygulamada bu edinimler hangi temellerde ve şartlarda verilmelidir. İşte bu seçim esneklik ister. Tek, katı bir sunum zarar verir.

Eğitimciler öncelikle şu üç soruya cevap vermelidir:

. Ne yaptıklarını biliyorlar mı?
. Niye yaptıklarını biliyorlar mı?
. Eğitim alanlar trafiğe çıktıklarında güvende olacaklar mı?


Sağduyusuz olmaz. Evet, bazı kurallar vardır ki olmazsa olmazdır ama hepsi değil. Aklı başında, sağduyulu bir sürücü esasında olmazsa olmazları bilir. Kendisine neden, nasıl, ne zaman gibi soruları hep sorar. Esasen bu seviyede bir akıl kullanma yetisi yoksa o kişinin sürücülüğe hiç kalkmaması gerekir. Burada söz konusu olan insan hayatıdır.

Olmazsa olmazların dışında sürücüye gerek duyduğu ve istediği şeyleri vermek gerekir. Bunun dışındakileri sürücü sürüşüne avantaj sağlar mı, zarar mı verir bırakın kendisi karar versin. Birçok sürücü RoSPA, IAM, vs gibi sistemlerle yeterli hale geldiğine inanır. Bu doğru da olabilir ancak sürücülerin çok daha fazlası örtülü olarak, sistemi, sebep sonuç analizi yapmanın alternatifi/ikamesi olarak görmeğe başlamıştır. Bu sanıya kapılan sürücüler kendilerini bu yanlış zımmi inançla büyük bir tehlikeye atmaktadırlar.

Son olarak bu tür ekoller için diyebiliriz ki; bu sistemler kişiye özel değildir. Bu eğitimlerde alınan eğitim sizin testleri geçmenize sebep olabilir ama ya sizin kişisel sürüş problemleriniz? Kişi test geçmek niyetiyle değilde kendi özel sürüş problemlerini halletmek için size başvurmuşsa? Bu durumda bu eğitimlerin ona katkısı ne olacaktır? Ya testi geçemeyen sürücünün yaşadığı hayal kırıklığının onun üzerinde yaratacağı psikolojik sarsıntı! Bu durumun onun sürüş yaşamanı nasıl etkileyeceğini düşünen var mı?

Bu testleri geçenler genelde artık öğrenme süreçlerinin sona erdiğini sanırlar. Onlara göre bu testleri geçmiş 2-3 yıllık bir sürücü 40 yıllık ama bu eğitimleri almamış dolayısıyla testlerine de girmemiş bir sürücüden daha ustadır ve yeterlidir. Bu çok yanlıştır ve tehlikeli bir düşüncedir.

Öğrenim yaşam boyu sürer, sağduyu ve durum analizi hiçbir sistem tarafından rafa kaldırılamaz. Evet, 40 yıl sonra bile yeni başlayan bir sürücüden bazen bir şeyler öğrenebilirsiniz ama gözden kaçmış bir noktayı belki. Her şeyin üzerinde ileri sürüş teknikleri sloganıyla eğitime kalkan kişilerin ne yaptıklarını önce kendilerinin ileri seviyede bilmeleri gerekir. Onların, sürücünün gereksinimlerin daha önemli olduğunu, birkaç günlük hafta sonu eğitimleri ile test geçmenin ve diploma toplamanın o kadar önemli olmadığını bilmeleri gerekir.

Amacımız kendimizce toplumumuzu aydınlatmaktır, kimseyi kötülemek değildir.

Alpaslan Kuzucan.

Hiç yorum yok:

BİNİCİLİK DENEYİMİ

Yeni, deneyimsiz bir motosiklet sürücüsü, deneyimli bir sürücünün sahip olduğu dayanıklılığa sahip olmayacaktır. Motosiklete binme konusunda...